AK Parti'nin cemaati bitirme 'senaryosu!' Cüneyt Özdemir yazdı!
Radikal yazarı Cüneyt Özdemir, "açık istihbarat" yaparak dershaneler tartışması üzerinden AK Parti'nin Gülen Cemaati'ni bitirme senaryosunu köşesine taşıdı.
Bundan bir süre önce Emniyet İstihbarat’ın tarihini yazdığım Önemli
İşler Dairesi kitabımda konuştuğum istihbaratçıların ilginç bir
özelliğini fark etmiştim. Pek çoğu sanıldığı gibi bilgileri gizli
dinlemeler, hack’lemeler veya takiplerden değil ‘açık istihbarat’
adını verdikleri bir yöntemle elde ediyordu. Yani yayımlanan
gazeteleri, haberleri, yorumları farklı bir gözle ele alıyor,
birleştiriyor ve analiz ediyorlardı. İsterseniz şu son günlerdeki
dershaneler tartışmasını bir de bu yöntemle ele alalım. Bunu
yaparken de ilk olarak dün Taraf gazetesinde yayımlanan bir yorumla
yola çıkalım.
Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu dün yazısını şu satırlarla
bitiriyordu:
“Hükümet ve cemaat arasında dershanelerin kapatılması konusu sidik
yarışına sokuldu. Cemaati bitirme planını, MİT ve cemaatin eski bir
ismiyle birlikte hayata geçirmeye çalışan AK Parti, kamuoyundan
gelen tepkiler sonrası bu konuda geri adım atacak.”
Pek çoğunuz üslubun sertliğine takılabilir. Ben daha çok ‘cemaati
bitirme planı’nda cemaatin içinden eski bir ismin kim olduğuna
takıldım. İnternetten kısa bir araştırma sonucunda ‘tanıdık’ başka
bir ismin aynı konuyla ilgili yazdığı bir makaleye ulaştım. Daha
önce dershanelerin kapatılması gündeme geldiğinde sosyal medyada
Başbakan’a küfrettiği iddiası ile işten atılan Önder Aytaç, bir
internet sitesinde şunları yazmıştı “Yine camianın kaçkınlarından
ve Fethullah Gülen sonrasının liderlik sevdalılarından olan
Kemalettin Özdemir, camianın insan kaynaklarının canına ot tıkamak
için, eskimeyen kadim dostlukları olan Sn. Hakan Fidan’a, Sn. Beşir
Atalay’a ve hatta Sn. Başbakan’a danışmanlık yapıyor ve kesinlikle
dershanelerin kapatılmasının gerekliliğini hem defaatle onlara
anlatıyor hem de bildiği bütün her şeyi tane tane kişi isimleri
bazında muhteris yetkililere veriyordu.”
Önder Aytaç’ın yazısındaki bu suçlamaların izini sürdüğünüzde,
Sabah gazetesi yazarı Sevilay Yükselir’in geçen yıl yayımlanan bir
başka yazısında kendinizi buluyordunuz. Kamuoyunun neredeyse hiç
bilmediği bu isim bu sefer Sevilay’ın yazısına konu olmuştu.
Üstelik Sevilay’ın daha da ilginç bir iddiası vardı. Dinleyelim:
“Hanefi Avcı’nın, Nedim Şener’in ve Ahmet Şık’ın tutuklanmasının
tek sebebi var. O da Gülen cemaati içinde uzun zamandır yaşandığı
bilinen iç çatışma! Aslında Avcı da Gülen cemaatinin eski bir
üyesi, polis teşkilatında, yıllar yıllar önce cemaat yapılanması
başlatan meşhur Kemalettin Özdemir’in sağ kolu. Çatışmanın çıkma
sebebi ise birkaç yıl önce Özdemir’in yerine, camiada ‘Kozanlı
Ömer’ olarak bilinen Osman Hilmi Özdil’in getirilmesidir. Özdil,
Özdemir’e bağlı ekibi pasifize etti. Bunların arasında Avcı da
vardı. Hatta Sabri Uzun ve Emin Aslan. İşte bu ekip Özdemir’den
yana tavır koydu.”
Hanefi Avcı’yı tanıyoruz. ‘Haliç’te Yaşayan Simonlar’ kitabının
ardından Odatv davasında tutuklu yargılanan Hanefi Avcı’nın,
Devrimci Karargâh davasından 15 yıl ceza aldığını hatırlatalım.
Devam edelim...
Geçen hafta gündemimizde Başbakan’ın Zaman gazetesinde yayımlanan
sözleri vardı. Öğrenci evlerine yapılacak düzenlemeyi kızlı-erkekli
düzeyinde tartıştık. İşte o hafta sonu Gülen cemaatine yakın STV’de
yayımlanan Şefkat Tepe adındaki dizi, reytinglerde en çok izlenen
program olmayı başardı. Dizi öylesine başarılıydı ki Acun’un
geçilemeyen ‘Yetenek Sizsiniz Türkiye’yi bile tahtından
indirmişti.
İşte bu dizideki bir diyalog, ertesi gün pek çok internet sitesine
haber oldu. Dizide ‘rol icabı’ bir grup Türkiye üzerine planlar
yapıyordu. İsterseniz sadece gölgelerini gördüğümüz kişilerin
konuşmalarına kulak verelim:
“- Efendim, camianın politize edilmesi yönünde talep ettiğiniz
çalışmayı hazırladık. Çalışmayı iki ana başlık altında topladık.
Birincisi, camianın siyasete gireceği varsayımı, diğeri ise
muhalefetle işbirliği yapacağı söylentisidir. Medyadaki
arkadaşlarımızın da köpürtmesiyle hem halk nezdinde hem de camianın
tabanında kafa karışıklığı oluşturulacak. Medyada kontrolümüzdeki
arkadaşlarımızla yazılı, görsel ve özellikle sosyal medyada
camianın üzerine gidiyoruz. Daha köpürterek üzerlerine
gideceğiz.
Arttıracağımız manşetleri bile hazırladık, bir işaret fişeğine
ihtiyacımız var sadece.
- Beyler, dershane işi paketle paketlendiği zaman sıra evlere
gelmeli, ülkede manevi gençliğin yetiştiği alan 1960’lardan bugüne
kadar öğrencilerin evidir. Aslında bu evler öğrencinin evidir,
öğrenci evi değildir.
- Efendim, halk nasıl ikna edilecek?
- Halkı ikna etmek için de normal insanların oturduğu evlerle
öğrencilerin oturduğu evleri farklılaştırırsınız. Bu evlerin farklı
değerleri olduğuna kamuoyunu inandırırsınız. Böylelikle bizler için
sıkıntılı olan evlerin tasfiyesini yaptırmış oluruz.”
Geçen yazıyı hatırlarsanız “AK Parti ve Gülen cemaati arasında
paralel evrende yaşananlar ile bizim konuştuklarımız farklı
olabiliyor” diye bitirmiştim.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ