05 Mayıs 2013 16:44 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:09

AKİL'DEN ŞOK ÇIKIŞ! OLMADI SAYIN BAŞBAKAN YİNE OLMADI!

Akil İnsan Erol Göka,"Akil İnsanlar' isminden rahatsız olduğumuzu sayın Başbakan'a söyledik. Şimdi 'İrşad' dediler. Olmadı sayın Başbakan, yine olmadı" dedi.

Hükümetin başlattığı ’Çözüm süreci’ kapsamında yapılan çalışmaları halka anlatmak amacıyla görevlendirilen Akil İnsanlar İç Anadolu Bölgesi heyeti üyeleri Sivas’a geldi.

’Çözüm sürecinde’ görevlendirilen ’Akil İnsanlar Grubu’ İç Anadolu Bölgesi Heyeti Başkanı Ahmet Taşgetiren ile Başkan Vekili Beril Dedeoğlu, sekreter Cemal Uşşak, Doğu Ergil, Hilal Kaplan, Celalettin Taş, Erol Göka ve Vahap Coşkun, Sivas Büyük Otel’de ilk olarak basın mensupları ile kahvaltı programında bir araya geldi. Kahvaltıda açıklamalarda bulunan Akil İnsanlar İç Anadolu Bölgesi Heyeti Başkanı Ahmet Taşgetiren, Sivas’ın ziyaret ettikleri 10’uncu il olduğunu belirterek, şöyle dedi:

"Mayıs sonuna kadar, belki Haziran’ın ilk haftası dahil heyetlerin çalışması söz konusu. Bir yandan raporları oluşturmaya gayret ediyoruz. Bir yandan da belki ikinci defa bazı şehirlere, belki ilçelere ziyaretlerimiz söz konusu olabilir. Süreç içerisinde kademeli olarak Başbakan Yardımcısı Beriş Atalay’la görüşmelerimiz oldu. Bu hafta içerisinde Başbakan’la görüşme olacak. Bu ara dönemlerde aldığımız tespitleri paylaşıyoruz. Halkın bakışı, değerlendirmesi, hassasiyet ve kaygıları da heyetler vasıtası ile devlete taşınıyor. 2 ay sonra bir rapor sunmuş olacağız."

DOĞU ERGİL: BU SIFATI BİZ İSTEMEDİK

Toplantıda daha sonra heyet üyeleri gazetecilerin süreçle ilgili olarak yönelttiği soruları yanıtladı. Bir soru üzerine açıklamalarda bunan heyet üyesi Doğu Ergil, kendilerine verilen Akil İnsanlar isminin geçmişte de farklı şekillerde kullanıldığını, kendilerinin seçmediğini belirterek, "Bu bize atfedilmiş bir sıfat, kendimiz de bundan memnun değiliz" dedi. Heyet üyelerinin ücret aldığına ilişkin söylenenlerin gerçeği yansıtmadığını belirten Ergil, şöyle konuştu:

"Hiçbirimiz ücret almıyoruz. Bunu ulusal bir görev olarak görüyoruz. Bizim göreve çağrıldığımız, tanımının bize bırakıldığı, temaslarda içeriğinin ne olacağının bizden açık olarak beklendiği bir şey yok. ’Gidin halkımızla temas edin, ne düşünüyorlar, sürecin nasıl yönetilmesini istiyorlar, beklentilerini ve kaygılarını tespit edin’ denildi. Yaptırım gücümüz yok. O halde ’Niye buraya geldiniz?’ sorusu var. Bir sorun olduğunda onun nasıl algılandığı çözümün yarısıdır. Bölüneceğiz mi parçalanacağız mı?. Bu bir tanıdır. Barışmanın kendi ülkesinde, iki toplumun çatışır hale gelmesinin bir sorun olduğunu kabul edersek, bunun çözümü için yapılacak şeyi taviz olarak adlandıracaksak burada bir sorun var. Bu taviz değil. Daha geniş demokratik çerçevede herkesin haklarının ayrımcılık yapılmadan ve ayrıcalık tanınmadan, şimdiye kadar sağlanamadığı düşünülen ortaklıkarın teşkili için yapılanlar taviz falan değildir."

Heyet üyesi Beril Dedeoğlu, PKK ile yapılan görüşmelerin içeriği hakkında kendilerinin bilgi sahibi olmadığını, yabancı ülkelerin bu sürec bilmemeleri gerektiğini söyledi.

’OLMADI SAYIN BAŞBAKAN YİNE OLMADI’

Heyet üyesi Erol Göka ise, bu toplantılara Türkiye’deki demokrasinin kendilerini çağırdığını belirterek, şunları söyledi:

"Devlet, değişik yollar arıyor. Sorunun demokrasi içinde halledilmesi gerektiği, demokrasinin millete başvurmak olduğu algılandı. Millete başvurmadan böyle sorunlar çözülmüyor. Sayın Başbakan bizi çağırdı. 4 Nisan konuşmasını okusaydınız hiçbir soruya cevap vermemize gerek kalmazdı. . Biz milletle hasbihal etmek için bulunmuş bir heyetiz. Başbakan tarihimizden bir örnek verdi. Oysa bizi demokrasi getirdi karşınıza."

’GERİ GELİRLERSE ASKER ORADA’

Heyet Başkanı Ahmet Taşgetiren, bir soru üzerine gittikleri ilelerde fazla güvenlik önlemi alınmasından kendilerinin de rahatsız olduğunu anlattı. Taşgetiren, "Ama bir kışkırtma var. Lokal grupların bize yönelik, toplantıya katılanlara yönelik. Kayseri’de salon işgal edildi. Buraya MHP’liler de Gençlik Birliği de gelebilir. Sadece diğer isanların konuşma özgürlüğünü elerinden almasınlar. Konuşma iklimini maalesef keybediyorlar. Yaptığımız iş diyalog işidir" dedi. Devletin silahı dışında bir silahın bir ülkede etkin olmasına izin verilemeyeceğini belirten Taşgetiren, şöyle konuştu:

"30 yıldır bir silah var ve devlet bunun devre dışı bırakmaya çalışıyor. 30-40 bin insan hayatını kaybetmiş, Milyarlarca dolar kaybedilmiş. Bir adım atıldı. Silahlı yapı, ülke dışına çıkıyor. Bu bence olumlu. Bundan sonra ne olacak kaygısı var. Geri gelirlerse. Geri gelirlerse bizim askerleremiz güvenlik birimlerimiz orada duruyor. ’Buyur gel’ denmeyecek. Böyle bir şeyin olacağını asla düşünmüyoruz. Bu normalleşme sancılardır. Bir coğrafyada yeni yapılanma oluyor. Türkiye burada bir rol üstlenmek istiyor. Türkiye buna layıktır. Ortadoğu yeniden yapılandırılıyor. Türkiye dünya güçlerine rağman bölgede etkinlik kazanıyor. Türkiye’nin bu potansiyeli var. Türkiye ABD’den çok Ortadoğu’da var. Kendi ülkemize güvenelim."

GENİŞ GÜVENLİK ÖNLEMLERİ ALINDI

Heyetin kaldığı otelin önünde polis geniş güvenlik önlemleri aldı. Otelin önü barikatlar ile kapatılırken, bulunduğu caddeye çıkan ara sokaklar da trafiğe kapatıldı. Basın toplantısı için otele gelen gazeteciler de x-ray cihazından geçirilirek tek tek arandıktan sonra içeri alındı. Akil İnsanlar Heyeti, ziyaret çerçevesinde sivil toplum kuruluşu ve kanaat önderleri ile toplantıda bir araya gelecek.

100 KİŞİYLE TOPLANTI

Heyetin gazetecilerle yaptığı toplantı ardından aynı otelde bu kez sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve kanaat önderleri ile bir araya geldi. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı toplantıda konuşan heyet başkanı Ahmet Taşgetiren, ’Paylaşma heyeti’ olduklarını söyledi. Taşgetiren, aynı görevi toplantıya çağrılan herkesin yapabileceğini, Cumhurbaşkanı veya Başbakanın çağırması ve bu kanın durması için çağrıda bulunması halinde hiç kimsenin buna olumsuz cevap vermeyeceğini anlattı.

"OĞLUNA AĞLAYAN ANNEYİ YARGILAYAMAZSIN"

Barışma duygularının çoğalması, yaraların sarılması noktasında Türkiye’de farklı alanlar olduğunu belirten Taşgetiren, şöyle devam etti:

"En olmaması gereken şey; Türkler ile Kürtler arasında bir ayrışma duygusunun oluşması idi denebilir. Allah’a şükür bu olmadı. 30 yıllık çatışma süreci geçti. Türklerin, Kürtlerin ailelerine şehit cenazeleri, dağda ölmüş gençlerin cenazeleri geldi. Bunlar her kesim için, aileler için kolay kabul edilir şeyler değil. Anneler ağladı. Dağda terörist olarak bile hayatını kaybetse anne bir annedir. Oğlunu terörist olduğu diye yargılayabilirsin ama bir anneyi ağladığı için yargılayamazsın. Sünni- Alevi konusu da ülkemizde belki çok zaman zaman gerilim sebebi oldu. Allah’a şükür o noktada da ciddi kopuşlar meydana gelmedi. Yaraların sarılması, duygu kırılmalarının ortadan kalkması gerekir. Yeni bir yola çıkmış, bugüne kadar olanları geride bırakmış bir Türkiye için biz de heyet olarak buralardayız. Belki halka açık toplantılar yapılabilir. Keşke onun iklimi de olabilseydi. Bu öfkeler oluşturulmasaydı."

Taşgetiren’in konuşması ardından toplantıya katılan sivil toplum kuruluşu temsilcileri sürece yönelik düşüncelerini ve sorularını iletti.

"KAMERALAR KAPATILSIN" İSTEĞİNE TEPKİ

Konuşmalar sırasında heyet Başkanı Ahmet Taşgetiren, gazetecilerin kameraları kapatmasını istedi. Toplantıya katılan temsilciler, buna tepki gösterince bundan vazgeçildi. Bazı katılımcılar, "Burada bir kamera kapatılacaksa, polis kamerası kapatılsın" diye çıkıştı.

DIŞARIDA DÜDÜKLÜ PROTESTO
Toplantının yapıldığı otelin önünde oluşturulan polis barikatları yakınında toplanan Türkiye Gençlik Birliği, şehit aileleri ve ülkücülerden oluşan bir grup, sloganlarla heyeti ve toplantıyı protesto etti. Yanlarında getirdikleri düdükleri öttürerek Akil İnsanlar Heyeti’ne tepki gösterdi. Polis ekipleri otelin bulunduğu İnönü Bulvarı’nı barikatlar ile araç ve yaya trafiğine tamamen kapattı. Araç ve yayaların otel önünden geçmesine izin verilmedi.

Akil İnsanlar Heyeti’nin yapacağı toplantı için alınan olağanüstü güvenlik önlemleri birçok Sivaslının tepkisini çekti

DHA