19 Tem 2014 11:27
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:28
Altaylı'dan ezber bozan Gazze yazısı; Ha Gazzeli Ali, ha Ali İsmail
İsrail'in Gazze saldırısında yaşanan can kayıpları ile Gezi'de hayatını kaybeden gençler arasında bir fark olmadığını vurgulayan Fatih Altaylı "Ha Gazzeli Ali, ha Ali İsmail" dedi...
Gazete Habertürk yazarı Fatih Altaylı İsrail'in Gazze operasyonuyla ortaya çıkan trajik tabloyu yorumladığı yazısında çarpıcı ifadeler kullandı. Gezi eylemleri sürecinde polis şiddtine kurban giden Ali İsmail Korkmaz ve Berkin Elvan ile Gazze'de hayatını kaybeden çocuklar arasında bir fark olmadığını yazan Altayı "Ha Gazzeli Ali, ha Ali İsmail" dedi.
İşte Altaylı'nın yazısındaki ilgili bölüm:
HERKES ateşkes beklerken, İsrail Gazze'ye girdi.
Oysa önceki gün hava düzelir gibi olmuştu.
Mısır'ın girişimleriyle 24 saat içinde ateşkes ilan edilecek gibiydi.
Sonra acayip gelişmeler oldu.
İsrail Dışişleri Bakanı, Türkiye'yi ve Katar'ı ateşkesi engellemekle suçladı.
Ardından da önceki gece hava kararırken, İsrail Gazze'ye tankla, topla, tüfekle girdi.
O andan itibaren "Ateşkesi kim engelledi, niye olmadı?" sorusu artık önemli değil.
İsrail'in yatacak yeri yok.
Gazze'de birileri "terör" üretiyor diye, Gazze'ye sivil, çocuk, kadın, erkek demeden dalmak bir devletin yapacağı iş değildir.
Bunun adı çok açık bir terördür.
Teröre terörle karşılık vermek, sadece ve sadece terörün artmasına neden olur.
HAMAS'a "terörist" suçlaması yapıp ardından HAMAS'tan daha acımasız bir biçimde, sivil halkın olduğu
yere dalarsan, çoluk çocuk demeden kıyıma başlarsan teröristin "ağababası" olursun.
Elbette bir ülkenin kendi halkını terörden koruma hakkı vardır, ama bunun yolu bir başka halk üzerine
terör yöntemleriyle çökmek değildir.
HAMAS'ın İsrail'e attığı kör füzelerle, İsrail'in Gazze'ye attığı akıllı bombalar arasında hiçbir fark yoktur.
Tek fark, birinin "gariban terörist", birinin ise"usta terörist" olmasıdır.
Bu biçimde, sivilleri gözetmeden topyekûn bir harekât, İsrail'in halkını savunma haklılığını ve iddiasını ortadan kaldırır.
HAMAS'ın, İsrailli 3 masum genci kaçırıp öldürmesi nasıl ki kabul edilemezse, İsrail'in de karşılık adı altında başka masum insanları, gençleri, çocukları öldürmesi aynı oranda kabul edilemez.
Benim için Ali İsmail ne ise, Berkin ne ise, kaçırıp öldürülen 3 İsrailli genç ne ise Gazze'deki gençler de odur.
Her biri masum insan için aynı oranda üzülür, aynı oranda dertlenirim.
Terörün nereden geldiği önemli değildir.
İster bir örgütten gelsin, ister bir devletten.
Masumları öldürmenin, masumlar üzerinden intikam almanın hiçbir dayanağı olamaz.
Ne devletler için, ne örgütler için.
Hukuk yoksa devlet yoktur.
İsrail devleti de bu nedenle "yok" hükmündedir.
Gezi'den bu yana duyuğum çok güzel bir cümle var.
"Çocuklar uyurken susulur, ölürken değil."
Şimdi susmama zamanıdır.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
İşte Altaylı'nın yazısındaki ilgili bölüm:
HERKES ateşkes beklerken, İsrail Gazze'ye girdi.
Oysa önceki gün hava düzelir gibi olmuştu.
Mısır'ın girişimleriyle 24 saat içinde ateşkes ilan edilecek gibiydi.
Sonra acayip gelişmeler oldu.
İsrail Dışişleri Bakanı, Türkiye'yi ve Katar'ı ateşkesi engellemekle suçladı.
Ardından da önceki gece hava kararırken, İsrail Gazze'ye tankla, topla, tüfekle girdi.
O andan itibaren "Ateşkesi kim engelledi, niye olmadı?" sorusu artık önemli değil.
İsrail'in yatacak yeri yok.
Gazze'de birileri "terör" üretiyor diye, Gazze'ye sivil, çocuk, kadın, erkek demeden dalmak bir devletin yapacağı iş değildir.
Bunun adı çok açık bir terördür.
Teröre terörle karşılık vermek, sadece ve sadece terörün artmasına neden olur.
HAMAS'a "terörist" suçlaması yapıp ardından HAMAS'tan daha acımasız bir biçimde, sivil halkın olduğu
yere dalarsan, çoluk çocuk demeden kıyıma başlarsan teröristin "ağababası" olursun.
Elbette bir ülkenin kendi halkını terörden koruma hakkı vardır, ama bunun yolu bir başka halk üzerine
terör yöntemleriyle çökmek değildir.
HAMAS'ın İsrail'e attığı kör füzelerle, İsrail'in Gazze'ye attığı akıllı bombalar arasında hiçbir fark yoktur.
Tek fark, birinin "gariban terörist", birinin ise"usta terörist" olmasıdır.
Bu biçimde, sivilleri gözetmeden topyekûn bir harekât, İsrail'in halkını savunma haklılığını ve iddiasını ortadan kaldırır.
HAMAS'ın, İsrailli 3 masum genci kaçırıp öldürmesi nasıl ki kabul edilemezse, İsrail'in de karşılık adı altında başka masum insanları, gençleri, çocukları öldürmesi aynı oranda kabul edilemez.
Benim için Ali İsmail ne ise, Berkin ne ise, kaçırıp öldürülen 3 İsrailli genç ne ise Gazze'deki gençler de odur.
Her biri masum insan için aynı oranda üzülür, aynı oranda dertlenirim.
Terörün nereden geldiği önemli değildir.
İster bir örgütten gelsin, ister bir devletten.
Masumları öldürmenin, masumlar üzerinden intikam almanın hiçbir dayanağı olamaz.
Ne devletler için, ne örgütler için.
Hukuk yoksa devlet yoktur.
İsrail devleti de bu nedenle "yok" hükmündedir.
Gezi'den bu yana duyuğum çok güzel bir cümle var.
"Çocuklar uyurken susulur, ölürken değil."
Şimdi susmama zamanıdır.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız