ALTIN PORTAKAL'DA TEHLİKELİ YAKINLAŞMALAR!
50. Altın Portakal bitti ama toz duman yatışmadı. Murat Tolga Şen tartışmayı büyütüyor. Hangi jüri üyesi ödül verdiği filmin yapımcısının filmine senaryo yazdı?
50. Altın Portakal yarışan filmlerin kötülüğü ve sonrasında gelen
tartışmalarla aklımızda kalacak sanırım. Festivalden sonra,
özellikle dağıtılan ödüller konusunda pek çok tartışma yaşandı ve
devam edecek gibi görünüyor. Gereksiz bir polemik olsa hiç
dalmayacağım bu konuya, bu mavi dalga’nın üzerinde sörf
yapmayacağım ancak işaretleri takip etmek gerekiyor. Ne pahasına
olursa olsun artık ülke sinemasının geleceği hakkında endişelenmeli
ve susmamalıyız.
Birgün Gazetesi yazarı Zahit Atam, Mavi Dalga filmini yapanları bir
lobi oluşturmak ve bu sayede ödül kazanmakla suçladı ve elbette
beklediğim şey oldu. Zahit Atam, sert üslubu bahane edilerek,
özellikle filmi yapanların çevresi (Bunlar da genelde
eleştirmenlerden oluşuyor) tarafından sosyal medya’da asılmaya
çalışılıyor.
Oysa geç bile kaldık. Meseleye gerçekten bir neşter atmanın
vakti geldi artık. Bugün, @kisafilm adlı kullanıcı tarafından benim
çok dikkatimi çeken bir tweet atıldı. Bir IMDB linki vardı bu
tweet’te ve bahsedilen filmin bilgilerine girdiğimde oldukça
şaşırdım.
Kimseyi itham etmek, suçlamak istemiyorum ancak bu gerçekten haber
değeri taşıyan bir bilgi…
Biliyorsunuz Feride Çiçekoğlu 50. Altın Portakal ulusal yarışma
jürisindeydi. Kendisi çok sevdiğim “uçurtmayı Vurmasınlar” filminin
senaryosunu da yazmış değerli bir senarist. İçinde hiç çatışma
barındırmayan silik hikayesiyle “en iyi senaryo” ödülünü nasıl
aldığını hala sorguladığım Mavi Dalga filmi için en çok onun
görüşlerine değer verilmiştir şüphesiz.
Burada sıkıntı yaratan durum şu; Feride Çiçekoğlu’na ait bir
senaryo (Seaburners / Kumun Tadı) bu yıl filme çekilmiş ve
bu filmin yapımcılarından biri aynı zamanda Mavi Dalga’nın
yapımcısı olan kişi... Kim ne derse desin burada çok tehlikeli bir
dirsek teması mevcut. Umarım aklıma gelen şey başımıza gelmemiştir.
Jürinin tez elden bir açıklama yapmasını isterdim.
Bir yere kadar bu eş-dost-iş arkadaşı durumlarını anlayabiliyorum.
Gişe sinemasının itina ile uzak tutulduğu film festivalleri için
film çeken bir avuç insan var ve onlarda festivallere gele gide
ahbap oluyorlar elbette ancak hiç hak etmediği bir senaryo ödülünü
alan filmin yapımcısının, jürinin “senarist olan üyesiyle” aynı
yıl başka bir filmde çalışmış olması hayli
ilginç bir tesadüf!
Zahit Atam’ın hiç çekinmeden yazdığı şeylerin izini sürerek biraz
araştırınca hoş olmayan yakınlaşmalara şahit oluyor insan ve ülke
sinemasının sürüklendiği yön hakkında daha da endişeleniyor.
Hepimiz nehrin ortasında aynı kütüğün üzerindeyiz ve şelalenin sesi
iyice yakın duyuluyor!
MURAT TOLGA ŞEN / [email protected]