17 Kas 2007 15:58 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:51

AKP MEDYAYI KISKACA MI ALIYOR?..YÜZDE 47 İKTİDARA YÜZDE 47 MEDYA MI EKLENECEK?..İŞTE AKP'NİN "YANDAŞ MEDYA" PLANI!..

Serdar Turgut, hükümetin medyaya bakışını, Sabah'ın satışının ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu ve TRT Genel Müdürlüğü için hükümete yakın bir ismin seçilmesinin ne tür sonuçlar yaratabileceğini kaleme aldı.

Medyada operasyon

AKP'ye yüzde 47 ile iktidar olmak yetmedi, toplumdaki hakimiyetlerini de mutlaklaştırmaya çalışıyorlar.

Sermayede ciddi bir el değiştirme süreci uzun süredir yaşanıyor zaten. 'Dinci burjuvazi' diye magazinleştirilmiş bu kesim, hükümetlerin kendilerine yakın gördükleri insanlara para ve iş sağlama gücüyle yaratıldı ve büyüyorlar. Bu kesim para gücüyle sosyal yaşama da damgalarını vuracak. Devlet gücünün sermaye sınıfı karşısında tarafsız olması gerekirken sadece bir taraf için tavır alması gayet tabii ki kapitalist üretim biçimi ile yakından alakalı olan demokrasiye de darbesini vuruyor.

Bu sancılı süreç yaşanırken çok daha sancılı ve sonuçları açısından tehlikeli olan bir başka gelişme de medyada yaşanıyor. Hükümetin medyaya bakışını 'mutlak hoşgörüsüzlük' şeklinde özetleyebiliriz. Hiçbir eleştiriye, yapıcı da olsa muhalefete tahammülleri yok ve dördüncü güç olarak görevini yapmaya çalışan medyayı bir şekilde kontrol altında tutmaya çalışırken, öte yandan da direkt kendilerine bağlı olarak destek veren medyayı da yaratıp büyütmeye çalışıyorlar.

Adeta siyasette alınmış olan yüzde 47 oy oranının medya içinde de tutturulması için bir çaba var durumundan söz edebiliyoruz artık. Felsefi açıdan pek anlamı olmasa da 'Dinci' olarak bilinen gazeteler ve televizyon kanalları her geçen gün büyüyor ve güçleniyor. Zaman, Yeni Şafak ve Vakit gazeteleri malum bunlar zaten hiç desteklerini saklamadılar. Ancak bir de önümüzde büyük medya olarak tanımlanabilecek Sabah örneği de var. Sabah gazetesinin yeni sahibinin iktidara yakın olması yolunda çok ciddi bir çaba var. Hatta gazetenin satışı ihalesinin sürekli ertelenmesi de uygun alıcının bir türlü bulunamamasından kaynaklandığı da söyleniyor. Bunun yanında Star gazetesi de uygun görülen yayınları üzerine büyük reklam kampanyalarıyla desteklenerek bir hafta içinde 160 bin tiraj aldırıldı. Bu da sermaye yapısındaki el değiştirmenin medyada yapılacak el değiştirmeye nasıl etki yapabileceğinin somut örneğini oluşturuyor.

Bu bağlamda Sabah'ın satışının çok kritik olduğunu söylemeliyiz. Çünkü yüksek tirajlı olarak bilinen iki gazeteden birisi olan Sabah, medya içindeki güç dağılımını radikal biçimde değiştirebilir. Öteki yüksek tirajlı gazete ise patronunun sürekli değişen iş ihtiyaçları yüzünden hükümete karşı görevini çoğunlukla aksatıyor ve bu nedenle fazla umut vermiyor zaten. Bu arada Sabah gazetesi, TMSF sahipliği nedeniyle hükümete çok sıcak bakıyor zaten.

Gazetelerde durum böyle de; televizyonda, radyolarda durum farklı mı acaba?

Kanal D, atv, Show TV, Star TV gibi büyük kanallar objektif habercilik görevlerini sürdürüyorlar. Ancak bunların dışında Kanal 24, Fox TV, Samanyolu gibi hükümete tam destekçi kanallar da hayli destek sonucunda devreye sokuldu. Burada dengelerin hepsi atv'nin satışından sonra hükümete yandaş medyadan yana değişebilir.

Radyolarda da freksans değişimleriyle birlikte büyük ulusal kanalların hemen yan frekanslarında dinci radyolar yaratıldı. Orada da operasyon tamam gibi.

Gayet tabii ki bu değişimin dışında kalıp halka objektif haber verebilmek için çabalayan medyanın üstünde de baskı had safhada. Bütün bu olup bitenin demokrasiye ne kadar aykırı olduğunu ayrıca söylememe gerek var mı acaba... Tamam seçim sistemi objektif çalışıyor hak eden hak ettiği kadar oy alıyor ama medyada yapılmak istenilene bakınca acaba demokrasi dışında bir sist