09 Şub 2011 08:19
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:01
''ALLAH'IN SOPASI YOK; HINCAL'I HABERTÜRK'TEN ÇIKARILANLARIN AHI TUTTU!''
Hıncal Uluç'un şu günlerde ödediği manevi bedel, Habertürk Gazetesi'nde işten çıkarılan medya emekçilerinden geliyor
"Yıllanmış gazeteciye Ferrari çok mu?"
Allah’ın sopası yok. Herkes yaptığının karşılığını iyi veya kötü görüyor. Daha önce de yazdım, ’ah alma’ya çok da inanıyorum. Sizi bilemem. Hıncal Uluç’un şu günlerde ödediği manevi bedel, Habertürk Gazetesi’nde işten çıkarılan medya emekçilerinden geliyor. Kim bilir ne kadar içten beddua ettiler? "Ne alakası var?" diye soranlara hemen izah edeyim.
Biliyorsunuz Uluç, TV sunucu ve oyuncu Defne Joy Foster ölünce bir yazı yazmıştı. Yazıyı "Su testisi su yolunda kırılır" cümlesi ile bitirmişti. Aradan kaç gün geçti, kadın köşe yazarları tarafından inanılmaz şekilde linç ediliyor. Türk medya tarihinde böylesine hakaret dolu yazılar kimse için yazılmadı. Özel yaşamından, geçmişteki kız arkadaşına dek... Hatta can dostu ’Şapka Ertekin’ bile hallaç pamuğu gibi atıldı. Reha Muhtar gibi pek çok erkek köşe yazarının satırları inanın kavgada söylenmez.
Uluç’u bu noktaya sanki kaderi(!) götürdü. İki gün önce sevgili arkadaşı Fatih Altaylı’yı savunan bir yazı yazmıştı. Habertürk Gazetesi Genel Yayın Müdürü Altaylı yani... Bu yazı bir gazetede çalışırken, ailesini daha iyi yaşatacağım umudu ile istifa edip ve yeni kurulan Habertürk Gazetesi’ne geçen gazetecilerin kapı önüne konulduğu gün yayınlandı.
Uluç, Habertürk’ten kapı önüne konulan gazeteci aileleri ağlarken, müdürünün Ferrari otomobilini savundu. "Çok görmeyin bir gazete genel yayın müdürüne Ferrari’yi" dedi. Ekmek parası kavgası yapan gazeteci kardeşlerine bu kadar duyarlı bir adam!.. Duygu dolu, içi insan sevgisi ile dolu... Ve çok hassas... Öyle değil mi? İki gün sonra da gariban Defne’yi su testisine koydu!.. O sabah şu satırları ağlayarak okuyan medya emekçileri eminim, "Allah seni bildiği gibi yapsın Hıncal" dedi. Eee Allah’ın sopası yok, işte bu yüzden denmiş. İlahi adalet burada.
Hıncal Bey bakın neler yazmış: "Ferrari, bu defa İstanbul’da yeni modeli denesin diye Fatih’e vermiş. Fotoğraflar magazin sayfalarında, bir iğnelemeler, çamurlar... ’Fatih’in Ferrari’si’ diye... Yahu ayıp... Bir defa işin doğrusunu öğren. Bir gazeteci büyüğüne bunu yapan, başkasına ne yapmaz, düşünün.
İkincisi... Bu ülkeye pırıl pırıl bir gazete armağan etmiş, yıllanmış bir gazeteciye Ferrari çok mu? Eloğlu arabaları yan yana dizerken, korumasını Bentley’e bindirirken, bu ne aşağılık kompleksidir?"
Aykut IŞIKLAR / www.bugun.com.tr
Allah’ın sopası yok. Herkes yaptığının karşılığını iyi veya kötü görüyor. Daha önce de yazdım, ’ah alma’ya çok da inanıyorum. Sizi bilemem. Hıncal Uluç’un şu günlerde ödediği manevi bedel, Habertürk Gazetesi’nde işten çıkarılan medya emekçilerinden geliyor. Kim bilir ne kadar içten beddua ettiler? "Ne alakası var?" diye soranlara hemen izah edeyim.
Biliyorsunuz Uluç, TV sunucu ve oyuncu Defne Joy Foster ölünce bir yazı yazmıştı. Yazıyı "Su testisi su yolunda kırılır" cümlesi ile bitirmişti. Aradan kaç gün geçti, kadın köşe yazarları tarafından inanılmaz şekilde linç ediliyor. Türk medya tarihinde böylesine hakaret dolu yazılar kimse için yazılmadı. Özel yaşamından, geçmişteki kız arkadaşına dek... Hatta can dostu ’Şapka Ertekin’ bile hallaç pamuğu gibi atıldı. Reha Muhtar gibi pek çok erkek köşe yazarının satırları inanın kavgada söylenmez.
Uluç’u bu noktaya sanki kaderi(!) götürdü. İki gün önce sevgili arkadaşı Fatih Altaylı’yı savunan bir yazı yazmıştı. Habertürk Gazetesi Genel Yayın Müdürü Altaylı yani... Bu yazı bir gazetede çalışırken, ailesini daha iyi yaşatacağım umudu ile istifa edip ve yeni kurulan Habertürk Gazetesi’ne geçen gazetecilerin kapı önüne konulduğu gün yayınlandı.
Uluç, Habertürk’ten kapı önüne konulan gazeteci aileleri ağlarken, müdürünün Ferrari otomobilini savundu. "Çok görmeyin bir gazete genel yayın müdürüne Ferrari’yi" dedi. Ekmek parası kavgası yapan gazeteci kardeşlerine bu kadar duyarlı bir adam!.. Duygu dolu, içi insan sevgisi ile dolu... Ve çok hassas... Öyle değil mi? İki gün sonra da gariban Defne’yi su testisine koydu!.. O sabah şu satırları ağlayarak okuyan medya emekçileri eminim, "Allah seni bildiği gibi yapsın Hıncal" dedi. Eee Allah’ın sopası yok, işte bu yüzden denmiş. İlahi adalet burada.
Hıncal Bey bakın neler yazmış: "Ferrari, bu defa İstanbul’da yeni modeli denesin diye Fatih’e vermiş. Fotoğraflar magazin sayfalarında, bir iğnelemeler, çamurlar... ’Fatih’in Ferrari’si’ diye... Yahu ayıp... Bir defa işin doğrusunu öğren. Bir gazeteci büyüğüne bunu yapan, başkasına ne yapmaz, düşünün.
İkincisi... Bu ülkeye pırıl pırıl bir gazete armağan etmiş, yıllanmış bir gazeteciye Ferrari çok mu? Eloğlu arabaları yan yana dizerken, korumasını Bentley’e bindirirken, bu ne aşağılık kompleksidir?"
Aykut IŞIKLAR / www.bugun.com.tr