17 Haz 2010 14:14 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:23

''AKİF BEKİ BASIN SÖZCÜLÜĞÜNDEN NEDEN AYRILMIŞTI?'' YENİ ŞAFAK YAZARINDAN BEKİYE SALVOLAR!

Yeni Şafak yazarı sordu: "Söyler misin, Hakan Fidan aleyhine ne zaman yazacaksın?"

Akif Beki basın sözcülüğünden neden ayrılmıştı?

Sevgili Beki;

Gazetendeki köşende, Ertuğrul Özkök ve Fatih Altaylı gibi senin öngörüne, kaşına ve gözüne öteden beri hayran kalemlere cesaret vermişsin.

Beyefendiliği bir tarafa, Yunan bakanla sirtaki oynaması dışında pek bir hareketini görmediğimiz rahmetlik İsmail Cem’le bile kıyaslansa, Cumhuriyet tarihinin açık ara en yetkin Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu’nu, bazı şeyleri ’senin kadar düşünememekle’ itham etmişsin. ’Konuşurken lafın gideceği yeri ölçememekle’ eleştirmiş ve ağır faturalardan; sellerden, tufanlardan endişelenmişsin.

Dışişleri Bakanı kontrolü kaybetmiş, Kudüs’ün başkent olmasını ummak ve de orada kılınacak bir namazı hasretle beklemek de bunun delilleri. ’İran’la anlaşma imzalamak esasen sorun değil fakat bunu kutlamaya dönüştürürseniz Amerika aleyhine oy kullanmak zorunda kalırsınız’ diye de geldiğimiz noktayı öngördüğünü ima etmişsin.

Söyler misin, kişisel bir sorunun mu var Dışişleri Bakanı ile?

Sevgili Beki;

Davutoğlu, hakkında konuşmanın hiç de kolay olmadığı bir siyasi figür.

Eleştirmek kasdıyla yaklaşırken bile hakkını teslim mecburiyetiyle girişler hep bundan. Sen bu cesareti gösterince diğerleri o yoldan ve de girişi genişletme heyecanıyla coşmuşlar. Niyeyse kendisini her şeyden ve her şeyden anlamak zorunda hisseden Altaylı yine senin öngörüne(!) dayanarak yakında görevden alınabileceğini ima etmiş Davutoğlu’nun. (Evvelce manşetten MİT Müsteşarı ilan etmişliği de var Davutoğlu’nu, utanmak yok tabii.)Ertuğrul Özkök ise ’şirazesinden çıkmış’ tabirini -bana göre kesinlikle ne anlama geldiğini bilmeden- kullandığı yazısında, gemiye binip İsrail’e savaşa giden bir mücahit portresini itici olacağı zannıyla Davutoğlu ile örtüştürmeye çabalıyor.

Tartışmalar, izleyenlerin Davutoğlu konusunda daha da bilgilenmesine katkı sağlıyor bana göre. ’Stratejik Derinlik’, alanında yazılmış en ciddi eserlerden. Genelde Davutoğlu bu eser üzerinden tanınmaya çalışılıyor ya, sen tutmuş aslında daha iyi tanıdığını da göstermek için olsa gerek, ’Medeniyetlerin Ben İdraki’ eserine dikkat çekmişsin. Bana göre, Davutoğlu’nu tarif için mutlaka akıl, fikir, zeka, enerji gibi ifadelerden de faydalanılır ama en esaslı tanımlama için anahtar kelime tevazudur. Tayyip Erdoğan ve de Davutoğlu’na asla yöneltilemeyecek belki de tek itham ’kibir’ iken nasıl oluyor da senin aklına tam da bu kelime geliyor?

Her işi büyük başarıya dönüştürme çabası ve ego tatminine bağlamanı anlamakta zorlanıyorum.

Söyler misin, ego ve kibir senin uzmanlık alanın mı?

Sevgili Beki;

Aynı Davutoğlu’nun bir eseri daha vardır, hatta ilk eseri, doktora tezi. Alternatif Paradigmalar. Bana göre senin asıl okuyup anlaman gereken eser de odur. Hem böylelikle Ermenistan’la, İsviçre’de yapılan anlaşmanın imzasındaki mütebessim çehreyi de hatırlama imkanın olur. BMGK olağanüstü oturumunda sağ elinin işaret parmağını kullanarak sesini değil sözünü yukselten Dışişleri Bakanı’yla tanışmış olursun, kendine güvenin artar, ürkekliğinden sıyrılırsın.

Başbakan sözcüsü görevin daha çok yapılan açıklamalardan sonra başladığından olsa gerek, ’öngörü yeteneği’ pek değmemiş sana, kabul et. Senden cesaret bulanları da uyar, sana güvenip açığa düşmesinler. Bir yerlerden isimler alıp, yazını siper ederek bugün Dışişleri Bakanı’na yüklenenler aslında kimi hedefliyorlar, ikimiz de çok iyi biliyoruz.

Söyler misin, Hakan Fidan aleyhine ne zaman yazacaksın?

Sevgili Beki;

Bıraktığın görevi başarıyla yürüten halefinin adını kimse bilmiyor; o unvanla maruf olmuş, hâlâ o unvanla anılan sen, tutmuş Bakanlığın ’self promotion’ bütçesini sorarak kelime hoşluğu denemişsin, olmamış.

’Davutoğlu resmi bir ziyaret için bir günlüğüne Ankara’da’ şeklinde esprilere konu olan bir bakanın ego peşinde koştuğunu iddia etmen büyük bir haksızlık.

Üstelik Elcezire kanalında ailesiyle görüntülenen bakanın verdiği Türkiye imajını da beğenmemişsin. Bu da büyük bir hadsizlik.

Gerçek Türkiye imajı akşamları ’Ulus 29’da çiziliyor, öyle mi?

’Vereceksen huzur ver!’ diyordu ya hani şarkı, sen bilirsin, evvelinde ne diyordu?

Şenol Kazancı/Yeni Şafak