30 Tem 2019 15:29 Son Güncelleme: 30 Tem 2019 17:29

Akşam'ın tepe isminden Guardian'ın haberine tepki!

Mültecilerin kayıtlı olduklara illere gönderilmesiyle ilgili İngiliz Guardian gazetesinin yaptığı habere Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kartoğlu'ndan tepki geldi.

Mustafa Kartoğlu yazısında "Batı medyası, Türkiye’deki gerçekleri çarpıtarak, -en namuslusu- 3.5 milyon Suriyeli sığınmacı arasından bir-iki yanlış uygulama keşfederek, Türkiye’yi de ‘kendileri gibi’ gösterme hevesinde" ifadelerini kullanırken "Hayır, Türkiye sizin gibi olmayacak. Ne yazık ki, siz de asla Türkiye gibi olamayacaksınız." cümlesiyle Türkiye'nin mülteci politikasında asla Batı'ya benzemeyeceğinin altını çizdi.

Mustafa Kartoğlu, Guardian gazetesinin 4 mülteciyle konuşmasını haberleştirmesinde Süleyman Soylu'nun konuyla ilgili açıklamalarına yer vermediğine de dikkat çekti.

İŞTE MUSTAFA KARTOĞLU'NUN O YAZISI

İngiliz Guardian gazetesi, İstanbul’da kayıtlı olmayan göçmenlerin kayıtlı oldukları illere gönderilmelerini ‘İngiliz kafası’yla anlamış.

Şöyle yazmış:

“Suriyelilere yönelik gözaltıların boyutu ve hızı, açık kapı politikasının tamamen değiştiğinin işareti.”

‘İngiliz kafası’ dememin nedeni ‘ötekileştirme’ filan değil.

2015’te dönemin İngiltere Başbakanı David Cameronve İçişleri Bakanı Theresa May, yasadışı göçmenlerin yaşadığı eve baskın yapan ve evdekileri tutuklayan polisleri kutlamıştı.

Cameron, göçmenleri ‘sürüler’ diye tanımlamaktan çekinmemişti.

O tarihte İngiltere’de sadece ‘4 bin 200’ Suriyeli vardı!

***

Guardian, ‘bize yanımızda tercüman olmadan kağıt imzalattılar’ diyen 4 Suriyeli’yi konuşturmuş.

Haberin namusunu kurtarmak için de, Göç İdaresi’nden bir yetkilinin “gönüllü geri dönüşler dışında kimsenin zorla Suriye’ye gönderilmediğini” söylediğini altına eklemiş.

Ama haberin girişini, formunu değiştirmemiş.

Türkiye’deki uygulamayı İngiliz hükümetinin ‘kutladığı’ ev baskınları ve tutuklamalara ‘benzetmeye’ çalışmış!

***

Haliyle, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun şu açıklamalarını da görmemiş.

“Geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin ya da uluslararası koruma statüsünde veya ikamet izni ile Türkiye’de yaşayan yabancıların sınır dışı edilmesi söz konusu değil.”

“Son günlerde özellikle İstanbul’da yürütülen işlemler, tamamen düzensiz ve kaçak göç ile ilgilidir. Haklarında işlem yapılan kişilerin yüzde 90’ı Suriyeli değildir.”

“Başka bir ilde kayıtlı olduğu halde İstanbul’da yaşayan Suriyelilere süre tanıdık. Ancak kayıtsız Suriyeli tespit ettiğimizde, onları önce geçici barınma merkezlerine götürüp kayıt yapıyor; sonra kayda açık illerden istediği yere gönderiyoruz.”

Konu gayet açık değil mi?

***

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın bugün Akşam’a verdiği bilgileri bu yüzden manşet yaptık.

Türkiye’ye sığınan Suriyeliler, mesleklerini, yeteneklerini kullanabilecekleri bir iş kurabilir; bir işyerinde çalışabilirler.

Onların üretimleri bu ülkeye katkıda bulunur.

Ancak, kendilerine güvenlik ve daha iyi bir yaşam imkanı sunan ülkenin kurallarına uymak zorundalar.

Aslında Türkiye, onlardan kendi vatandaşlarının uymak zorunda olduğu kurallardan farklı tek bir şey istiyor:

Yerleşim kaydı yapılan kentlerde yaşamak.

Onun dışında;

Yasalara uymak;

İş kurarken ve çalışırken ‘kayıtlı’ olmak;

Vergi ve primlerini ödemek Türk vatandaşlarının da sorumluluğu.

Bunu yapamayanlar da, kamplarda güven içinde yaşama, çocuklarının eğitimini sağlama, sağlık hizmeti alma hakkına sahipler.

Oysa Guardian’ın İngiltere'si, belli bir gelirin altında kazananı evini basarak ülkeden atıyor; kayıt dışı kazandığı paraya da el koyuyor!

***

Türkiye açık kapı politikasını değiştirmedi. Bu kapı ‘hayati zorunluluk’ halinde hep açık.

Ancak, güvenlik sağlandığında ‘geri dönüş’ kapısı da açık.

Kapılar, suç işleyene, insani koruma statüsünü istismar edene, kendisine koruma sağlayan ülkenin kurallarına uymayana kapalı.

***

Guardian sadece son örnek.

Batı medyası, Türkiye’deki gerçekleri çarpıtarak, -en namuslusu- 3.5 milyon Suriyeli sığınmacı arasından bir-iki yanlış uygulama keşfederek, Türkiye’yi de ‘kendileri gibi’ gösterme hevesinde.

Hayır, Türkiye sizin gibi olmayacak.

Ne yazık ki, siz de asla Türkiye gibi olamayacaksınız.