AKP-Cemaat kavgası Cuma hutbesinde!
AKP Cemaat savaşında son olarak Diyanet de tartışmaya katılmıştı.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bir organizasyonda
Başbakan’ın “alim müsveddesi, yalancı peygamber” şeklinde Fethullah
Gülen’e isim vermeden yüklenmesi Cemaat’in ciddi tepkisine neden
olmuştu.
Odatv’nin haberine göre; Tepkinin büyük bir kısmı ise Diyanet
İşleri Başkanlığı’nın bu olaya sessiz kalmasınaydı.
Cemaat’in hedefindeki Diyanet, bu hafta camilerde “çok manidar” bir
hutbe okutmaya hazırlanıyor.
“Kardeşlik” konulu hutbede “üstünlük, Dünyevi çıkarlar,güç
mücadeleleri” gibi konulara girilmesi “Cemaate mesaj” olarak
algılandı.
“Hangi şartta olursa olsun kardeşini yalnızlığa terk etmemektir.
Kardeşlikte terk yoktur, sorumsuzluk, duyarsızlık yoktur.”
ifadelerinin kullanıldığı hutbe metninde, Hz. Muhammed’in şu
hadisine de yer verildi:
“Birbirinizle üstünlük yarışına girmeyin. Birbirinize haset
etmeyin. Birbirinize kin beslemeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin.
Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun. Müslüman’ın kardeşine üç günden
fazla dargın durması helâl değildir.”
“MENFAAT, BENCİLLİK, KİN, İNTİKAM”
Hutbede şu ifadelere yer verildi:
“Ensar ve Muhacir’in destansı kardeşliği bizlere örnek olması
gerekirken hafızalarımızda bir tarih, bir hatırat oldu. Dünyevi
çıkarlar, güç mücadeleleri, Kutlu Nebi’nin, ardında bıraktığı bu
örnek toplumu zedeledi. Kardeşlik duyguları ve gönüller onulmaz
yaralar aldı. Asr-ı saadette gönülleri bir, zihinleri bir, gayeleri
bir kardeşlerin arasına ayrılık-gayrılıkgirdi. Birbirine ülfet,
muhabbet, samimiyet, ünsiyet beslemesi gereken gönüller, hırs,
menfaat, bencillik, kin ve intikam ateşiyle kavruldu. Bu ateş,
geçmişte yaşanan pek çok müessif hâdisenin fitilini tutuşturdu.
Asırlarca yürekleri dağlayan fitne ve fesat alevini
körükledi.(…)”
“(…)Hepimiz hakikatin yolunda hizmet etmekle emrolunduk. Hiç kimse
‘hakikat avucumda’ dememeli, ‘hakikat benim’ diye iddia
etmemelidir. Müslümanlar olarak, “Mü’minler ancak kardeştirler.
Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten
sakının ki size merhamet edilsin.” ilahi emri gereği yıkıcı değil
yapıcı; ayrıştırıcı değil, birleştirici olmalıyız. Fitneyi değil,
ıslahı esas almalıyız. Bizi biz yapan değerlere sımsıkı sarılarak
birliğimizi ve dirliğimizi korumalıyız…”