AKŞAM YAZARI BAŞAK SAYAN SONER YALÇIN'IN TUTUKLANMASINA SEVİNENLERİ TOPA TUTTU!
"Medya dünyası öyle bir kaynayan kazanmış ki insanda ne vicdan bırakıyor ne de akıl..."
SONER YALÇIN VE VİCDAN...
Medya öyle bir kaynayan kazanmış ki insanda ne vicdan bırakıyor ne de akıl...
Diş biledikleri, hoşlarına gitmeyen birilerinin başına bir şey gelmeye görsün zil takıp oynamadıkları kalıyor.
Üstüne üstlük ortadaki durumun 'demokrasi'nin uzağından yakınından geçmemesi önemli değil onlar için.
Fırsat geçti ya ellerine, sövüp sayabilecekler şimdi.
'Fikirler yüzünden kimse gözaltına alınamaz' demiyorlar.
'Ortada henüz var olduğu 'kanıtlanmayan' bir örgüt söz konusu' diye diretmiyorlar.
'Muhalif olmak dünyanın hiçbir yerinde suç değildir, ortada neden gözaltına alındığı belli olmayan biri var' diye bir çıkışta bulunmuyorlar.
Yalçın Küçük ve Bedrettin Dalan'la diyaloglarının bulunması tutuklanma nedenleri arasında sayılırken 'gazeteci herkesle konuşur, herkesle görüşür, gerektiğinde teröristle, gerektiğinde siyasilerle, işi budur zaten' demiyorlar. Ortada suçu övmek fiili bulunmadığı müddetçe istediği ile görüşür diye karşı çıkmıyorlar.
Dikkat çekici bir haberin yayına verilmesinden bir gün önce gerçekleştirilen baskından şüphelenmiyorlar.
Bunun yerine;
'Bana bunu yapmıştı, şunu demişti' deyip bu durumun başına gelmesine seviniyorlar.
Demokrasi ve özgürlükler umurlarında değil.
Bunun adının faşizm olması bile...
Hatta bunu savunan bir yazarı 'özel yaşamı'yla vurmaya çalışmaları bile kimseyi rahatsız etmiyor.
Evet, kavgalı olabiliriz belki ama kimse kimseyi tercihleri yüzünden aşağılayamaz, küçümseyemez dahası bununla vurmaya kalkamaz.
Netice itibarıyla Soner Yalçın'a yapılan suni gözaltı süreci aslında medyanın bir vicdan testidir...
Bu testten kimin geçip kimin geçmeyeceği ise 'insan' olmakla alakalıdır...
DEKOLTEM VE BEN...
Dekolte giymeyi sevmeyen kadın yoktur herhalde. Abartılmadığı sürece güzeldir dekolte.
Zira kadının 'kadın' olduğunun altını çizmektir bir anlamda.
Bugüne kadar dekolte giyenlerle ilgili pek çok şey söylendi ama tecavüzcüyü haklı çıkaracak bir açıklama gelmemişti hiç. Bu da oldu! Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Orhan Çeker, tecavüze uğrayan kadınların dekolte giyerek tahrik ettiğini söylemiş.
Fakat bu açıklamayı yapan zatı muhterem acaba farkında mıdır; Türkiye'de yaşanan tecavüz vakalarında belirleyici olan, kadınların dekolte giymesi değil tecavüzü gerçekleştirenin 'sapık' olmasıdır.
Yani;
Fatmagüllerin suçu dekolte giymeleri miydi?
Başak Sayan / www.aksam.com.tr