AK Parti'deki çatışma medyaya sıçradı! İşte ilk istifa!
Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'la Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında yaşanan kavga Hükümet medyasında istifa getirdi.
AKP MKYK Üyesi Mazhar Bağlı, yazarlığa başladığı Diriliş
Postası'ndan istifa etti. "Olmadı, gazetemiz 'büyük ailenin' kendi
iç meselelerinde taraf olmak gibi yanlış bir yola girdi. Bu durumda
bana düşen bu işi hiç uzatmadan ayrılmaktır" ifadelerini kullanan
Bağlı, gazetenin genel yayın yönetmeni Hakan Albayrak'ı "Kürt
meselesinin barışçıl bir yolla çözülmesi için tüm riskleri
omuzlayan ve akan kanın durması için çabalayan birisine HDP/PKK
ağzıyla seslenmek 'barış geliyor, pişmiş aşa su katma' gibi haddini
aşan ifadeleri normal bir eleştiri olarak görmem mümkün değildir.
Demek ki Sayın Albayrak ile birbirimizi yanlış tanımışız. Her
konuşmasında “millete hizmetkar olmaya” geldiğini söyleyen bir
lidere karşı kullanılan üslup doğru değildir." ifadeleriyle
eleştirdi. Hakan Albayrak tartışma üzerine yazdığı yazıda
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirmişti.
İşte Bağlı'nın istifa açıklaması:
"Kendisiyle eskiye dayanan bir dostluğum olan Hakan Albayrak, bana
Genel Yayın Yönetmenliği’ni yaptığı, görece daha 'temiz' olduğunu
söylediği bir gazetede yazarlık teklif edince koşulsuz bir şekilde
kabul ettim.
Ben Sayın Albayrak’ın samimiyetini ve dostluğunu bizzat görmüş
birisiyim. Birlikte “kutlu bir yolculuk” yapmanın hukuku da ayrıca
beni bu teklifi kabul etmeye mecbur bırakmıştı.
Her neyse gazete, çıktığından bu yana özellikle giderek
kaybettiğimize inandığım deruni bakışa, estetik çaba ve medeniyet
tasavvuruna katkıda bulunacak yolda bir atlama taşı olmayı denemek
demekti.
Ancak olmadı, gazetemiz “büyük ailenin” kendi iç meselelerinde
taraf olmak gibi yanlış bir yola girdi. Bu durumda bana düşen bu
işi hiç uzatmadan ayrılmaktır.
Benim siyasetteki rotam ve tarafım bellidir. Ben, uzun bir süreden
beri (Osmanlının son dönemlerinden bu yana) millet iradesi üzerinde
vesayet kuran oligarşiyi bertaraf eden kişinin Recep Tayyip Erdoğan
olduğuna inanıyorum ve biliyorum.
Vesayete karşı olan tüm kesimleri bir büyük aile haline getiren ve
bu aileye rehberlik eden de odur. Bugün sahip olduğumuz
kazanımların kimin sayesinde olduğunu da bilenlerdenim.
Gezi kalkışmasını da 17-25 Aralık Darbe Girişimi’ni de
Cumhurbaşkanımızın tek başına hem kendi hem de ailesinin hayatı
pahasına bertaraf ettiğini bizzat gördüm.
Bütün bu süreçlerde yara alan, hakaret edilen ve her gün itibar
suikastine uğrayan biri olarak birilerinin haddini aşıp Sayın
Erdoğan’a “sen işine bak” gibi beylik cümlelerle tavsiyelerde
bulunmasını da asla içime sindirmem. Bunu söyleyen kim olursa olsun
hiç fark etmez. Böyle bir ortamda bulunmamın bir fayda getireceğini
de asla düşünmem.
Kürt meselesinin barışçıl bir yolla çözülmesi için tüm riskleri
omuzlayan ve akan kanın durması için çabalayan birisine HDP/PKK
ağzıyla seslenmek “barış geliyor, pişmiş aşa su katma” gibi haddini
aşan ifadeleri normal bir eleştiri olarak görmem mümkün değildir.
Demek ki Sayın Albayrak ile birbirimizi yanlış tanımışız.
Her konuşmasında 'millete hizmetkar olmaya' geldiğini söyleyen bir
lidere karşı kullanılan üslup doğru değildir.
Anadolu’da kafasına eski model beyaz trafik polisi şapkası geçirip
seyrüseferi idare etmeye çalışan bazı meczup tipler vardır.
Durumdan vazife çıkartıp her sürücüye ayar vermeye kalkışır,
kendilerince vaziyeti idare ederler. Siyasetin el’an içinde
bulunduğu durumdan vazife çıkartıp ayar vermeye kalkışanları da
böyle görüyorum.
Unutulmasın ki siyasette ortaya çıkacak olan mahzurların,
krizlerin, anlaşmazlıkların iz’ale yolu yine siyasettir. Dışarıdan
akıl verip ayar çekmeye çalışan kim olursa olsun vesayetçidir,
cuntacıdır her kim olursa olsun…
Biz birilerinin vesayetini bertaraf ederken kendi mahallemizin
oligarşisini kurmak için değil, millet iradesi tecelli etsin diye
yaptık. Kimse siyasetçilere ayar vermeye kalkışmasın, Hakan
Albayrak da dahil.
Ve unutulmasın ki kişi lideriyle asla yarışmamalıdır!
Artık Diriliş Postası’nda yazmayacağım. Vesselam."