Akşam yazarı Etyen Mahçupyan'ı bombaladı:Faiz lobisinin iş takipçisi... Birkaç dolar için değer miydi?
Ethem Sancak'ın eski dava arkadaşı, Güneş gazetesi yazarı Kayahan Uygur, Akşam'dan gönderilen Etyen Mahçupyan'ın ardından çok ağır ifadeler kullandı.
Ethem Sancak'ın eski dava arkadaşı, Güneş gazetesi yazarı Kayahan
Uygur, Akşam'dan gönderilen Etyen Mahçupyan'ın ardından çok ağır
ifadeler kullandı.
Uygur, Mahçupyan'ı "faiz lobisinin iş takipçisi" olmakla suçladı ve
"Tüm o hakaretler, laf dokundurmalar, saygın bir yazara
yakışmayacak mahalle dedikoduları ve adalarda geçen ortaokul
kompozisyonları birkaç dolar için miydi? Değer miydi Etyen Bey?"
diye sordu.
İşte Kayahan Uygur'un Mahçupyan'la ilgili o yazısı:
Birkaç dolar için değer miydi Etyen Bey?
Etyen Mahçupyan yaklaşık bir aydır Cumhurbaşkanı danışmanlarından
randevu isteyen faiz lobisi elemanlarına olumlu cevap
verilmemesinden şikâyet ediyor. Bu oldukça şaşırtıcı bir durum,
çünkü böyle davranarak kendisine bu konuda daha önce yapılmış olan
eleştirileri bizzat kendisi doğrulamış oluyor. Mahçupyan’a faiz
lobisiyle ilişkilerinden dolayı yapılan eleştirileri sert bulanlar
bu son yazılarını okuyunca yanıldıklarını anlamış olmalılar. Köşe
yazarı, küresel finans çevreleriyle doğrudan ilişki içinde olduğunu
kendisi itiraf ediyor, onlar için köşesinden devlet katında randevu
ayarlamaya çalışıyor. Demek ki, suçlamalar hiç haksız değilmiş, onu
eleştirenler de sekter ya da tahammülsüz insanlar değil, sadece
gerçeği ifade etmeye cesareti olanlarmış.
Liberal ideolojik takıntılar yüzünden tüm değerlerini unutmuş
olanlara hatırlatmak isterim, bir kere bir köşe yazarının lobiye
randevu almak gibi teknik ve akçalı konularla doğrudan ilgilenmesi
etik açıdan sorunludur. Mahçupyan’ın yaptığı, açık konuşalım,
doğrudan iş takipçiliğidir, üstelik bir zamanların amiral gemisi
yazarı gibi kendi gazetesinin işlerini takip etmiyor, dünyanın en
ünlü finans gruplarına resmen aracılık yapmış oluyor.
İŞ TAKİBİ
Aslında bir insanın iş takipçiliği yapması da ayıp değildir. Sayın
yazar pekâlâ bir büro açıp, “Mahçupyan danışmanlık” diye tabela
asabilir, firmalara bedeliyle hizmet verebilir. Ama bir köşe
yazarının, köşesinden ve yazarlığından elde ettiği olanakları
kullanarak faizcilere randevu ayarlamaya çalışması nasıl
yorumlanabilir? Efendim, faizci değillermiş de tahvil ve hisse
senedi piyasasında uzun vadeli işlem yapan kişi ve kurumlarmış…
Kimse kimseyi aldatmasın, bu dolaşık ifadeler tabii ki faizcilikten
başka bir şeye işaret etmiyor.
Böyle bir şey var mı bilmiyoruz ama kendisi ısrarla “fahri”
başbakan danışmanı olduğunu da söylüyor. Eğer öyleyse durum daha da
vahimdir. Şu veya bu şekilde resmi bir görev yapan bir kişinin aynı
zamanda bu tür ilişkiler içinde olması hiçbir şekilde izah
edilemez.
Bilinmelidir ki dünyanın hiçbir ülkesinde Cumhurbaşkanı
danışmanları faiz lobisinin adamlarıyla görüşmek zorunda değildir.
Özellikle para işlerinde, kimin kimle görüşeceği bellidir, zaten
devlette yetkililer, sorumlular bunun için vardır. Bir devlet
geleneği olan ülkelerde danışmanlar danışmanlık yaptıkları siyasi
liderlere hizmet verirler, özel firmalara değil. Zaten, adı üstünde
sadece danışman olanlar özel bir yetki almadıkça liderleri temsil
edemezler. Bir liderin değişik görüşte danışmanları olabilir,
onların önerdikleri her siyasal tavrı tabii ki kabul etmek zorunda
da değildir, durum bu iken şu veya bu danışman randevu vermiş ya da
vermemiş Mahçupyan’ı neden ilgilendirmektedir?
BORÇLU MU KALDI?
Saygın bir yazarın faiz lobisiyle böylesine sıkı fıkı ilişkiler
içine girmesi ve bunu açık açık ve pervasızca gazete sütunlarında
sürdürmesi akıl almaz bir durumdur. Yoksa Mahçupyan hizmet verdiği
lobilere istenilen randevuları alamayınca paniğe mi kapılmıştır?
Vaat ettiği randevular bir türlü gelmeyince bir şekilde onlara
borçlu mu kalmıştır? Şimdi de yazıp, çizerek kendisinin elinden
geleni yaptığı mesajını mı vermektedir?
Mahçupyan’ın üstü örtülü hakaretlerle dolu bir yazısından sonra
internet medyasında hakkında gazetesiyle “köprüleri attığı”
yorumları yapılmıştı. Sonra uzun süre dikkat çekici bir şekilde
sessiz kaldı.
Neden? Müşterilerine “hâlâ gözden düşmediği”, “güçlü olduğu”
imajını vermek için mi? İkide bir fahri danışmanlıktan söz etmesi
de profesyonel bir reklam çalışması mıdır?
Tüm o hakaretler, laf dokundurmalar, saygın bir yazara yakışmayacak
mahalle dedikoduları ve adalarda geçen ortaokul kompozisyonları
birkaç dolar için miydi? Değer miydi Etyen Bey?