Akif Beki'den Gökçek'e ilginç benzetme: Tecavüz sahnesi çekiminde...
Hürriyet yazarı Akif Beki, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek arasındaki kavgayı yorumladı.
Başbakanlığı döneminde Tayyip Erdoğan'ın basın danışmanlığını da
yapan Hürriyet yazarı Akif Beki, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç
ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek arasındaki
kavgaya ilişkin olarak, "Erdoğan'ın sözleri, sistemi şikâyet
ediyordu, hükümeti değil. Arınç'ın çıkışı da, o şikâyetin hükümetin
üstüne kalmasına karşıydı, Erdoğan'a değil. Onlar bu hassas dengede
ne yaptıklarını, nereye dokunduklarını gayet iyi bilerek ipi
geriyordu. Olup biteni anlamadan parmaklarını prize soktu Gökçek.
Tecavüz sahnesi çekiminde film setine dalan mahalleli gibi..."
dedi.
"Halbuki olay; Arınç mı, Gökçek mi mevzusu değildi" diyen Beki,
"Sistemin sorunlu tarafları gözler önüne serilsin ki; seçmen,
değiştirmek isteyip istemediğine bilerek karar versin, meselesiydi"
ifadesini kullandı.
Beki'nin Hürriyet'te "Arınç mı Gökçek mi?" başlığıyla yayımlanan
(25 Mart 2015) yazısı şöyle:
Kim haklı, kim haksız kısmına girmeden cevap veriyorum.
Çünkü bu yanlış bir eşleşme ve esasen mevzu bambaşka...
Gökçek, ait olmadığı bir minderde güreşiyor. Arınç'ın dengi değil.
Müsabakaya çıkacaksa doğrusu, kendi sıkletinde bir muhatap ve kendi
klasmanında bir minder seçmesiydi. Her açıdan talihsiz oldu. En
başta kendisi için.
Fakat bu talihsizliğin beni asıl alakadar eden yanı, tartışmaya da
yazık olması. Türkiye'nin, iktidarıyla muhalefetiyle bu tartışmayı
tatlı-tatsız bir sonuca bağlamaya ihtiyacı vardı oysa.
Hâlâ anlamayanlar için: 1- Tartışma, 'Hükümet-Saray' çatışması ya
da Erdoğan-Davutoğlu ayrışması değil.
Hâlâ anlamayanlar için: 2- Onlar, yani hükümetle Saray, Erdoğan'la
Davutoğlu zaten aynı taraf. Tartışma, sistem tartışması...
Sistemin aksayan aksamını bilmezse millet, değiştirip
değiştirmemeye nasıl karar verecek? Erdoğan, büyük ihtimalle
kontrollü bir gerilim içinde, sistemin kriz noktalarını bir kriz
yangınına vardırmadan göstermek için açık konuşuyordu. Gökçek,
başka bir noktada capcanlı bir yangın çıkarana kadar tabii.
Dikkatler oraya kaydı şimdi.
* * *
Tartışmayı, Arınç-Gökçek tartışması zannedenleri suçlamıyorum.
Bunun sorumlusu, Melih Gökçek sakarlığıdır.
'Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'nın nesine' diye Gökçek'i
hafife aldığım için de söylemiyorum. Çetincevizdir, sert kayadır,
bulaşmak istemeyeceğiniz bir beladır. Twitter trolleriyle mücadele
performansı ortada.
Ama davul bile dengi dengine... Bülent Arınç'la şaka olur mu,
Twitter'da takışılan trolgillerle karıştırılır mı koca çınar?
Baştan sona yanlış eşleşme... Gökçek'in gireceği bir top değildi.
Arınç'ın dediği gibi açıkgözlülükten mi, durumdan yararlanma ve
Saray'a yaranma çabasından mı, oğlunun milletvekili adaylığını
garantiye alma fırsatçılığından mı, bilemem. Ama Arınç gibi bir
devi gözüne kestirmesi, siyaseten ölümcül hata...
Bülent Arınç'ın kaldırdığı topa, her siyasetçi kafa çıkabilir
elbette. Ancak damadı üzerinden, bel altı içerikle ve paralelcilik
suçlaması düzeyinde şahsiyetine saldırmak olacak şey mi?
* * *
Son derece nazik bir kontrollü gerilim yaşanıyordu. Gökçek, paldır
küldür bir müdahaleyle gerilimi tamamen kontrol dışına taşırdı.
'Kontrollü gerilim' lafının üzerine hemen atlayacakları tahmin
edebiliyorum.
Danışıklı dövüş değil kastım, hayır. Danışıklı dövüş yapmacıktır,
mahsuscuktandır. Kontrollü gerilim ise gerçek, sahici bir
durum...
Hükümetle Cumhurbaşkanı'nın ilişkilerinde bir gerilimin temeli var.
Fakat bu sistemden kaynaklanıyor, hükümetten değil. Erdoğan
da bunu açık ederken hem kendince bir siyasi fayda gözetiyor hem de
olası sonuçlarını yönetmek için ince bir doz ayarı tutturuyor.
Hükümeti halka şikâyet etmiyor, sistemin çarpıklığını deşifre
ediyor. "Yüzde 52'yle cumhurbaşkanı seçtiğiniz ben, şu şu konularda
ayrı görüşteyim mesela... Ama görüyorsunuz işte karışmaya hakkım
yok; karar Başbakan'ın, tasarruf yetkisi hükümete ait, haberiniz
olsun ey millet" demeye getiriyor.
Arınç da Cumhurbaşkanı'na kafa tutmuyor, liderliğine bayrak
açmıyor, seçime giderken hükümetin zayıf algılanmasının önüne
geçmeye çalışıyor.
Gökçek sahaya dalıncaya kadarki faslını böyle okuyor ve seçmenin
hayrına buluyorum. Gökçek rayından çıkardı; sistemin açıklarını,
kaba saba bir hamleyle Gökçek-Arınç ilişkisinin açıklarına
çevirdi.
* * *
Hâlâ anlamayanlar için son kez: Erdoğan'ın sözleri, sistemi şikâyet
ediyordu, hükümeti değil.
Arınç'ın çıkışı da, o şikâyetin hükümetin üstüne kalmasına
karşıydı, Erdoğan'a değil.
Onlar bu hassas dengede ne yaptıklarını, nereye dokunduklarını
gayet iyi bilerek ipi geriyordu. Olup biteni anlamadan parmaklarını
prize soktu Gökçek. Tecavüz sahnesi çekiminde film setine dalan
mahalleli gibi...
Halbuki olay; Arınç mı, Gökçek mi mevzusu değildi. 'Sistemin
sorunlu tarafları gözler önüne serilsin ki; seçmen, değiştirmek
isteyip istemediğine bilerek karar versin' meselesiydi.