10 Mar 2018 19:10 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 00:57

AK Parti Antalya 6. Olağan İl Kongresi

- Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan: (1)"780 bin kilometrekarenin her bir karışında huzur ve emniyet içerisinde eğer hayatımızı devam ettirebiliyorsak, bunu önce Allah'a sonra şehitlerimizin fedakarlığına borçluyuz"- "Şayet bugün, minarelerimizden yükselen 'Allahuekber' nidaları gök...

ANTALYA (AA) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "780 bin kilometrekarenin her bir karışında huzur ve emniyet içerisinde eğer hayatımızı devam ettirebiliyorsak, bunu önce Allah'a sonra şehitlerimizin fedakarlığına borçluyuz." dedi.

Erdoğan, Antalya Spor Salonu'nda düzenlenen partisinin "Antalya 6. Olağan İl Kongresi"ndeki konuşmasında, kongrenin teşkilat, şehir, ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını diledi.

Antalya İl Teşkilatı'nın tüm mensuplarına, kurulduğu günden bugüne kadar partinin çatısı altında hizmet etmiş, ter dökmüş herkese fedakarlıklarından ötürü şükranlarını sunan Erdoğan, "Şüphesiz AK Parti'nin bugünlere gelmesinde onların çok büyük katkısı ve emeği bulunuyor. Bir kez daha vatanımız, bağımsızlığımız, milletimizin geleceği için canlarını feda eden tüm Antalyalı şehitlere Rabbim'den rahmet niyaz ediyorum." ifadesini kullandı.

Erdoğan, şehitlerin ailelerine sabır, gazilere Allah'tan sağlıklı ve uzun ömürler dileyerek, onları Antalyalı Osman Yüksel Serdengeçti'nin "Cenk Türküsü" isimli şiirinden şu dizeleri okuyarak yad etti:

"Dedem kayıp olmuş Yemen çölünde. Amcam şehit oldu urum elinde. Babamın ruhu Çanakkale'de. Beşikte bırakmış beni pederim. Elimde süngüm cenge giderim. Mübarek kaza, cenk, düğüş, sefer. Böyle buyurmuş ulu peygamber. Demiş ki; 'Yurt için can veren erler. Mahşerde benimle beraber.' Tanrının buyruğu buna ne derim. Elimde süngüm cenge giderim'. Canlandı gözümde yeniden mazi. Ölürsem şehidim kalırsam gazi."

- "Gözlerini kırpmadan şehit olan o cengaverlere borçluyuz"

Onların terörle mücadeleden 15 Temmuz'a, El Bab'tan Afrin'e kadar sınırların içinde ve dışında kahramanlıklarıyla tarih yazdıklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Onlar tıpkı Çanakkale'yi yedi düvele dar eden ecdatları gibi devletlerimizin, devletimizin bekasına kast eden alçakları yurdumuza asla uğratmadılar. Şayet bugün, minarelerimizden yükselen 'Allahuekber' nidaları gök kubbeyi süslüyorsa, bayrağımız yurdumuzun dört bir yanında gururla dalgalanıyorsa bunda en büyük pay şehitlerimizindir.

Bu topraklar Malazgirt'ten, 1071'den beri önce saldırıya, ihanete ve pusuya rağmen halen İslam'ın kalesiyse, bunu gözlerini kırpmadan şehit olan o cengaverlere borçluyuz. Şunu unutmayın, biz bugüne kadar beşer planında hiçbir gücün karşısında eğilmedik. Biz, sadece ve sadece Allah'ın huzurunda rükuda ve secdede eğildik. Bundan sonra da eğilmeden istikamet üzere yolumuza devam edeceğiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "780 bin kilometrekarenin her bir karışında huzur ve emniyet içerisinde eğer hayatımızı devam ettirebiliyorsak, bunu önce Allah'a sonra şehitlerimizin fedakarlığına borçluyuz." dedi.

- "Din, ilim, ahlak ve adalet bizi ayakta tutan taşıyıcı sütunlar"

Antalya'yı 5 Mart Pazartesi günü idrak ettiği fethinin 811. yılı dolayısıyla ayrıca tebrik eden Erdoğan, 8 asır önce bu toprakları İslam'la müşerref kılan Selçuklu Sultanı Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev'i ve onun kahraman askerlerini de minnet ve şükranla andı.

Erdoğan, Antalya'nın asırlardır yetiştirdiği alimlerin, kadıların, hocaların ve devlet adamlarıyla medeniyetin en önemli karargahlarından birisi olduğunu söyledi.

Birçok ilim ve gönül erbabının bu toprakları ilim, hikmet ve aşkla yoğurduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Antalya'nın aynı geleneği bugün de sürdürdüğünü görmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Nasıl kökleriyle bağı kopan bir ağacın ayakta kalması mümkün değilse medeniyet değerleriyle bağı zayıflayan bir milletin de varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Din, ilim, ahlak ve adalet bizi millet olarak ayakta tutan taşıyıcı sütunlardır.

Bu millet, asırlar boyu ilahi kelimetullahı ve bunun sancaktarlığını yapmış bir millettir. Bu millet, Efendimize hürmeten ordusuna 'Muhammed' dememiş, 'Mehmetçik' ismini verecek kadar Peygamber aşığı bir millettir. Niye 'Muhammed' demedi? Olur ya. Orada 'Muhammed'e, sevgili Peygamberimize yakışmayacak bir harekette bulunur diye, 'Muhammed' ismini kullanmamış."

(Sürecek)