05 Eyl 2011 15:04 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:46

AK PARTİ FENER'İ KÜME DÜŞÜRMEYECEK ÇÜNKÜ...

Mehmet Baransu, hükümetin şikeye karışan kulüpleri düşürmeyeceğini söyledi.

Taraf yazarı Mehmet Baransu bugünkü yazısında AK Parti’nin adı şikeye karışan kulüpleri düşürmeyeceğini iddia etti.

Spor Bakanı Suat Kılıç başkanlığında toplanan kulüplerin mutluluk formülünü bulduğunu savunan Baransu, "AK Parti’nin bu çözüme yeşil ışık yakmasının tek bir nedeni var: oy. Yerel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşıyor ve AK Parti, taraftarların oyunu kaybetmek istemiyor." ifadelerini kullandı.

İşte Baransu’nun bugünkü yazısı:

"FORMÜLE KESİNLİKLE KARŞIYIM"

Söylemiştim demeyi sevmesem de şike soruşturmasında bir aydır dile getirdiğim formül, nihayet bulundu. Formüle geçmeden önce şu notu düşerek yazıma başlayayım. Bulunan formülü savunmuyorum. Formüle de kesinlikle karşıyım.

Bu köşeyi takip edenler, her tür usulsüzlüğe, hukuksuzluğa karşı olduğumu bilir. Kişi ve kurumlarla sonuna kadar hukuk önünde mücadele edilmesi gerektiğini düşünürüm. Yapanın yanına yaptığı kâr kalmamalı. Bu notu düşerek, bir aydır bu köşede ve katıldığım tüm televizyon programlarında bulunacak formülle ilgili neler söylediğimi hatırlatayım:

"Bu hükümet ve Türkiye Futbol Federasyonu şikeye karışan kulüpleri ligden düşürmeyecek. Yapacakları çok açık. Öncelikle 6222 sayılı şiddet yasasındaki şikeye karışan kişilere verilecek olan beş ila 12 yıllık hapis cezasında değişiklik yapılacak. (Bu cezanın çok olduğunu düşünenlerdenim.) Süre iki ila beş yıl arasına çekilecek. Aralık ayında tamamlanması beklenen bu değişikliğin ardından da TFF yeni durumu gerekçe gösterip, Disiplin Talimatı’nı değiştirecek. Talimattaki ’Şike ve teşvike karışan kulüpler küme düşürme cezasıyla cezalandırılır’ hükmü, ’küme düşürme cezasıyla cezalandırılabilir’ şeklinde düzenlenecek. Ardından da yeni bir eklemeyle ’fiilin ağırlığına göre takımlar eksi puanla lige başlarlar’ maddesi eklenecek..."

Bir aydır katıldığım tüm televizyon programlarında söylediklerim bunlardı. Aynen dediğim gibi oldu ve önceki gün Spor Bakanı Suat Kılıç başkanlığında toplanan kulüpler, yukarıdaki "mutluluk formülünü" buldular.

Anlayacağınız özerk olan futbola, siyaset tekrar el atmaya başladı. Fenerbahçe Yöneticisi Ali Koç’un da talep ettiği gibi siyaset "duruma, kaosa el koydu".

Siyasetçiler, özellikle de AK Parti’nin bu çözüme yeşil ışık yakmasının tek bir nedeni var: oy. Yerel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşıyor ve AK Parti, taraftarların oyunu kaybetmek istemiyor.

Anlayacağınız, oy uğruna birileri kirliliğe devam kararı alıyor...

Aslında durumun bu noktalara geleceği önceden belliydi. Federasyon karar vermek için savcılıktan klasörler dolusu belge almış, Etik Kurulu belgeleri incelemiş ve raporunu hazırlamıştı. Raporda "şike ve şikeye teşvik eden bazı kulüp, kişi ve maçlarla ilgili olarak kanaate varıldığı" açıklanmasına, Federasyon Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın düzenlediği basın toplantısında iddianamenin beklenmesine karar verilmişti.

Basın toplantısının hemen ardından çiçeği burnunda Spor Bakanı Suat Kılıç, TFF’nin kararını hukuki bulduğunu açıkladı. Bakan, kararı hangi hukuka göre uygun bulduğu konusuna ise girmedi, giremedi.

Giremezdi de...

Çünkü ortalıkta hukuki denecek bir karar yoktu.

Federasyon topu taca atmış, Bakan da taca çıkan topla oynamayı tercih etmişti.

Durum aynen buydu.

Kılıç’ın bu skandal açıklaması hafızalardan silinmemişken, geçen hafta skandallara bir yenisi daha eklendi. Bakan Kılıç, şiddet yasasının bu haliyle çıkması konusunda suçluyu bulmuştu. Suçlu eski Federasyon Başkanı Mahmut Özgener’di. Özgener, kamuoyunu ve de kendilerini yanlış yönlendirmişti.

Yasa hazırlanırken bakan ve arkadaşlarının ne yaptığını doğrusu merak ediyorum. Özgener vekil olmuştu da bizim mi haberimiz olmamıştı? Komisyonlarda yasa tartışılırken, Meclis’te oylama yapılırken, Bakan ve arkadaşlarının yerine Özgener mi oy kullanmıştı?

"BAŞBAKANLIK KİMLİĞİYLE PARTİ SÖZCÜLÜĞÜNÜ ÇOK KARIŞTIRIYOR"

Sayın Bakan Kılıç genç siyasetçilerimizden. Üç dönem üst üste Samsun’dan milletvekili seçildi. Bir önceki dönemde de partinin en ateşli sözcülerinden biriydi. Yeni dönemde Tayyip Erdoğan kendisini bakanlık koltuğuna oturttu. Ancak iki aylık performansından tribünlere oynamayı pek sevdiği anlaşılıyor. Bu yönde profil çizmeye devam edecek gibi de görünüyor. Bakanlık kimliğiyle, eski görevi parti sözcülüğünü çok karıştırıyor.

Haddimiz olmayarak Sayın Bakan’a küçük bir hatırlatmada bulunalım. Toplum, şikecileri aklamaya çalışmanın şikeye ortak olmak anlamına geldiğini -Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tabiriyle- "iyi biliyor". Şikenin Federasyon yani idari ayağı siyasetçiler, kulüp başkanları ve Federasyon eliyle kapalı kapılar ardında kapatılabilir. Ancak şike soruşturması ve de davası milletin huzurunda aleni olarak devam edecek. "Şikecileri aklamaya çalışanlar" ise sandığı beklemek zorunda kalacak.

Çünkü onların yargılanma yeri sandık.

Okurları bilmem ama son seçimde ailesinden birkaç CHP’liyi de ikna edip AK Parti’ye oy verdirtmiş bir vatandaş olarak, sandığı dört gözle bekleyeceğim. Tribünlere oynayanlara, futbolda kirliliğe devam diyenlere, hukuksuzluğa çanak tutanlara en iyi cevabı sanırım sandık verecek. Tıpkı geçmiş yıllarda verdiği gibi.

Taraf