22 Oca 2009 09:04 Son Güncelleme: 10 Mayıs 2021 16:04

'ALLAH SİZİN BELANIZI VERSİN!.. LANET OLSUN!.. ŞEREFSİZ MEDYACILAR!..'

Ergenekon haberlerine en sert çıkışlardan biri Akşam yazarı Serdar Turgut'tan geldi.

Kan ağlamaktan yüreğim kurudu


Öyle sanıyorum ki medyada Ergenekon hakkında çıkmış en ağır yazıyı ben yazmışımdır.
Henüz davası sürüyor, neyin ne olduğunu tam bilmiyoruz ama Ergenekon ve Susurluk türündeki örgütlenmeler, bir ülkede masum insanların hayatı ile oynayarak karışıklık çıkarmak için vardırlar.

Kendilerinden tiksindiğimi anlattığım o yazıyı yazdım çünkü:
Ergenekon-Susurluk türü örgütler benim için iktidar ve sistem filan değil.

'Haydi hocam pazartesi görüşürüz' diye odamdan çıkan, 5 dakika sonra gelen silah sesi üzerine sokağa fırladığımda cansız vücudunu kucağıma aldığım arkadaşım/öğrencimdi.

Gözaltına alındıktan aylar sonra tekrar sınıfta gördüğümde bana bile ürkerek bakan kızdı. Utandığımdan ona 'Ne oldu?' bile diyemedim. Feci işkence gördüğünü biliyordum çünkü. O yaştaki kızın ruhunu dağlamışlar alçaklar.

Neredeyse her gün gelen yeni ölüm haberleriydi. Her sabah 'Acaba bugün hangi arkadaşım gidecek yoksa sıra bana mı geldi?' korkusuyla uyanmaktı.

Ardı arkası gelmeyen cenaze törenleriydi. Yaşı henüz 20'lerde insanların o yaşta o kadar fazla cenazeye katılmak zorunda kalması iğrençti.

Ve sakat bırakılan ve hatta işkenceden delirmiş arkadaşlarım/yoldaşlarım.

Biz 'Olur mu böyle olur mu, kardeş kardeşi vurur mu?' marşını söyler, buna inanırdık. Ama oyunları gereği bizi birbirimize vuruşturdular, geri kalanların da hepsini birlikte hapse tıkıp aynı işkenceden geçirdiler.
Hayatta kalanlar ölmediklerine üzülecek hale geldiler. Türkiye'de bir tek işkencede demokrasi vardı. Her insana eşit uygulanıyordu.
Birtakım katiller bize bunu yaptılar, yaşadım bunları.
Hepsine lanet olsun, amaçları her neydiyse Allah o amacın da belasını versin.

Yıllar boyu yüreğim kan ağladı.
Yaşadıklarımdan yüreğimin artık kuruyup tükendiğini sanıyordum.
Ama yine ağlıyor yüreğim. Ben kişisel olarak neredeyse tükendim, bu ülkenin belası bir türlü tükenemedi.
Allah belalarını versin diyorum, lanet olsun diyorum da birçok insanın haksız yere damgalandığını biliyorum. Ben Allah'tan korkarım. Hiç alakası olmadığı halde bu işlere karıştığı söylenen herkes bu dediklerimin dışındadır. Masum insanlar üstüne alınmasın.
Yüreğim tekrar kanamaya başladı çünkü...
Vatan için kurşun atan her insana siz potansiyel suçlu ve katil olarak bakarsanız...
Vatan için sakat kalmış olan bir eski askerin sadece onuruyla yaşıyor olabileceğini düşünmeden ona suikast silahı olan elinizdeki gazete ile öldürücü darbe vurursanız....

Devletten kahramanlık madalyası almış olan insanı öldürdünüz.
Peki ya cenazesinde, çatışmada sakat kalmış olan onlarca gencin komutanlarının arkasında tekerlekli sandalye ile yaptıkları yürüyüş de utandırmadı mı sizi?

Katillerin bile haysiyeti vardır. Biz onun için onlara 'Kader mahkumu' diyebiliyoruz.
O zaman Allah sizin de belanızı versin, lanet olsun size.
Şerefsiz medyacılar.
Şimdi anladınız mı; benim neden uzun süre, sızdırılan haberleri gazetede kullandırmadığımı? Çünkü sızdırılan haberin bir onurlu insanı öldürebileceğini biliyordum.

Basmadım haberi, yine de bıkmadılar... Sızdıranı afişe ettim. Askeri binanın önünde onlardan sızdırılmış görüntüsü vermek için başkaları tarafından belge teslim edildi. Bunu da yazdırdım.
Baktılar bizden yarar yok, bu pis işi yapmak için heyecanla bekleyen leş kargalarını buldular. Gazete silahını onlara ateşlettiler.
Sonra gördünüz mü olanları?..
Belki de ailesi ve onurundan başka hiçbir şeyi olmayan adam, dayadı silahı kafasına ve onuruyla birlikte cennete gitti.
Çünkü onun onurunu ayaklar altına almaya çalışanlar kesin cehenneme gidecek.
Dindar olduğunu söyleyen insanlarda Allah korkusu nasıl olmaz anlayamıyorum.

Kime sorsan dindar olduğunu söyleyen insanların bol bulunduğu bu ülkede Allah korkusunun bu kadar az olması çok trajik, çok.
Yeter artık. Orada bela, şurada bela yetti artık.
Yüreğim kan ağlamaktan kurumuş sanıyordum.
Biraz daha kan kalmış meğerse. Cenazeye katılan sakat gençlere ve o subayın ailesine baktığımda yüreğimdeki son kan da aktı gitti.
Yüreğim kurudu kaldı.

(Kişisel bir not: Old soldiers don't die they just fade away. Yani: Eski askerler ölmez sadece sessizce göz önünden çekilirler.)


SERDAR TURGUT / AKŞAM