'Ak Partiliyle evlenmem' diyenlerin oranı belli oldu!
Uzaktan baktığınızda birbirinden ayırmakta zorlandığınız Afrikalı iki farklı etnik grup olan Tutsi ve Hutular, birbirlerini neden soykırıma varacak derecede öldürmüşler anlamak zordur.
Zaman gazetesi yazarı Sevgi Akarçeşme bugünkü yazısında toplumdaki kutuplaşmanın geldiği boyutu gösteren BİLGESAM'ın araştırmasına yer verdi. Yazı şöyle:
Bir AK Partiliyle evlenmem diyenler…
Aralarındaki farklar bir grubun burnunun daha geniş ve boyunun genelde daha uzun olmasından öte gitmiyor fiziki olarak. Ne var ki gerek sömürgecilerin ayrıştırma çabaları gerekse sınıf farkları iki etnik grubu birlikte yaşayamaz hale getirmiş özellikle Ruanda’da. Bize çok anlamsız gelen bu kutuplaşmanın ne büyük felaketler getirebileceğinin en yakın örneği Ruanda. Keza 2 Temmuz’da yıldönümünü yaşadığımız Madımak Katliamı da kutuplaşmanın bedellerinden biri.
Türkiye ’ye dışarıdan bakan bir göz için Türk-Kürt, Alevi-Sünni arasında bir ayrım yapabilmek herhalde imkânsıza yakındır. Bu topraklarda yaşayanlar için bile öyle değil mi? Evet, bir Rizeliyi Hakkâriliden, bir Tunceliliyi Konyalıdan ayırmak nispeten mümkündür, ama çoğu zaman kim Türk, kim Kürt, kim Alevi anlaşılmaz. Ortak payda çok daha fazladır çünkü, iyi ki de öyledir.
Ne var ki BİLGESAM adlı düşünce kuruluşunun yeni yaptığı bir araştırma Türkiye’de alarm veren kutuplaşma ile ilgili çok ilginç şeyler söylüyor. Kürtlerin ve Alevilerin, hatta dindar Sünni Türklerin kendilerini yıllarca ikinci sınıf vatandaş hissettiğini biliyoruz. “Bir Alevi ile, Kürt ile akraba olmak istemem, onlardan biri devleti yönetmesin” diyenlerin oranının yüksekliği de bizleri şaşırtmıyor. Bunlar yeni bilgiler değil, ama araştırmaya göre insanlar artık sadece etnik, dini kökene göre değil parti kimliklerine göre de kutuplaşıyor ki asıl tehlike çanları burada çalmaya başlıyor.
Hadi AK Partili birinin ülkeyi yönetmesinden rahatsız olurum diyenlerin oranının %52 (bu rakam bence Erdoğan karşıtlığı olarak okunmalı) gibi yüksek bir oran çıkması olağan diyelim, peki ya AK Partili biriyle evlilik yoluyla akraba olmak istemem diyen %31’e ne demeli? Sadece bu rakam bile başlıbaşına Başbakan öncülüğünde kendisine oy vermeyen herkesi öteki ilan eden söyleme karşı bir tepki olduğunun delili değil midir?
CHP ’ye tek parti dönemi günahları nedeniyle eli kırılsa oy vermeyecek geniş bir kitle olduğunu zaten biliyoruz. Şimdi de bu rakam %40. Velakin kitle partisi olduğunu iddia eden AK Parti’ye kesinlikle oy vermem diyenlerin oranı da neredeyse aynı: %40,5. Bu rakamdan da 12 yıldır bu ülkeyi yönetenler bir ders çıkarmalı ve neden toplumun bu kadar geniş bir kısmına “onlarla asla” dedirttik diye kendilerine sormalıdır.
Araştırmada hiç mi olumlu bir bulgu yok? Var. Mesela geçmişte dini kimliğim nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldım diyen Sünnilerin oranı yarı yarıya azalmış (%35’ten 17,5’e düşmüş). Bunda dindarların kendilerini iktidarda hissetmesinin elbette rolü var. Ne var ki Aleviler arasında ayrımcılık hissi dün de bugün de geçerli, hatta artış göstermiş. Muhalefet partisi lideri için ne mantıkla “biliyorsunuz kendisi Alevi” diyen bir başbakanın olduğu ülkede Alevilerin kendilerini öteki hissetmesi herhalde olağan.
Maalesef araştırma sonucuna göre onca normalleşme işaretine rağmen, başörtüsü azınlıkta olsa da belli bir kesim için öcü niteliği taşımaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı ya da başbakan makamında başörtülü bir aileden rahatsız olanların oranı %15,3. Dindarlığa dair her unsura antipatik bakanların oranı “sıfırlanmaz” belki, ama başörtüsü ile özdeşleşen iktidar kuşatıcı bir dil kullansa bu rakam belki daha aşağılara inebilirdi.
BİLGESAM araştırmasında ülke genelinde inançsızlara karşı toleransın tüm diğer gruplardan daha az çıkması ise toplum olarak farklılıklara tahammülde sınıfta kaldığımızı gösteriyor.
Artık her gün tecrübe ettiğimiz kutuplaşmanın araştırma sonuçlarıyla tescil edilmesi endişe verici. Kutuplaşma sadece kendi kısa vadeli siyasi ikballerini düşünenlere ve o her şeyi ihale ettikleri “dış güçler”e yarar hâlbuki. Arada olan da memlekete olur…