09 Eyl 2009 11:06 Son Güncelleme: 10 Mayıs 2021 16:04

ALİ BULAÇ NEDEN YASAKLIYDI? 15 YILLIK YASAĞI BULAÇ'IN HANGİ SÖZLERİ KALDIRTTI?

Akşam yazarı Nagehan Alçı, uzun bir süre Suudi Arabistan'dan vize alamayan Zaman yazarı Ali Bulaç'ın neden "yasaklı" olduğunu ve bu yasağın nasıl kalktığını yazdı.

Ali Bulaç neden yasaklıydı?


Ortada bir tutarsızlık var. Suudi Araplar bir yandan 'gazetecilerin Hacc'a, umreye gitmelerinde sakınca yok' diyorlar. (Bakınız: Pazartesi günü Vakit Gazetesi'nde Serdar Arseven'e röportaj veren Büyükelçi Dr. Muhammed el Hüseyni el Şerif'in sözleri.)
Diğer yandan ise harıl harıl 'yasaklı listeleri' hazırlıyorlar.
Ne kadar kabul etmek istemeseler de 'sakıncalı damgası' basmaya oldukça hevesliler.

***
Bu hevesten nasibini alanlar arasında Ali Bulaç'ın da olduğunu, uzun bir süre Suudi Arabistan'dan vize alamadığını geçen hafta yazmıştım. Şimdi sıra Bulaç'ın neden 'yasaklı' olduğunu anlatmakta.

***
İran İslam Devrimi'nden sonra Suudiler 'yeni İran' karşısında bir süre 'bekle-gör' stratejisi izlediler. Devrimin karşısında açıkça yer almadılar. Ancak Araplar'ın ABD'ye yakın tutumları, İran'ın devrimcilerini rahatsız ediyordu. O devrimciler Suudi ailesini sertçe eleştirmeye başladılar. Bunun üzerine Arabistan'da önce Sünni İslamcılar hareketlendi. Ülke kaynamaya başladı. Sonra Şii azınlık kaynamaya başladı. Mekke'de cami ve karakol baskınları yaşandı.

***
Gerginlik öyle arttı ki 1987'nin hac mevsiminde İranlı hacılar 'Müşriklerden Arınma' adlı bir dizi eylem yaptılar. Ortalık kan gölüne çevrildi. 400'e yakın İranlı yaşamını yitirdi. İşte bu dönemde Ali Bulaç aldı eline kalemini ve Araplar'ın en tahammül edemediği öneriyi ortaya attı: 'Mekke ve Medine'nin yönetimi Suudi Araplar'a bırakılamayacak kadar önemli bir iştir. Burada ortak bir yönetim ilan edilsin!'

ECYAD KALESİ BARIŞTIRDI
Bu öneri yeni değildi, daha önce de dillendirilmişti ancak her kim ki onu konu ediyordu, isminin üzerine bir çarpı işareti konuyordu. Bulaç'a da öyle oldu. Arap yönetimi hemen bu yazarı markaja aldı ve ülkelerine girişini yasakladı. Hem de tam 15 yıl!

***
15 yıl sonra, yani 2002'de Suudiler önemli bir tarihi hazine olan Ecyad Kalesi'ni yıktılar. Yerine bir otel yapmak için! Bunun üzerine Türkiye'de birçok kişi ayağa kalktı. Dışişleri Riyad'a tepkisini iletti. Hatta Murat Bardakçı'nın yasaklı listesine girmesi de bu kalenin yıkılışı üzerine yazdığı tepki makaleleri nedeniyle oldu.

***
Araplar'a vurmanın böylesine rutinleştiği bir dönemde, bir zamanlar 'Mekke ve Medine'yi yönetmeyi beceremiyorsunuz' diyen Ali Bulaç çıktı ve hiç beklenmedik bir şekilde Suudiler'in yanında yer aldı. Onları destekleyen yazılar yazmakla kalmadı, O dönem Kanal 7'de çalışan Ahmet Hakan'ın programına katılıp 'Biz de İstanbul'daki tarihi eserleri yakıp, yıkıyoruz. Adnan Menderes'i hatırlayın. Vatan Caddesi'ni yapmak için nasıl bir tahribat yapmıştı. Araplar'ı eleştirmeden önce kendimize bakalım!' diye konuştu.

***
Bu konuşma Araplar'ı çok şaşırttı tabii. Hemen üzerine, Suudi Arabistan'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed el Bassam, Bulaç'ı aradı ve teşekkür etti.

***
E Bulaç gibi sözünü sakınmayan bir yazar durur mu? Teşekkür üzerine 'iyi de teşekür ediyorsunuz ama beni ülkenize sokmuyorsunuz' diye 'yasaklı' olduğunu hatırlatıverdi. Ve bunun üzerine hemen 'sakıncalı' listesinden 'başımızın üzerinde yeriniz var' listesine geçiş yapmış oldu.

***
Kısacası Vakit Gazetesi'ne röportaj veren Suudi büyükelçi haklı: Gazetecilerin Hacc'a ve umreye gitmelerinde problem yok. Ancak, 'helal' gazetecilik yapmaları koşuluyla!


Nagehan Alçı/AKŞAM