06 Tem 2011 10:28
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:32
"ALİ TARAN İŞLER KÖTÜ GİDİNCE PR YAPIYOR!" BU YAZI ÜNLÜ ÇİFTİ ÇILGINA ÇEVİRECEK!
Ayşe Özyılmazel ve Ali Taran evliliğinin tartışılacak çok yönleri var. Ali Atıf Bir yazdı.
Teşhirci düğün ve Ayşe'ye öneri
Ayşe Özyılmazel ve Ali Taran evliliğinin tartışılacak çok yönleri var.
Yaş farkı, yıldırım nikâh bunlara takılmıyorum. İnsan her yaşta sever de aşık da olur, evlenir de kim ne karışır?
Eski eşin hasta olması, kanser gibi tehlikeli bir hastalık nedeniyle tedavi ediliyor olması işi duygusallaştırsa da günün sonunda eski eş bir protokol imzalamıştır ve bu protokole göre de ayrılmaya razı olmuştur. Hatta eski eş bu protokol ile kendine konan konuşmama yasağını bile kabul etmiştir.
Kim diyebilir ki, eski eşin kafasına bir tabanca dayandı ve sonra imza alındı, diye!
Diyebilirsiniz ki, "Kanser tedavisi pahalı bir tedavidir, kadının paraya ihtiyacı vardır, dolayısıyla Ali Taran eski eşinin zor durumundan yararlanarak elinden imzayı almıştır."
Bu çok inandırıcı bir argüman değil, çünkü böyle bir ayrılma durumunda hakimlerin de eli armut toplamıyor. Buna göre bir değerleme yapar, eski eşi mağdur etmeyecek şartları sağlarlardı. Bu nedenle bu saatten sonra çıkıp da kanser üzerinden duygu sömürüsü yapmak çok gerçekçi değil.
Bence üzerinde durulacak iki konu Ayşe Özyılmazel'in çok kısa bir süre önce köşesinde yazdığı Lübnanlı sevgili öyküleri ve medya önündeki "teşhirci" evlilik töreni. Bu iki konunun da "öznesi" Ayşe Özyılmazel. İlk konunun saçmalığını daha önce yazmıştım.
İkinci konuya gelirsek bu konu kamuoyu önünde görünmeyi sevme (self-monitoring-öz-izleme) davranışı ile ilgili bir olgu.
Ali Taran'ın reklamcılık geçmişine baktığımızda hiç de medyada öne çıkmayı seven biri olmadığını görürüz. Ali Taran'ın kamuoyu önünde nasıl bir yankılama yapacağına göre davranışlarına yön verme özelliği oldukça düşüktür.
Genç Parti reklamlarını yaptığı dönemin sonuna kadar da kimse medyada fotoğrafını bile neredeyse görmemiştir. Son yıllardaki medya görünürlüğü ise reklam ajansı işlerinin kötü gittiği döneme rastlar. Bu haberler biraz PR ağırlıklıdır.
Ayşe Özyılmazel ise "öz-izleme" davranışı yüksek bir görünüm çiziyor. Yani tüm davranışlarını izleyerek, kamuoyu önünde yankı uyandıracak davranışları seçme eğilimi fazla. Bu nedenle de ilişki geçmişine baktığınızda çok sayıda ünlü ile çok sayıda popüler olaya karıştığını görürüz. Bu nedenle de Ayşe Özyılmazel'in "teşhirci" düğün töreni bir tercihtir. Ama Ayşe Özyılmazel'in tercihidir. Eleştirilecek yan Ali Taran'ın, doğru olmadığını bile bile bu "teşhirci çıkışa" izin vermesidir.
Sizce Taran-Özyılmazel ikilisi yurtdışına gidip gözlerden uzakta, magazine bu kadar malzeme vermeyecek şekilde evlenemezler miydi?
Evlenirlerdi. Ali Taran'ın kanser hastası bir kadından ayrılmaya tabii ki hakkı vardır ama diğer ayrılığın daha alevi sönmeden, yeni evlilik törenini bu kadar "teşhirci" bir tarzda yaparak onu üzmeye hakkı yoktur.
Ama suç Ali Taran'ın değil, "Herkesin gözü benim üzerimde olsun" düşüncesiyle baş edemeyen Ayşe Özyılmazel'in.
Bu nedenle de Sabah'taki köşesinde insanlar onu eleştirdi diye suçlayacağı yerde suçu kendinde aramasında fayda var.
Ona tavsiyem de şu: Bilişsel terapi! Yüksek öz-izleme davranışı tedavi edilebilir Ayşe!
Çekirgelik
"Bazen, 'Gezegenimiz acaba evrenin tımarhanesi mi' diye düşünmeden edemiyorum." Goethe
Ali Atıf Bir/Bugün
Ayşe Özyılmazel ve Ali Taran evliliğinin tartışılacak çok yönleri var.
Yaş farkı, yıldırım nikâh bunlara takılmıyorum. İnsan her yaşta sever de aşık da olur, evlenir de kim ne karışır?
Eski eşin hasta olması, kanser gibi tehlikeli bir hastalık nedeniyle tedavi ediliyor olması işi duygusallaştırsa da günün sonunda eski eş bir protokol imzalamıştır ve bu protokole göre de ayrılmaya razı olmuştur. Hatta eski eş bu protokol ile kendine konan konuşmama yasağını bile kabul etmiştir.
Kim diyebilir ki, eski eşin kafasına bir tabanca dayandı ve sonra imza alındı, diye!
Diyebilirsiniz ki, "Kanser tedavisi pahalı bir tedavidir, kadının paraya ihtiyacı vardır, dolayısıyla Ali Taran eski eşinin zor durumundan yararlanarak elinden imzayı almıştır."
Bu çok inandırıcı bir argüman değil, çünkü böyle bir ayrılma durumunda hakimlerin de eli armut toplamıyor. Buna göre bir değerleme yapar, eski eşi mağdur etmeyecek şartları sağlarlardı. Bu nedenle bu saatten sonra çıkıp da kanser üzerinden duygu sömürüsü yapmak çok gerçekçi değil.
Bence üzerinde durulacak iki konu Ayşe Özyılmazel'in çok kısa bir süre önce köşesinde yazdığı Lübnanlı sevgili öyküleri ve medya önündeki "teşhirci" evlilik töreni. Bu iki konunun da "öznesi" Ayşe Özyılmazel. İlk konunun saçmalığını daha önce yazmıştım.
İkinci konuya gelirsek bu konu kamuoyu önünde görünmeyi sevme (self-monitoring-öz-izleme) davranışı ile ilgili bir olgu.
Ali Taran'ın reklamcılık geçmişine baktığımızda hiç de medyada öne çıkmayı seven biri olmadığını görürüz. Ali Taran'ın kamuoyu önünde nasıl bir yankılama yapacağına göre davranışlarına yön verme özelliği oldukça düşüktür.
Genç Parti reklamlarını yaptığı dönemin sonuna kadar da kimse medyada fotoğrafını bile neredeyse görmemiştir. Son yıllardaki medya görünürlüğü ise reklam ajansı işlerinin kötü gittiği döneme rastlar. Bu haberler biraz PR ağırlıklıdır.
Ayşe Özyılmazel ise "öz-izleme" davranışı yüksek bir görünüm çiziyor. Yani tüm davranışlarını izleyerek, kamuoyu önünde yankı uyandıracak davranışları seçme eğilimi fazla. Bu nedenle de ilişki geçmişine baktığınızda çok sayıda ünlü ile çok sayıda popüler olaya karıştığını görürüz. Bu nedenle de Ayşe Özyılmazel'in "teşhirci" düğün töreni bir tercihtir. Ama Ayşe Özyılmazel'in tercihidir. Eleştirilecek yan Ali Taran'ın, doğru olmadığını bile bile bu "teşhirci çıkışa" izin vermesidir.
Sizce Taran-Özyılmazel ikilisi yurtdışına gidip gözlerden uzakta, magazine bu kadar malzeme vermeyecek şekilde evlenemezler miydi?
Evlenirlerdi. Ali Taran'ın kanser hastası bir kadından ayrılmaya tabii ki hakkı vardır ama diğer ayrılığın daha alevi sönmeden, yeni evlilik törenini bu kadar "teşhirci" bir tarzda yaparak onu üzmeye hakkı yoktur.
Ama suç Ali Taran'ın değil, "Herkesin gözü benim üzerimde olsun" düşüncesiyle baş edemeyen Ayşe Özyılmazel'in.
Bu nedenle de Sabah'taki köşesinde insanlar onu eleştirdi diye suçlayacağı yerde suçu kendinde aramasında fayda var.
Ona tavsiyem de şu: Bilişsel terapi! Yüksek öz-izleme davranışı tedavi edilebilir Ayşe!
Çekirgelik
"Bazen, 'Gezegenimiz acaba evrenin tımarhanesi mi' diye düşünmeden edemiyorum." Goethe
Ali Atıf Bir/Bugün