22 Kas 2013 13:19
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:46
Akit Cemaat'ten intikam mı alıyor?
Bugün yazarı Adem Yavuz Arslan, Akit'in son dönem attığı manşetleri köşesinde sert şekilde eleştirdi.
Bugün gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan, AKP ile Cemaat
arasındaki dershane savaşında öne çıkan gazetelerden Akit'in son
dönem attığı manşetleri köşesinde sert şekilde eleştirdi.
Tedirginlik yayılırken...
Dershane tartışmalarının alevlendiği günlerde Filistin'deydim.
Dolayısıyla konunun medyaya yansımasını yeterince takip
edemedim.
Dönüşte gazetelerde 'kim ne yazmış' diye baktığımda Camia daha
doğrusu Hizmet Hareketi'ne karşı birkaç gazetede kullanılan ağır
dil dikkatimi çekti.
Özellikle de Akit Gazetesi'nin.
Hizmet ve Hizmet'in kurumları elbette ki
eleştirilebilir.
Ama Akit'in bir haftalık yayınlarının fotoğrafı bu değil. 'Bir
şeyin intikamını alır gibi' ya da 'hakaret etmek için fırsat kollar
gibi' ne var ne yoksa dökmüşler bir haftada.
Nerede 'yeminli bir Hizmet karşıtı' varsa bulup
konuşturulmuş.
Gazetenin Yayın Yönetmeni Hasan Karakaya, hakaret çizgisini
çoktan aşmış ve maalesef başka bir çizgiye geçmiş.
Hasan Karakaya'nın ABD'de bulunduğu sırada bir gazeteci
grubuyla Hocaefendi'yi ziyaret ettiğini biliyorum.
Kendisi oradaki mütevazı yaşam koşullarını bizatihi
gördü.
Orada onlarca saygı cümlesi kuran, hatta ziyarette 'duygulanıp
gözlerinin dolduğunu söyleyen biri'nin şimdi böylesine ağır
hakaretler yazmasını anlayamıyorum.
Tabii Akit'i ele alırken Karakaya'yı değil Karahasanoğlu
kardeşleri baz almak gerekiyor. Öteden beri 'Mustafa
Karahasanoğlu'nun düşüncelerini anlamak istiyorsan Ali
Karahasanoğlu'nu oku' denir.
Okudum ve aynı ağır cümleleri orada gördüm.
Dershane hizmet yolu
'Müslüman'a müşfik olmak gerektiği şiarını okuduğum bir
gazete'den, bir Müslüman camiaya karşı böylesine hakaretamiz
cümleler duymak gerçekten yaralayıcı.
Mustafa Bey, Milli Görüş Hareketi'nden ayrılıp yayıncılık
yoluyla İslam'a hizmet etmeyi seçmiş.
İyi de etmiş.
Kişiler hizmet yolunu kendileri seçmekte özgür olmalı.
Camialar da hizmet yolunu seçmekte özgür olmalı.
Beğenin ya da beğenmeyin Hizmet, dershaneciliği bir hizmet
yolu olarak seçmiş. Bu dershanelerde okuyan çocuklara müspet
ilimler öğretilirken, maneviyat adına hizmetler de yapılmış.
Hizmet bunun devam etmesini istiyor. Hükümet ise dershaneleri
kapatmak istiyor.
Hizmet, sokağa dökülmeden, anarşi yapmadan, hakaret etmeden,
başkaldırmadan, sadece ve sadece haber ve yorum yaparak bu işe
karşı çıkıyor.
Bu da insani ve demokratik bir haktır.
Hizmet'in hizmet etme yönteminin önünün kapanmaması için haber
ve yorum yoluyla çabalamasına "İsrail uşaklığı" demek/dedirtmek
Karahasanoğulları'na yakışıyorsa ben bir şey
demeyeceğim.
"Otoriteye başkaldırma" mevzusundan İHH Başkanı'nı sürmanşete
çekip Hizmet'e yüklendiler önceki gün.
Hizmet dershane konusunda otoriteye başkaldırmıyor ki.
Sadece bunun yanlış olduğunu gücünün yettiğince anlatıyor.
Dershaneler yasaklanır ve buna başkaldırılırsa, bu otoriteye
başkaldırı olur.
"Hizmet aylar önce dershaneleri devredelim dedi"
Daha birkaç gün önce Filistin'de idim.
Orada yapılanları da bizzat gördüm. Mesela Akit, Taraf
Gazetesi'ni de İsrail uşaklığıyla suçluyor. Ama Taraf Gazetesi
bizzat Akit'in matbaasında basılıyor. Şimdi Akit İsrail uşaklarına
hizmet mi ediyor yani?
Ya da Sol gazetesi Akit'te basılıyor diye Akit 'Gezici' mi
oluyor? Böyle bir yaftacı mantık hakikaten yakışmıyor.
Akit'in bir diğer eleştirisi de "28 Şubat'ta darbecilere
'İsterseniz okulları devredelim' diyenler şimdi dershanelerin
kapatılmasına niye feveran ediyor" şeklinde.
Hizmet için önemli olan Anadolu insanının emeği olan bu
kurumların açık kalması.
Hizmet bunu başaramazsa emanetin hakkını verememiş
olurdu.
Hizmet, darbecilere karşı o hamleyi yaptı ve Anadolu insanının
emeği kurumları açık tuttu. O kurumlar hizmetlerine devam
edebildiler böylece.
Hizmetin şimdi yapmaya çalıştığı da bu.
Ama Akit "devredelim" mevzusunun üstüne o kadar gitti ki,
sonunda Hizmet'in aslında bunu hem Cumhurbaşkanı'na hem de
aracılarla Başbakan'a teklif ettiğini Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı
açıklamak durumunda kaldı.
Aylar önce olan bu teklifi Hizmet hiç gündeme
getirmemişti.
Çünkü bu 28 Şubatçılar'la AK Parti'yi aynı kefeye koymak gibi
algılanabilirdi. Demokrasi mücadelesine hepimizin şahit olduğu AK
Parti'ye çok büyük haksızlık olurdu.
Hizmet kuşkusuz Anadolu insanının kurumlarını açık tutabilmek
için yaptı bu teklifi Gül ve Erdoğan'a.
Anadolu insanının kurup yükselttiği bu kurumların
kapatılmasını Akit neden bu kadar iştahla ister?
Ve hükümet neden kapatmak için bu kadar ısrar
eder?
Oysaki bu iştah ve ısrar İslami kesimlerin tamamında
tedirginlik oluşturuyor. Geçenlerde konuştuğum başka bir cemaate
gönül vermiş yakınım şöyle dedi: "Bugün devletin lisesine
alternatif diye Cemaat'in dershanesini kapatan, yarın devletin
kreşine alternatif diye bizim sübyan mekteplerini kapatır."
Üzülerek söylemeliyim ki:
İslami yelpazenin hemen bütün kesimlerinde, 'Milli Görüş
dışında kimseye hayat hakkı tanınmamaya başlandığına' ilişkin
kanaat oluşmaya başladı. Azıcık ters düşen ya da oy vermeyenin kamu
gücüyle perişan edilmesi hak mı?
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN