Alparslan Türkeş'in ölümünde FETÖ şüphesi
Bir dönem Fethullah Gülen'e en yakın isimlerden birisi olarak bilinen Latif Erdoğan, Yeni Akit gazetesindeki köşesinde "Alparslan Türkeş’in vefatında FETÖ şüphesi" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Latif Erdoğan, Büyük Birlik Partisi’nin kurucusu Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüne ve FETÖ lideri Fethullah Gülen’in onunla ilgili sözlerine değindi.
“ARADAN ÜÇ-BEŞ GÜN GEÇMİŞTİ Kİ ALPARSLAN TÜRKEŞ ANİDEN VE KALP KRİZİNDEN VEFAT ETTİ”
Yeni Akit yazarı Erdoğan, yazısını şöyle sürdürdü:
“Muhsin Başkanın çete isimlendirmesiyle FETÖ’ye açıktan meydan okuması bardağı taşıran son damla olmuş, bilindiği şekilde FETÖ tarafından acımasızca, alçakça, kahpece öldürülmüş, şehit edilmiştir. Fetul bu olayı değerlendirirken ne kadar iğrençtir. ‘Aldanırsanız, bir Perşembe öldürülürsünüz, cenazenize ancak Cuma günü ulaşılır’ demiştir.
1997 yılıydı. Telefonla aradı, görüşmek için davet etti. Odasına geçtik. ‘Türkeş beni öldürtmek için emir vermiş. Vazifelendirdiği de bizim arkadaşlardan biri. Geldi boynuma sarıldı. Hocam ben size nasıl kıyarım, dedi ağladı. Sonra da olayı anlattı’ dedi. Aradan üç-beş gün geçmişti ki Alparslan Türkeş aniden ve kalp krizinden vefat etti.
Alparslan Türkeş’in böyle bir emir verip vermediği ve bu sözü taşıyanın kim olduğu bizce bilinmiyor. Oğlu Tuğrul Türkeş’e bu olayı aktardığımda gülmüş, ‘Alparslan Türkeş bir kurmay asker. Hiç gidip ağlayarak boynuna sarılacak adama böyle bir emir verir mi’ demişti. Amerika’ya bir gidişimde Tuğrul Türkeş’in sözünü Fetul’a aktardım, dinlemekle yetindi, hiç tepki vermedi.”
“İKİSİNİN DE KALP KRİZİNDEN VEFAT ETMESİ SADECE BİR RASTLANTI MI”
Latif Erdoğan yazısını şöyle sürdürdü:
“Bu olaydan benim çıkardığım sonuç şudur: Genelde bütün siyasi liderlere, kanaat önderlerine, iş dünyasının ileri gelenlerine, paşalara ve üst düzey bürokratlara uygulanan taktikle FETÖ kriptoları merhum Alparslan Türkeş’e de yakın olmuş, güvenini kazanmışlardır. FETÖ’nün nasıl hain emeller peşinde olduğunu ve bu ihanetin nerelere kadar uzanacağını Alparslan Türkeş biliyordu. Ve bunu önlemenin çarelerini arıyordu. Merhum Türkeş’in atraksiyonlarından FETÖ elebaşı da haberdardı. Kendisi için çok ciddi engel gördüğü Türkeş’in infazını emretti. Ona yakın kripto FETÖ elemanı veya elemanları da emri gerçekleştirdi. Nitekim Turgut Özal’a da o derece yakındılar. Turgut Özal’ın FETÖ tarafından öldürüldüğü artık herkesin kabulü. Aynı şey niçin merhum Alparslan Türkeş için de geçerli olmasın? İkisinin de kalp krizinden vefat etmesi sadece bir rastlantı mı? Hatırladığım kadarıyla söz konusu sohbette Tuğrul Türkeş, vefatından birkaç gün önce babasıyla tesadüfen uçakta karşılaştığını, yan yana oturup sohbet ettiklerini, gayet sağlıklı olduğunu ve hiçbir sağlık probleminin de bulunmadığını söylemişti.
Kan çeker, katiller kurbanlarının cenazesine katılırmış. Fetul’ün, özel arşivimde kayıtlı olduğu şekliyle dünyada hiç kimseye söylemediği en galiz ifadeleri kullandığı, en çirkin yakıştırmaları sarf ettiği merhum Alparslan Türkeş’in cenazesine, hem de üç- beş gün önce kendisini öldürme emri verdiğini söylemişken ve en yakınları için bile göstermediği tehalükle herkesten önce koşup katılması, cenaze namazına katıldığını göstermek için de elinden gelen bütün medyatik argümanları kullanması üzerinde durulması gereken önemli bir ipucu hal ve çok net bir suç izi davranıştır. Milli hafızaya arz olunur…”