Akif Beki tedirgin oldu, içi ürperdi! İstiklal Marşı'nın yeni bestesi Orhan Gencebay'dan mı?
Karar yazarı Akif Beki, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstiklal Marşı'na yeni beste yapılması gerektiğine yönelik olarak sözlerini değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın İstiklal Marşı'na yeni beste
yapılması gerektiğine yönelik olarak sözlerini değerlendiren Beki,
"Yeni bestenin Orhan Gencebay’a sipariş edildiği rivayetleri
dolaşıyor" dedi.
Erdoğan, Beştepe'deki 46. Muhtarlar Toplantısı'nda İstiklal
Marşı'na yeni beste yapılması gerektiğini söylemiş, "İstiklal
Marşımızın anlamını ancak dilimizle birlikte kalbimizle de
okuduğumuzda anlayabiliyoruz. En büyük üzüntüm bu emsalsiz marşın
hakiki manasını yüreklere nakşedecek bir bestenin yapılamamış,
bulunamamış olmasıdır" ifadesini kullanmıştı.
Beki'nin "İstiklal Marşı arabeskleştirilmesin de"
başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Mehmet Akif’in eşsiz güftesi yeniden bestelensin istiyor ya
Cumhurbaşkanı Erdoğan...
Söylentiler hemen başladı, TV’de konuşuluyordu, yeni bestenin Orhan
Gencebay’a sipariş edildiği rivayetleri dolaşıyor.
Ne yalan söyleyeyim, Orhan Baba’nın adı geçmese de aynı endişeyi
taşıyacaktım.
Ama Orhan Baba’yı duyunca hepten tedirgin oldum.
İçim ürperdi, ya milli marşımız arabeskleşirse!...
***
Yeni müfredatta ağırlık Batı müziğinden alaturkaya kaydırıldığında
da yazmıştım.
Değişikliği, Atatürk’ün yaptığını bozma, müzik devrimiyle
inatlaşma, karşı devrim ve irtica özlemlerine bağlayanlar
çıkmıştı.
Oysa mesele Cumhuriyet değerleriyle zıtlaşma meselesi değildi.
Tartışma, yanlış korkular ve yersiz bir rejim duyarlılığı üzerinden
yürüyordu.
Asıl sorun, arabeskleşme tehlikesiydi.
“İrtica değil ilahilerin arabeskleşme tehlikesi” başlığıyla kimi
kaygılara itiraz etmiştim.
İstiklal Marşı’nın yeniden bestelenmesi tartışmasına da aynı
noktadan ihtiyatla yaklaşıyorum.
***
Şiirinin ruhunu, iç duyuşunu, mana derinliği ve vurgularını daha
güçlü hissettirecek bir besteye karşı değilim.
Prozodi sorunlarının aşılarak anlamda kayıp, kayma ve karmaşanın
önlenmesine.... Müziğinin, sözlerini daha anlaşılır okutacak tarzda
yeniden düzenlenmesine lafım yok.
Fakat tepkilerin tümden yersiz olduğunu da söyleyemem.
Okunuşundaki hece bölünmesini ortadan kaldıracağız diye...Bizi
birleştiren milli marş gibi ortak bir değer üzerinden siyasi
kamplaşma, bölünme, ayrışma ve çatışmalara gitmenin absürtlüğü bir
yana...
Milli marşın arabeskleşmesi ihtimali, ürkütücü.
Alaturkaya dönüş adına, Doğu sazlarıyla mehter ve ilahi karışımı
bir müzik altyapısına oturtulmamalı.
Dini müziğin bile arabeskleştirildiği bir dönemde, milli marşın
ilahileştirilmesiyle sınırlı kalmaz çünkü.
Müziğimizin ilk millileştirilme tecrübesi ortadayken hem de...
Zorlama bir yerlileştirme, rejimi değil marşı ucubeye dönüştürür.
Cumhuriyet’in, alafranga müzik devriminde olduğu gibi...
Hani Doğu müziğinin yerli ve milli bulunmayıp gerici, miskin,
uyuşuk iniltiler diye aşağılandığı, dışlandığı devrim...
Ziya Gökalp’le Peyami Safa gibi milliyetçi-muhafazakar aydınların
bile destek verdiği şu ilerici müzik hamlesi...
Güya yerli ve milli, ilerici ve çağdaş olmak için müziğimiz
Batılılaştırıldı, çoksesli formlara kavuşturuldu.
Ama sonuç, arabeskleşme oldu.
O sentezden arabesk garabeti türedi ve bütün diğer türleri kendine
benzetti. Şarkısı da, türküsü de, popu da arabeskleşmekten
kurtulamadı.
Ecdadın teksesli müziğine geri dönüş mümkün olmadığına, müzikte
gericilik akımı da tutmayacağına göre ölüyü diriltmeye çabalamak
beyhude.
Milli marşın bestesiyle oynamanın en büyük riski burada.
Arada kalmış, garip bir müzikle son bulabilir bu arayış.
Kısacası ben olsam, ilahileştirilme ihtimaline karşı
uyarmaktansa... Milli marşın da arabeskleştirilmesi tehlikesine
karşı uyarırdım.