20 Haz 2008 14:14
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:08
ALİ BAYRAMOĞLU,HAKKI DEVRİM'İN NEDEN KENDİSİNE "SALDIRDIĞINI" AÇIKLADI!..
Ali Bayramoğlu 28 Şubat sürecinde Mehmet Y. Yılmaz'ın kendisini nasıl yarı yolda bıraktığını ve Hakkı Devrim'in neden saldırdığını yazdı....
Bir 28 Şubat polemiği
Mehmet Yılmaz, dün, Hürriyet'teki köşesinde Sabah Gazetesi yazarı Emre Aköz'e cevap verirken, bir dönem yayın yönetmeni olduğu Radikal Gazetesi'nin iddia edildiği gibi 28 Şubat sürecini desteklemediğini belirtiyor.
Beni de, Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar'la birlikte "kanıt" olarak kullanmış...
28 Şubat'a karşı duran kimi gazetecileri Radikal'e almak istemesinin, Radikal'in 28 Şubat'çı olmadığını kanıtlayacağını düşünmüş.
Nitekim diyor ki: "Sabah Grubu'nun o dönemde işlerine son verdiği yazarlardan, yönettiğim gazeteye uygun olduğunu düşündüğüm ikisine, işlerine son verildiği gün Radikal'de yazmalarını teklif ettim. (...) Teklifimi kabul eden Ali Bayramoğlu'nun işe başlamasının engeli Hakkı Devrim'in 'O terbiyesiz çocuk bu gazetede yazarsa, ben yazmam' itirazı oldu. Hakkı Bey'i ikna edene kadar, Bayramoğlu Yeni Şafak'ta yazmaya başlamıştı..."
Madem ki tanık ve kanıtım, araya girmemde herhalde sakınca yoktur...
Şu doğrudur:
Radikal Gazetesi 28 Şubat'ın askercil kampanyalarında "en önde" yer alan gazetelerden değildir. Ancak bu, Radikal'in 28 Şubat sürecinin karşısında ve dışında olduğu anlamına gelmez. O dönemde iki büyük grubun tüm gazeteleri gibi Radikal de bu sürecin açık bir şekilde parçası haline gelmişti.
Radikal ve Radikacilerin, Çevik Bir, Erol Özkasnak gibi generallerden gelen talepleri hemen ve diz üstünde yerine getiren gazete ve gazetecilerden tek farkı, doğrudan "operatörlüğe soyunmamaları"dır. Örneğin diğerleri gibi Şemdin Sakık'ın ifadelerini elden alıp, yani karargahtan alıp emir yoluyla manşete taşımamalarıdır.
Ancak o dönemde oluşan otoriter iklimin alabildiğine meşrulaşmasına, toplumsal kutuplaşmanın derinleşmesine katkıda bulunmadıklarını kim söyleyebilir?
İsmet Berkan'ın ve Mehmet Yılmaz'ın o günlerde darbe sürecini doğrudan destekleyen açık yazılar yazmamış olmaları, muhalif kimi yazarlarını kapı önüne koymamaları bu gerçeği ortadan kaldırmaz.
Gazete açısından da arşivler ortada...
Alper Görmüş daha birkaç gün önce Taraf Gazetesi'nde yazdı:
Tarih 15 Şubat 1997. 28 Şubat MGK'sından 13 gün önce. Radikal manşeti şöyle: "İslam Faşizmi..."
Altı şu satırlarla doldurulmuş: "Türkiye tarihinde bir daha 12 Eylül 1980 yaşanmasın diyenlerin kulakları barış, uzlaşma, eşitlik, kardeşlik yalanlarıyla dolu. Kimse yanlış hesap yapmasın, koskoca bir halkın parlamento aritmetiği ile sonuna kadar kandırılabileceğini sanmasın (...) Onlar var ya onlar; alkolü, sinemayı, müziği, resmi, heykeli, baleyi, dansı yasaklamayı özlüyorlar. Kadınların kapanmasını, evde oturmasını, pantolon-etek giymemesini, yüzmemesini, kahkaha ile gülmemesini istiyorlar. Düşündükleri, özledikleri, öngördükleri rejimin adı faşizmdir. İslam fazişmi..."
28 Şubat bu tür yayınların ürettiği ve meşrulaştırdığı sanal ve suni "korku, tehdit, tehlike zemini"nde gerçekleşti... Ve ülkeye EMASYA, yarı askeri sivil örgütler gibi kalıcı militer araçlar hediye etti...
Kanıt'ın tanıklığı işte böyle...
Tabii bir de tanığın kendisi var.
Madem Mehmet Yılmaz benim Radikal'le ilişkimi yazmış, bu konuda da birkaç düzeltme yapmakta fayda var.
Mehmet Yılmaz'ın bana yazarlık önerdiği dönemde Yeni Yüzyıl Gazetesi'nde yazmaya
Mehmet Yılmaz, dün, Hürriyet'teki köşesinde Sabah Gazetesi yazarı Emre Aköz'e cevap verirken, bir dönem yayın yönetmeni olduğu Radikal Gazetesi'nin iddia edildiği gibi 28 Şubat sürecini desteklemediğini belirtiyor.
Beni de, Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar'la birlikte "kanıt" olarak kullanmış...
28 Şubat'a karşı duran kimi gazetecileri Radikal'e almak istemesinin, Radikal'in 28 Şubat'çı olmadığını kanıtlayacağını düşünmüş.
Nitekim diyor ki: "Sabah Grubu'nun o dönemde işlerine son verdiği yazarlardan, yönettiğim gazeteye uygun olduğunu düşündüğüm ikisine, işlerine son verildiği gün Radikal'de yazmalarını teklif ettim. (...) Teklifimi kabul eden Ali Bayramoğlu'nun işe başlamasının engeli Hakkı Devrim'in 'O terbiyesiz çocuk bu gazetede yazarsa, ben yazmam' itirazı oldu. Hakkı Bey'i ikna edene kadar, Bayramoğlu Yeni Şafak'ta yazmaya başlamıştı..."
Madem ki tanık ve kanıtım, araya girmemde herhalde sakınca yoktur...
Şu doğrudur:
Radikal Gazetesi 28 Şubat'ın askercil kampanyalarında "en önde" yer alan gazetelerden değildir. Ancak bu, Radikal'in 28 Şubat sürecinin karşısında ve dışında olduğu anlamına gelmez. O dönemde iki büyük grubun tüm gazeteleri gibi Radikal de bu sürecin açık bir şekilde parçası haline gelmişti.
Radikal ve Radikacilerin, Çevik Bir, Erol Özkasnak gibi generallerden gelen talepleri hemen ve diz üstünde yerine getiren gazete ve gazetecilerden tek farkı, doğrudan "operatörlüğe soyunmamaları"dır. Örneğin diğerleri gibi Şemdin Sakık'ın ifadelerini elden alıp, yani karargahtan alıp emir yoluyla manşete taşımamalarıdır.
Ancak o dönemde oluşan otoriter iklimin alabildiğine meşrulaşmasına, toplumsal kutuplaşmanın derinleşmesine katkıda bulunmadıklarını kim söyleyebilir?
İsmet Berkan'ın ve Mehmet Yılmaz'ın o günlerde darbe sürecini doğrudan destekleyen açık yazılar yazmamış olmaları, muhalif kimi yazarlarını kapı önüne koymamaları bu gerçeği ortadan kaldırmaz.
Gazete açısından da arşivler ortada...
Alper Görmüş daha birkaç gün önce Taraf Gazetesi'nde yazdı:
Tarih 15 Şubat 1997. 28 Şubat MGK'sından 13 gün önce. Radikal manşeti şöyle: "İslam Faşizmi..."
Altı şu satırlarla doldurulmuş: "Türkiye tarihinde bir daha 12 Eylül 1980 yaşanmasın diyenlerin kulakları barış, uzlaşma, eşitlik, kardeşlik yalanlarıyla dolu. Kimse yanlış hesap yapmasın, koskoca bir halkın parlamento aritmetiği ile sonuna kadar kandırılabileceğini sanmasın (...) Onlar var ya onlar; alkolü, sinemayı, müziği, resmi, heykeli, baleyi, dansı yasaklamayı özlüyorlar. Kadınların kapanmasını, evde oturmasını, pantolon-etek giymemesini, yüzmemesini, kahkaha ile gülmemesini istiyorlar. Düşündükleri, özledikleri, öngördükleri rejimin adı faşizmdir. İslam fazişmi..."
28 Şubat bu tür yayınların ürettiği ve meşrulaştırdığı sanal ve suni "korku, tehdit, tehlike zemini"nde gerçekleşti... Ve ülkeye EMASYA, yarı askeri sivil örgütler gibi kalıcı militer araçlar hediye etti...
Kanıt'ın tanıklığı işte böyle...
Tabii bir de tanığın kendisi var.
Madem Mehmet Yılmaz benim Radikal'le ilişkimi yazmış, bu konuda da birkaç düzeltme yapmakta fayda var.
Mehmet Yılmaz'ın bana yazarlık önerdiği dönemde Yeni Yüzyıl Gazetesi'nde yazmaya