AKŞAM YAZARI ELİF AKTUĞ,NEYE İÇERLEYİP KOLTUĞUN ÜSTÜNDE HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADI?..
Çekicilik açısından genetik piyangoyu kazanmış şanslı biri olsam da, başkaca açılardan sınıfta kaldığım kesin. İdare ediyor, gül gibi geçiniyordum ki, bir komedi dizisinde gözyaşlarına boğulurken buldum kendimi!..
Peki iki kadını birden ağlatması? Günah çıkarıyorum, itiraf ediyorum, yardım çağrısında bulunuyorum, suç duyurusunda bulunuyorum, tutuklayın beni; aklıma mukayyet olun!.. Ben olamıyorum, günah benden gitti. Geçen gece 'Avrupa Yakası'nı seyrettim, tam üç sezon seyretmemiştim oysa. Sürüye katılalı beri çarşamba akşamlarını evde geçiriyor ve ertesi gün o bölümde yapılan esprileri aralarında tekrarlayan insanların arasında kendimi yabani hissetmiyorum.
Evde oturup televizyon seyreden bir kadın olmayı kendim seçmedim, hayat şartları beni zorladı. Çekicilik açısından genetik piyangoyu kazanmış şanslı biri olsam da, başkaca açılardan sınıfta kaldığım kesin. İdare ediyor, gül gibi geçiniyordum ki, bir komedi dizisinde gözyaşlarına boğulurken buldum kendimi!..
Şöyle yukarı doğru yükseldim, yükseldim, yükseldim ve aşağıda ağlayan kendimi gördüm. Ekranda Ata Demirer şarkı söylüyordu; smokin giymişti. Şarkı Ebru Gündeş'in seslendirdiği bir Sezen Aksu bestesiydi; Kaçak. Sözleri şöyle;
'Bu şehirde buldu, buldu ellerini
Bu şehirde sevdi, badem dillerini
Senle unuttum bütün ezberlerimi
Pişman değilim ama göçtüm kederden
Düşman değilim ama çöktüm erkenden
Bir daha bu yolları aynı hevesle yürür müyüm
Kim bilir ne bekliyor kalır mıyım ölür müyüm
Ne malum dünya gözüyle bir daha görür müyüm
Tuhaf buluyorlar bu kaçak halimi
Seninle doldurdum yasak ihlalimi
Seninle kapattım aşk defterlerimi
Pişman değilim ama göçtüm kederden
Düşman değilim ama çöktüm erkenden
Bir daha bu yolları aynı hevesle yürür müyüm
Kim bilir ne bekliyor kalır mıyım ölür müyüm
Ne malum dünya gözüyle bir daha görür müyüm
Aslına bakacak olursanız çok yıllar önce 'kor olan' kalbimi asla titretecek bir şarkı değil. Bir zamanlar Leonard Cohen'ler ağlatamamış ki Ata ağlatsın! Ama büyük konuşmayacaksın. Ata söylüyor, Şahika ağlıyordu. Ben koltukta, battaniyeme sarılmış hıçkırıyordum. Çok absürt, akıldışı, benim mantıkla örtüşmeyen, hayallerimle sürtüşmeyen, ipe sapa gelmeyecek bir ruh hali. Binnur Kaya'nın usta oyunculuğuna mı sığınsam, akıttığı gözyaşlarında kaybolma masalı mı uydursam, aşkı hatırlama anımın abukluğuna mı yansam?
O kadar yükselmişim ki, kafam tavana değiyordu, neredeyse çatıdan çıkıp gideceğim; kendimden o kadar uzaklaştım yani.
Doya doya ağlamaya bırakamıyorum kendimi çünkü ağladığım sahne çok komik. Tavanda aşağıya bakarken tuhaf bir şey oldu o anda; kendimi koltukta buldum. Küüt diye gömüldüm oturduğum yere. Ata'nın ağlattığı iki kadından biri Şahika biri de bendim; galiba Şahika'yı kıskandığım için ağlıyordum... O kadar vahim; yani o kadar vahim... Suç duyurusunu tekrarlasam mı?
Elif Aktuğ/Akşam