10 Oca 2022 18:50 Son Güncelleme: 10 Oca 2022 18:57

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel'e tepki

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanmıştı.

Toplantının ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu.

Çelik'in açıklamalarından satır başları:

10 Ocak çalışan gazeteciler gününü kutluyoruz.

Geçenlerde sayın Kılıçdaroğlu bir canlı yayına katılarak hükümeti ve partimizi hedef alan iftira niteliğinde açıklamalarda bulundu TBMM Başkanımız ve Ulaştırma Bakanımız gerekli cevapları verdi.

Siyasette tabii ki rekabet olacaktır. Mesela öğretmenler gününde, Kılıçdaroğlu AK Parti'ye destek veren öğretmenleri hedef alan bir konuşma yaptı. Sırf AK parti'ye oy veriyor diye bir grubu hedef göstermek kutuplaştırma siyasetidir. Vali ve kaymakamları hedef alan bir konuşma yaptı. Bürokratlara, seçilmiş hükümeti dinlememe talimatında bulundu.

Bir demokratik toplum düzeni en önemli vasfını Anayasal düzenden alır. Darbelere karşı olmamız, en başta millet iradesiyle kurulan demokratik meşrutiyet imha edilmesinden dolayıdır. Anti demokratik siyaseti desteklenmesi işte bu şekilde türüyor. Hükümetin bürokratına hükümete dinlenme denmesi neye ifade ettiği her şeyi gösteriyor.

ÖZEL'İN SÖZLERİNE TEPKİ

En son grup başkanvekiliniz çıktı, çocukların din eğitimi alınmasını hedef gösterdi. TV'de bakıyorum, demokrasi diyerek demokrasinin içeriği nasıl çalınır diye açıklama yapıyorlar. Terör örgütünün, terör örgütü olmadığını söylerseniz, demokrasi diyerek demokrasiyi çalarsınız. Çocuklarına din eğitimi verilmesine saldırırsanız, arkasına ne kadar demokrasi deseniz de bunu çalmaya çalışırsınız. Ama biraz yol gidiliyor, sonra ilk kritik kavşağa gelindiğinde maalesef bu zihniyeti ortaya çıkarıyor. 'Ailemi dinliyorlar' dedi. Herhangi bir belge tutum ortaya konulmadı. Arkasından 'Partimizi, belediye başkanlarımızı dinliyor' dediler. Siyasi yıkım budur. Bu arkadaşlarımız, kutuplaşmadan bahsederken asıl kutuplaşmayı toplumun değerleriyle yapısal bir sorun haline geldiğini net bir şekilde anlayıp bu yapısal sorunu çözmelidirler. Ellerine fırsat geçerse bu kazanımları altüst etmek için kullanacak pek çok kişi var. Hala kinle siyaset yaptıklarını görüyoruz.

KAZAKİSTAN'DAKİ PROTESTOLAR

Kazakistan'daki durumu yakın takip ediyoruz. 2-3 Ocak'ta başlayıp 5 Ocak'ta hükümetin istifasıyla ortaya çıkan tablo hepimiz için üzüntü verici olmuştur. Kazakistan'la çok köklü ilişkilerimiz var. En son gelinen noktada Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurulmuş olması, önümüzdeki on yıllara dönük olan vizyon son derece kıymetlidir.

Kazakistan'ın kendine has özellikleri, doğal zenginlikleri, Kazak halkının birikimi Kazakistan'a özel bir yer vermiştir. Ortaya çıkan tabloyu yakın şekilde takip ediyoruz. Arzumuz, temennimiz Kazakistan'ın barış, istikrar ve toprak bütünlüğünü koruyacak şekilde bu sıkıntılı günlerin geride bırakılmasıdır. Şartlar ne olursa olsun Türkiye her zaman Kazakistan'ın yanında yer alacaktır.

İlk olay olduğunda Batılı haber ajansı bunu Türk Devlet Teşkilatı'nın çöküşü olarak nitelendirdi. Daha sonra birileri çıktı 'Erdoğan Kazakistan'da kaybetti' diye küçük akıl sergiledi. Cumhurbaşkanımız Kazakistan'ın bütünlüğünü, huzur içinde olmasını kendi kazanımı olarak görür. Birilerinin her olay ortaya çıktığında 'Türkiye kaybetti, Türkiye kazandı, Erdoğan kaybetti, Erdoğan kazandı' demek kötü bir siyaset anlayışının ürünüdür, provokatif yaklaşımlardır.

Herkesin zengin olmasının bizim zenginliğimize katkı sağlayacağını söyledik. Tabii ki isterdik güney sınırımızda komşuların huzurunu sağlayacak, halkın iradesi konusunda yönetim gelişmelerini. Güney sınırımızda Cumhurbaşkanımız güçlü şekilde bu olayların çıkmaması, daha sakin geçişin sağlanması için çaba ortaya koymuştu, maalesef olaylar başka yöne gitti.

Sonuçta hem Cumhurbaşkanımız hem Türkiye Cumhuriyeti Kazak halkının kazanımını kendi kazanımı olarak görür. Bunun dışındaki yaklaşımların hepsi provokatif yaklaşımlardır.

Avusturya'nın bir başkanı vardı. Bu şahıs ırkçılığı, İslam düşmanlığı, göçmen düşmanlığı ile öne çıkmış bir şahıstı. Daha sonra yolsuzluk üzerine istifa etmek zorunda kaldı. Bütün siyasi hayatını Türk, Türkiye, İslam düşmanlığı üzerine kurmuş şahıstı. Bu şahsın Avrupa Hoşgörü ve Uzlaşma Konseyi'nin başına geleceğine dair bir haber var. Konseyin başkanı bunu açıkladı. Bu bir sivil toplum kuruluşu, kendi bilecekleri bir iş.

MECLİS BAŞKANINA TEPKİ

(TBMM Başkanı Şentop’un “dokunulmazlıklar kaldırılmalı” açıklaması) Sayın Şentop Yüce Meclis’in hukukunu korumak, Yüce Meclis’in asaletini, onurunu korumak için gerekli açıklamayı yapmıştır. Bir Meclis Başkanı olarak bu Gazi Meclis’in böyle çirkin görüntüyle yan yana gelmemesi için gerekli irade ortaya koymuştur Sayın Meclis Başkanımızı buradan tebrik ediyoruz.