Akif Beki o soruya cevap aradı: Sansür varken Penguen niye öldü?
Hürriyet yazarı Akif Beki, Türkiye'nin en çok satan mizah dergilerinden Penguen'in kapanma nedenlerini sorguladı.
Haftalık mizah dergisi Penguen geçtiğimiz ay
baskıyı durdurdu. Dergiden yapılan yazılı açıklamada kapatmaya
gerekçe olarak şöyle denildi:
"Derdimiz özetle şu: Artık dergi okumuyoruz, dergi okuma
alışkanlığını kaybettik. Özgürlük alanı gittikçe daralırken
gazetecilerin işi zorlaşıyor, mizahçıların da işi kolaylaşmıyor.
Sevdiğimiz dergimizi de sevdiğimiz şekilde yapmak istiyoruz. Hayal
ettiğimiz kalitede yapamayacaksak da yapmamayı tercih
ediyoruz"
Hürriyet yazarı Akif Beki de bugün Penguen'in baskısının durmasıyla
ilgili olarak çarpıcı bir soru yöneltti: Sansür varken
Penguen niye öldü?
Beki'nin bu soruyu sormasının sebebi ise mizah dergilerinin
özellikle sansür zamanlarında satış rakamlarının yükselmesiydi.
Peki Penguen neden kapandı? Akif Beki'nin bu soru için
"sansür"den ziyade başka cevapları var.
"Mizah dergilerinin zekâsı geriledi, köreldi, lümpenleşti,
bayağılığa teslim oldu, pili bitti, gözden kudretten düştü diyen
yok." diyor mesela. Bakın başka neler diyor?
İşte Akif Beki'nin bugünkü "Sansür varken Penguen niye
öldü" başlıklı yazısı:
DURUN, o pörsümüş lale esprilerine davranmayın hemen.
‘Öldü’ tespiti bana ait değil. Başka bir mizah dergisinin yazarı
yani sizden biri söylüyor.
Kâğıt baskıdan çıkan Penguen için “Beyin ölümü gerçekleşti” diyor,
o mizahın tükendiğini ilan ediyor.
Ben söyler miyim hiç, o dersi 6 yıl önce aldım. Radikal’de grafik
mizahtaki gerilemeyi sorguladım, en fazla “Can çekişiyor”
dedim.
Başımdan aşağı son kullanma tarihi geçmiş bayatlıklar mı boca
edilmedi, haftanın lalesi mi seçilmedim...
“Sansür varsa mizah niye satmıyor” sorusunu sorduğuma soracağıma
pişman edildim.
NİYE İFLAS ETTİ, KONUŞALIM MI?
Dışişleri bakanımızın Hollanda başbakanını lale kinayeleriyle
aşağıladığı yerde hâlâ satar mı sizin demode laleleriniz, satmaz
tabii.
Argoyu ironi, küfrü eleştiri, hakareti taşlama, aşağılamayı
iğneleme diye pazarlarsanız olacağı budur.
Recep İvedik komedilerine yenilirsiniz.
Lümpen, bayağı bir şakacılık ezer geçer.
Baskı ve sansürün olduğu yerde hicvin patlaması, karikatürün rağbet
görmesi, mizahın sivrilmesi beklenmez mi?
BAHANE ÇOK POPÜLARİTE YOK
Deniyor ki gerçeğin gülünçlüğü karikatürün önüne geçti...
Dijital mecra kâğıdın önüne geçti...
Baskı ortamı özgürlüğün önüne geçti, ondan böyle oldu.
Mizah dergilerinin zekâsı geriledi, köreldi, lümpenleşti,
bayağılığa teslim oldu, pili bitti, gözden kudretten düştü diyen
yok.
‘Baydı, ondan satmıyor olabilir mi’ diye soran, sorgulayan yok.
Kalite sorunu olarak ele alan, ‘yenilenemedik ondan kaybettik’ diye
yaklaşan yok.
Kâğıdın ömrü bitti ama üzerine bastıkları bayağılıkların ömrü
bitmedi sanıyorlar.
En kötüsü ise eleştiriye de tahammülleri yok, tartışmaya açık
değiller.
80’LERDE GIRGIR’IN RÜZGÂRI NEYDİ?
Gerçeğin, karikatürle aşılamayacak ölçüde absürdleştiği
mazeretlerine sığınıyorlar.
İyi mizah üreteceklerine, mizahın yarışamayacağı kadar abartılı bir
kara mizahın içinde yaşadığımızı söylüyorlar.
12 Eylül’ün yasakçı ortamında gerçek daha mı az
karikatürleşmişti?
İdare, daha mı az baskıcı, daha mı az sansürcüydü?
Zülfüyâre dokunan karikatürler daha mı az cezalandırılıyor,
çizerler daha mı az baskı hissediyordu?
Gırgır’ın elini kolunu bağlamadı. Hızını kesmedi, sıçramasını
engellemedi. Gerçeğin karikatürleşmesi karşısında aciz kalmadı.
Yine mübalağa edecek malzeme buldular, yine karikatürize etmenin
yolunu buldular, yine dile doladılar.
Ama bugünün mizah dergileri hem baskıdan yakınıyor. Hem de
patlamayı, çok satmayı bırakın ayakta kalacak kadar bile okunmuyor,
varlıklarını sürdürecek kadar bile tiraj almıyorlar.
BRAVO ÖZDEMİROĞLU
En cesur yüzleşmeyi Uykusuz’dan Vedat Özdemiroğlu yaptı.
Boyun Eğme dergisine konuştu, teşhisi dosdoğru koydu.
Gırgır’dan bugüne geliş ve mizah dergiciliğinin krizi sorulunca
şöyle dedi:
“Gırgır’ın kapatılması ve Penguen’in kendini kapatması ayrı
şeyler.
Gırgır’ınki gereksiz argo ayıklansa gayet masum olacak bir Hz. Musa
karikatürünün yayınlanmasından ötürüydü.
Penguen’inki ise başka bir durum. Ekonomik zorluklar ya da
hükümetin baskıları var ama bir dergi ‘Okuyucu bizi artık almıyor’
diye ağlaşarak kurtarılmaz. Sen dergiyi yaparsın, beğenirler,
alırlar ve yaşarsın. Belki biraz ağır olacak ama kanaatim,
Penguen’in beyin ölümünün gerçekleştiği yönünde. O mizah
tükenmişti...”
MİZAH ÇARESİZ KALIR MI?
Özdemiroğlu, mizah dergilerinin güçsüzleştiğini, cılızlaştığını,
kendi değerlerini üretemez hale geldiklerini dürüstçe kabul
ediyor.
Ama...
“Musa Kart kardeşimiz hapiste ve bir çizerin hapiste olması zaten
benim işimi boşa çıkarıyor, devlet şu an bilfiil kara mizah
yapmakla meşgul” diyerek... O da havlu atıyor.
Pes etmek yakışır mı peki?