17 Tem 2007 09:34 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:49

AKŞAM YAZARI YAVUZ SEMERCİ,ABDULLAH GÜL'DEN ÖZÜR DİLEDİ!..

İstanbul Büyükşehir Belediyesi´ne ait reklam panolarının yapım ihalesini Abdullah Gül´ün kardeşinin yönettiği Asteksan'ın aldığına dair habere balıklama atlayan Yavuz Semerci bugün köşesinden özür diledi...

"Abdullah Gül´e bir özür borcum var

Dün Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile uzun bir telefon görüşmesi yaptım. Çok üzgündü. Kendisi hakkında bir karalama kampanyası başlatılmasının ötesinde bir de benim ile ilgili hayal kırıklığını dile getirdi. Nedenini anlatacağım.

Yazılarımı takip eden okurlar hatırlayacaktır:

İstanbul Büyükşehir Belediyesi´ne ait reklam panolarının yapım ihalesini Abdullah Gül´ün kardeşinin yönettiği Asteksan aldığına dair habere diğer gazeteciler gibi ben de balıklama atladım. Ve araştırdım. Gerçekten de anladım ki, böyle bir ihale yok. Çünkü, Belediye İstanbul´da kendi sahibi olduğu 3 bin 500 billboard´un (reklam panosu) işletme hakkını ihale açarak devrediyor. İhaleyi Alman Ströer kazanıyor. Ondan sonra da Belediyenin bu billboardların yenilenmesi, işletilmesi, pazarlanması ile ilişkisi kalmıyor. Ardından da İnter firması 2.500 adet, kendi dizayn ettiği billboardu yaptırmak için firma arıyor ve Gül´ün kardeşine ait (babası da ortak gözüküyor) şirket ile anlaşıyor.

Bu bilgiyi yazıma ekleyerek, Belediye´nin Gül Ailesi´ne bir ihale vermediğini yazdım.

Ancak haberi bir adım öteye götürerek, çok güvendiğim konuya yakın bir kaynağıma sordum: "Peki, İnter´e devredilen bu billboardları daha önce kim üretti ve belediyeye sattı?" Yanıt Asteksan oldu. Bunun üzerine yargı oluşturacak nitelikte soru sordum: Asteksan ile İstanbul Belediyesi´nin ilişkisi ne zaman başladı? Bu güne kadar Asteksan, İstanbul Belediyesi´ne ne kadar mal sattı?

Hatırlarsanız, bu köşeye başlarken, size bir söz vermiştim. Yalan yazmayacağım. Hata mı? Elbette yapacağım ve hata yaptığımı anladığı anda da düzelteceğim.

Hatam, Gül Ailesi´ne söz hakkı vermedim. Şimdi bunu düzeltiyorum:

Abdullah Gül dedi ki; Yavuz Bey, benim hakkımda bir karalama kampanyası başlatıldı. Bu konulara çok dikkat eden bir insanım. Ticari hiçbir ilişkim olmadığı gibi aileme de siyasi kimliğimi kullanarak veya kullanıldığı izlenimi verecek hiçbir işe girmemeleri söylerim. Ben bile bunca yıldan sonra, etrafı gecekondu olan bir bölgede, TOKİ´den mütevazı bir ev satın aldım. Bunu bile spekülasyon malzemesi yapmaya kalkanlar oldu. Dün yazınız üzerine Macit Gül ile görüştüm. Kendisi bana geçmişte de İstanbul Belediyesi ile tek kuruşluk bir alışveriş yapmadığını söyledi. Kimseyi arayarak bu konuda özel bir açıklama yapmadım. Ama sizin niyetinizden şüphe etmediğimden bu yanlışınızı düzeltmek istedim..."

Yarım bıraktığım işi tamamlamak için Macit Gül´ü de aradım.

Dedi ki: "Yavuz Bey, Biz başka belediyelerle örneğin İzmir Belediyesi ile iş yaptık. Ama nasıl? İhale açarlarsa gider, ihaleye girer, kazanırsak mal satarız. Yanlış anlaşılma korkusuyla kişi olarak pazarlama işine dahi karışmam. Şunu söylemeliyim, hiçbir belediye ile doğrudan ve dolaysız ihalesiz iş yapmadık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi´ne gelince. Ne bugün, ne de dün belediye ile tek kuruşluk alışveriş yapmadık. Biz 15 yıldır kent mobilyaları üretiyoruz. Alman firması ile ilişkimiz ise 3 yıl önce başladı. Alman firma tasarımlarını getirir, biz de üretiriz. Onlar da bu ürünleri Türkiye´nin dört bir yanında kullanır."

Bu noktada olay yeni ve ispat edilebilir bilgi gelmediği sürece Gül Ailesi´nin verdiği bilginin doğru olduğuna inanıyorum..."

Akşam
http://www.supbnr.