30 Oca 2014 09:28 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:54

AKP-Cemaat kavgası Cuma hutbesinde!

AKP Cemaat savaşında son olarak Diyanet de tartışmaya katılmıştı.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bir organizasyonda Başbakan’ın “alim müsveddesi, yalancı peygamber” şeklinde Fethullah Gülen’e isim vermeden yüklenmesi Cemaat’in ciddi tepkisine neden olmuştu.

Odatv’nin haberine göre; Tepkinin büyük bir kısmı ise Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu olaya sessiz kalmasınaydı.

Cemaat’in hedefindeki Diyanet, bu hafta camilerde “çok manidar” bir hutbe okutmaya hazırlanıyor.
“Kardeşlik” konulu hutbede “üstünlük, Dünyevi çıkarlar,güç mücadeleleri” gibi konulara girilmesi “Cemaate mesaj” olarak algılandı.

“Hangi şartta olursa olsun kardeşini yalnızlığa terk etmemektir. Kardeşlikte terk yoktur, sorumsuzluk, duyarsızlık yoktur.” ifadelerinin kullanıldığı hutbe metninde, Hz. Muhammed’in şu hadisine de yer verildi:

“Birbirinizle üstünlük yarışına girmeyin. Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize kin beslemeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun. Müslüman’ın kardeşine üç günden fazla dargın durması helâl değildir.”

“MENFAAT, BENCİLLİK, KİN, İNTİKAM”

Hutbede şu ifadelere yer verildi:


“Ensar ve Muhacir’in destansı kardeşliği bizlere örnek olması gerekirken hafızalarımızda bir tarih, bir hatırat oldu. Dünyevi çıkarlar, güç mücadeleleri, Kutlu Nebi’nin, ardında bıraktığı bu örnek toplumu zedeledi. Kardeşlik duyguları ve gönüller onulmaz yaralar aldı. Asr-ı saadette gönülleri bir, zihinleri bir, gayeleri bir kardeşlerin arasına ayrılık-gayrılıkgirdi. Birbirine ülfet, muhabbet, samimiyet, ünsiyet beslemesi gereken gönüller, hırs, menfaat, bencillik, kin ve intikam ateşiyle kavruldu. Bu ateş, geçmişte yaşanan pek çok müessif hâdisenin fitilini tutuşturdu. Asırlarca yürekleri dağlayan fitne ve fesat alevini körükledi.(…)”

“(…)Hepimiz hakikatin yolunda hizmet etmekle emrolunduk. Hiç kimse ‘hakikat avucumda’ dememeli, ‘hakikat benim’ diye iddia etmemelidir. Müslümanlar olarak, “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” ilahi emri gereği yıkıcı değil yapıcı; ayrıştırıcı değil, birleştirici olmalıyız. Fitneyi değil, ıslahı esas almalıyız. Bizi biz yapan değerlere sımsıkı sarılarak birliğimizi ve dirliğimizi korumalıyız…”