21 Ara 2008 10:46 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:26

AKŞAM'IN GENEL YAYIN YÖNETMENİ'NDEN BAŞBAKAN'A YANIT GECİKMEDİ!.. İSMAİL KÜÇÜKKAYA PATRONU KARAMEHMET'İ NASIL SAVUNDU?..

Başbakan Erdoğan bilindiği gibi Akşam Gazetesi'nin 'Bedava Zehir' manşetini eleştirmiş ve Mehmet Emin Karamehmet'e çatmıştı.Akşam'ın çiçeği burnunda yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya, Başbakan Erdoğan'ın eleştirisine cevap verdi! İşte ayrıntılar...

Sizi birisi yanıltmış Sayın Başbakan


Bir gazetede eleştirel bir haber çıktığı zaman, ülkenin Başbakanı, o gazetenin patronuna meydan okuma anlayışını bırakmalıdır. Haberlerin, manşetlerin muhatabı patronlar değil, gazetecilerdir.

Haberimiz tümüyle doğrudur, tek bir maddi hata bile yoktur. Haberin arkasında en ufak bir kasıt ya da gizli gündem de bulunmamaktadır.

Bizim çıkış noktamız sadece gazetecilik refleksidir ve son zamanlarda okuyucularımızdan gelen hava kirliliği şikâyetlerinin araştırılmasından ibarettir.

"Orada doğalgaz var" sayın Başbakan, ancak insanlar doğalgaza yapılan yüksek oranlı zamdan sonra ucuz veya bedava kömürü tercih etmek zorunda kalıyorlar. Doğalgaz tüketiminde müthiş düşüş söz konusu; rakamlar gösteriyor.

Haberimiz budur. Büyük kentlerde hava kirliliği sorunu yeniden başgöstermiştir, bu da kesindir.

Biz ne hükümet yanlısı medyayız ne de hükümet karşıtı... Size karşı hiçbir önyargımız olmadığı da açıktır.

Gerçek, sadece gerçek neyi gösteriyorsa kamuoyuna onu sunuyoruz. Burada, iyi işler yaptığınız zaman çok sevineceğiniz ve etkileneceğiniz haberler göreceksiniz ama yanlışlarınızda çok üzüleceğiniz manşetlerimiz de olacak. Buna alışacağız.

"Halkın gazetesi olma iddiasını" taşıyoruz. Olumlu haberlerimiz, hükümete yakın medya gruplarında yayımlanmalarına göre çok daha etkili olacaktır. Aynı zamanda bizim gazetemizin yazdığı eleştirel ve olumsuz haberler de belli amaçlara yönelik değildir. Böyle okumalara imkân vermeyecek bir anlayışa sahibiz.

Tek kriterimiz, haberimizin doğru olmasıdır.

Elbette yanlış yapılabilir ama biliniz ki burada asla kasıt ya da art niyet söz konusu olmayacaktır. Siz haksızlığa uğradığınızda her zaman biz yanınızda olacağız. Ama dünkü talihsiz açıklamanızla bize büyük, çok büyük bir haksızlık yaptınız. Siz doğrudan koskoca bir gruba o haberi malettiniz. Her şeyden önce ülkenin önde gelen girişimcilerinden Mehmet Emin Karamehmet'e haksızlık yapıldı. Bu, aslında ondan da çok ülkeye haksızlıktır. Değerler yaratan böyle kaç girişimcisi var ki Türkiye'nin... Kaldı ki o hiçbir zaman yayın politikalarına karışan bir işadamı olmamıştır.

O da bu manşeti sizinle aynı saatlerde görmüş olmalı.

Sayın Başbakan; gazetenin kapatılmasından söz ediyorsunuz. Bu, hiçbir koşulda sizin telaffuz etmemeniz gereken bir yaklaşımdır. Biz rakibimiz gazetelerin de yaşamasını, hatta güçlenmesini isteriz. Basındaki çeşitlilik, demokrasinin teminatıdır.

Sert tepkinizden sonra yazı işleri müdürlerimizden birisi, muhabir arkadaşlarımla birlikte bölgeye bir kez daha giderek vatandaşlarla konuştu.

Evet, o bölgede doğalgaz sistemi var. Bunu, fotoğrafını yayınladığımız evin duvarındaki tabela da doğruluyor, konuştuğumuz onlarca mahalle sakini de. Keşke maddi imkânları elverse de hepsi doğalgaz kullanabilse...

Biz yoksul vatandaşlarımıza devletin yardım yapmasına asla karşı değiliz, olamayız. Tam tersine bu, sosyal devlet anlayışının gereğidir. Anadolu'da, çok eskiden beri, okumak isteyen, başarılı ve dar gelirli ailelerin çocuklarına görünmez eller hep destek olmuştur. Çok önceleri, partiniz henüz ortada bile yokken o yardımların nasıl yapıldığına en yakından tanık olmuş bir ortaokul öğrencisiyim. Biliyor musunuz, kimi zaman küçük bir esnafın, kimi zaman emekli bir memurun, bazen yörenin zengin insanlarının, çoğu zaman devletin şefkatli eli uzanmıştır o çocuklara... Ama hiçbir zaman yardım faaliyetleri ortada konuşulmamış, böylesine siyaset malzemesi haline gelmemiştir. Yardım edenlerle yardım edilenler birbirlerini görmezlerdi bile. Sosyal fonlardan çocuklar giydirilirken, sadece bir öğretmen eliyle yapılırdı bu.

Sayın Başbakan, birisi sizi yanıltmış. Üzgünüm. O eve biz bir daha gittik. Gelin beraber de gidelim.

İsmail Küçükkaya/ Akşam