Ali Bayramoğlu'ndan sürpriz yazı: Dündar ve Gül'ün tutuklanması tarihi bir ayıptır!
Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu, Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün MİT tırları haberi nedeniyle tutuklanmasını eleştirdi.
Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu, Twitter'da büyük yankı bulan yazısında günün sürprizine imza attı. "Dündar ve Gül'ün tutuklanması demokrasi ve hukuk açısından bir ayıptır." diyen Bayramoğlu mahkemenin kararını "tarihi bir ayıp" olarak niteledi. "MİT TIR'larının görüntüleri bana gelseydi ve yayın yönetmeni olsaydım (doğruluğundan da emin olsaydım) yayınlardım" diyen Bayramoğlu, Dündar ve Gül'ün tutuklanmasının rejimde bir otoriterleşme işareti olduğunu yazdı.
İşte Bayramoğlu'nun yazısındaki ilgili bölüm:
Siyasi bir rejimin niteliğine önemli kanıtlardan birisi yargının özgürlükler alanına yönelik tutumudur. Yargıç yorumlarında devlet karşısında bireyin, güvenlik karşısında özgürlüğün, siyaset karşısında hukukun güç kaybetmesi, rejimde otoriterleşme eğilimine işaret eder.
Türkiye son dönemde böyle bir rotada seyrediyor.
Can Dündar ve Erdem Gül'ün yaptıkları bir haber dolayısıyla tutuklanmaları ve tutuklanma gerekçeleri bu duruma yeni, açık ve vahim bir örnek oluşturuyor.
Dündar bu ülkenin önde gelen muhalefet gazetelerinden birisinin tanınan, bilinen yayın yönetmeni. Gül ise o gazetenin Ankara temsilcisi.
Suç nesnesi ise bir haber. MİT TIR'larına ilişkin görüntüler...
Yargı bu haberi ve yayınını, gerçeği yansıttığını düşünmemesine rağmen (bakınız başsavcılık açıklaması), "silahlı terör örgütüne yardım" (yani paralel yapıya) , "devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama", "siyasal ve askeri casusluk". olarak değerlendirdi.
TIR öyküsünün, malum, birbirinin üstünü örtemeyecek iki boyutu var. İlki Bu TIR'lar kime ne götürüyorlardı tartışmasıyla ilgili. İkincisi cemaatin hükümete kurduğu pusu tartışmasına ilişkin.
Hükümete göre Türkmenlere insani yardım, muhalefete göre ise silah taşıyan konvoylara, cemaat siyasi iktidarı sıkıntıya sokmak için kendi savcı ve polisiyle baskın yapmış ve silah taşıma iddiasını ortaya atmış olabilir. Bu baskının, doğru ya da yanlış veya abartılı bilgi ve belgelerini bir şekilde yaymış, gazetecilere aktarmış olabilir.
Gazetecinin işi, denge değerlendirmesi yaparak siyasi ve faydacı bir şekilde hareket etmek değildir. İşin cemaat boyutunun üzerine gitmek de elbet gazetecinin görevidir, ancak diğer boyutu ne bu gereklilik, ne de o gerekliğin yerine getirilmemesi ortadan kaldırır.