ALİ BAYRAMOĞLU O SÖZLERE DAVA AÇIYOR!
Kendisi hakkında yazılan "Kripto Ermeni" sözünün bir nefret suçu olduğunu söyleyen Ali Bayramoğlu dava açıyor..
A Haber'de Selin Ongun'un sunduğu Bi Sormak Lazım programı gazeteci Ali Bayramoğlu'nu konuk etti. Kendisi hakkında yazılan "Kripto Ermeni" sözünün bir nefret suçu olduğunu söyleyen Bayramoğlu, suç duyurusunda bulunduğunu da dile getirdi. "Gazeteciliği öncelikle gazeteci denetlemeli" diyen Ali Bayramoğlu; milliyetçi öfkenin yükseltileceği bir döneme girilebileceğine de dikkat çekti.
"TABULAR GÜNDEME GELDİĞİNDE TEHDİT
ALIYORUZ"
Bu tür hadiselere insanlar kendi meşreplerine
göre değişik iç reaksiyonlar veriyorlar. Bazımız bunu
rasyonelleştiriyoruz, bazımız panik oluyoruz, bazımız bununla yazı
üzerinden kavga etmeye soyunuyoruz. Benim kendimi böyle bir durumda
konumlamam doğru değil aslında, tanımlamam da doğru değil.
Sübjektifim, dolayısıyla bu tür şeylerden etkileniyorum. Burada ben
tehdit ve tehlike gördüm yaptıklarında. Ama şunu söyleyeyim, ben
daha rasyonalize eden bir tipim zannediyorum, Kendimi biraz dışarı
çekerek burada ne olduğunu, niye bunun olduğunu anlamaya
çalışıyorum. Böyle baktığım zaman da evet bir süreklilik var bu
ülkede tabi. O süreklilik de şudur: tabu konular söz konusu
olduğunda, bu mesele 1915 olabilir ki oldu, o zaman da tehditler
aldık, özür kampanyası sırasında Bu Kürt meselesi olabilir, ya da
bu başka tür kritik eşikler olabilir. Böyle eşiklerde daha önde,
daha ileri, daha riskli pozisyonları savunan fikirleri savunan
kişilere yönelik psikolojik harekâtlar, ya da psikolojik harekât da
değil, doğrudan doğruya basının bazı grupları, bazı zihniyetler
tarafından yapılan gelenekselleşmiş saldırılar, aslında o
kişilerden çok, o kişilerin karalanması ile onların fikirlerinin
karalanmasını hedefler.
"KRİPTO ERMENİ SÖZÜ ASLINDA NEFRET
SUÇU"
Benle ilgili ne dediler, Kripto Ermeni dediler.
Önce tebessümle bakıyorsunuz, ama sonra görüyorsunuz ki Ermenilik
kelimesi bir nefret suçu. Ermeniliği kötü bir şey olarak
kullanıyor. İki, kripto... Tam işte hedef o. Kripto dediği anda,
aslında siz Ali Bayramoğlu'nun savunduğu görüşlere bakmayın,
onların asıl nedeni onun gizli ermeni olmasıdır deyip o fikrilerin
tümünü, neyse o fikirlerse, tutarlı fikirlerse, önemli fikirlerse.
Hepsinin tümünü karalayan bir kampanya başlıyor. Bu çok klasik bir
şey. Dünyanın pek çok ülkesinde pek çok böyle hamleler oldu, tabi
ölümler olabiliyor Hrant öldürüldü, başka insanlar öldürüldü. İşler
kaybedilebiliyor, zor duruma düşüyor insanlar, maalesef otoriter
toplumların, Kendisiyle barışmamış, ortak paydalarını üretmemiş
toplumların, ürettiği sorunların parçaları bunlar. Kendimi iyi
hissetmediğim anlar oluyor, hiç şüphe yok. mesela son olayda benden
çok eşim rahatsız oldu. Ben yurt dışındaydım, okuyunca ve bu tür
tehditler gelince... Galiba, bu işlerin uzmanı olduk. Ne tehlikeli
ne değil anlıyorsunuz. Ama o kötü bir şeydi.
"KRİPTO ERMENİ SÖZÜ İÇİN SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNDUM"
Suç duyurusunda bulundum. Ayrıca her yazıya
tazminat davası açıyorum ve suç duyurusunda bulunuyorum. Bunu
yapmamak söz konusu değil. Benim tek aracım var: hukuk. Mesele
sadece ben değilim. Ben şahıs olarak müştekiyim. Benim itibarıma
yönelik saldırılar olduğu için zaten gerekli hukuki girişimleri
yapıyorum. Ama unutmamak gerekir ki; benim vesilemle, siyasi
düşünce alanının daraltılması, karartılması gibi bir hamle var, bu
politik bir mesele, bununla ilgili meselem var. Üçüncüsü çok büyük
bir nefret suçu işleniyor. Kimliklere yönelik nefret suçu. Henüz
Türkiye'de nefret suçu düzenlemesi yok. Çeşitli sivil toplum
örgütleri bununla ilgileniyorlar. Bildiğim kadarıyla benim
hadisemden sonra Dur De suç duyurusunda bulundu. Kampanya da
başlattı, suç duyurusunda da bulundu.
"GAZETECİLİĞİ ÖNCELİKLE GAZETECİ
DENETLEMELİ"
Biz bir açık toplumuz, demokratik bir
toplumuz. Pek çok şey yasalarla düzenlenmez. Bazı şeyleri
düzenleyen hususlar ahlaktır, zihniyettir, kültürel konulardır. Siz
gazetecisiniz, ben gazeteciyim. Gazetecilikte kullandığınız kalemi
sürekli yasalar denetleyemez. Önce siz denetleyeceksiniz. Onu da
size öğreten belli silsileler vardır. İlkeler, etik, ahlak v.s.
Burada da aynı şey söz konusu. Engelleyemiyorsanız, bunu
yapamıyorsanız...
"NEFRET SUÇUNA SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNULMALI"
Bu adamların yaptıkları; iç düşman Ermeni,
iç düşman Rum, iç düşman Kürt ve onların yanında bulunan
entelektüeller, liberaller, demokratlar tasnifine gidiyorsa, burada
yapılması gereken şey, onlar bunu yapamadıkları için, harekete
geçmektir. Burada iki yol var. Hukuk, bezdirmek. Ben herkesi davet
ediyorum suç duyurusunda bulunmaya, herkesi davet ediyorum tazminat
davası açmaya. Amerika'da böyle halledildi bu işler. Sivil toplumun
bıktırıncaya kadar yapması lazım. Siyasi ya da yetkisi olan idari
iradenin bazı yaptırımlar uygulaması. Yaptırımlar da meşruiyetle
ilgilidir, yasal değildir. Başbakanın uçağında böyle nefret suçu
işleyen bir gazetenin bulunmaması gerekir. Bu bir yasaklama
değildir, tam tersine ahlaki, demokratik ve gerekli bir
yaptırımdır.
"MİLLİYETÇİ ÖFKENİN YÜKSELTİLEBİLECEĞİ BİR DÖNEME
GİRİYORUZ"
Ben bir insanınım. Her insan gibi cesur
yönlerim var, korkak yönlerim var. Tehlikeyi algılayan içgüdülerim
var. Bu konudaki sezgilerim de pek yanıltmadı bu güne kadar.
Aldığım kimi tehditlerde, evimin yakınlarında tabanca ile yakalana
adama kadar benim çabalarımla, mesela bunda 4-5 sene önce, Hrant
Dink olayından sonra yakalandı. Bu hadisede de ben Tehdit algısını
yüksek olarak algılandım. İki tür bağlantı kurdum. Ama bu
bağlantılar iddiadır sadece. İddia da değil, varsayım. Benim MİT
yazılarımdan rahatsız olan polis grubunun Ankara'daki Haber
Vaktim'in, nasıl söyleyeyim muhabirleri mi diyeyim, muhabir
kelimesini de hak etmiyorlar ama beslediklerini düşünüyorum. Benim
o dönem yazdığı yazıların, fırsat bulunup cezalandırılmaya
çalışıldığını düşünüyorum. İkincisi; Türkiye 2015'e gidiyor. 2015
çok kritik bir yıl olacak. 1915'in 100. Yılı. Bütün dünya
ayaklanacak. Bütün parlamentolar, bütün basın. Türkiye buna
hazırlanıyor. Türkiye buna lobilerle hazırlanıyor. Devlet çeşitli
politikalarla hazırlanıyor. Dışişleri Bakanı ile bunu uzun uzun
konuştum, ne tür çabalar gösterdiklerini, nasıl bertaraf etmeye
hazırlandıklarını anlattı. Ama Türkiye'de milliyetçiliğin tekrar
yükseleceği, Kürt meselesi, devletin içerisinde hala yaşamakta olan
kimi karanlık gruplar, Yeni Ergenekon eski Ergenekon nasıl
adlandırırsanız adlandırın. Bu genetik bir damar bu ülkede. 1915'in
katilleri de o damarın içerisinde yer alıyor, Sivas'ın katilleri de
o damarın içerisinde yer alıyor. Bunların sayısını
arttırabilirsiniz. Bunların vesile yapılacağı bir milliyetçiliğin
yükseldiği, Milliyetçilik de demeyeyim de, milliyetçilere de ayıp
oluyor, İyi huylu ve vatanını seven bir sürü insan da milliyetçi.
Ama milliyetçi öfkenin bazı insanlar ve bazı kişiler üzerinden
yükseltilebileceği bir döneme giriyor olabiliriz. Dolayısıyla
bunlar endişe veriyor.