''AJDA BANA GÖRE DAHA GERGİN!'' NAZLI ILICAK İÇİNİ İZZET ÇAPA'YA DÖKTÜ!
Nazlı Ilıcak, Kemal Ilıcak'la olan ilişkisinden estetik ameliyatlarına kadar her şeyi anlattı.
"Şöyle bir çocukluğumu ve ergenliğimi hatırlıyorum da; doğup
büyüdüğüm ev bütünüyle CHP hegemonyası altındaydı. Babam CHP’li
olduğu için takım tutar gibi biz de Halk Partili’ydik; evimize
Tercüman Gazetesi girmezdi. Dolayısıyla yazarları pek sevilmezdi.
Şimdi bu kamplaşmanın nasıl da saçma olduğunu görüyor insan,
gelecek için de endişeleniyor... Biz yine haddimizi aşmayalım...
Ama “tescilli” bir Tercüman yazarı olan Nazlı Ilıcak ile söyleşiye
gitmeden önce bütün bunlar aklımdan geçti işte."
Habertürk yazarı İzzet Çapa, Nazlı Ilıcak ile yaptığı röportajına
böyle başlıyor.
İşte "Sohbete başladığımızda önyargıların bizi nasıl etkilediğini
bir kez daha anladım... 12 Eylül’e çıkacak o döneme ait anılarını
derlediği kitabını da merakla bekliyorum." diyen Çapa’nın
röportajından çarpıcı bölümler:
’DİNE SAYGIYI RAHİBELERDEN ÖĞRENDİM’
Okulda kateşizm (Hıristiyan din bilgisi) dersi aldınız
mı?
Müslümanlara verilmezdi. Ama bahçedeki kiliseye
hocalar, rahibeler ellerinde İncil ile girip çıkardı.
Papaz da var mıydı okulda ?
Bir papaz felsefe
dersine gelirdi. Aslında dine saygı duymayı orada öğrendim.
Müslümanlığı hiçbir zaman kötülemezlerdi. Çevremde zaman zaman
gayrimüslimlere "Gâvur" derlerdi. Karşı çıkardım. Rahibeler kendini
Allah’a adamışlardı, neden gâvur olsunlar!
Katolik okulunda okuyorsunuz ve başörtüsünü
savunuyorsunuz?
Rahibelerin de başı örtülü,
unutmayalım...
Utangaç bir çocuk muydunuz ?
Çok utangaçtım.
Ailem Ankara’daydı. Bir çocuğun ailesinden ayrı okuması çok zor.
Güvensiz yetiştim ama okulun içinde bir canavar oluyordum.
Özellikle 27 Mayıs döneminde askerlik hocasıyla hep kavga
ederdim.
Askere ilk tepkiniz okulda başladı
desenize...
Belki... Babam tutuklanıp Yassıada’ya
gönderildi. Annem İstanbul’a döndü. Benim de yatılı okul hayatım
bitti ve özgürlüğüme kavuştum. Bir nevi babamdan alınan özgürlük
benim özgürlüğüme dönüştü.
’KEMAL İLE MANTIK EVLİLİĞİ YAPTIK’
Gelelim hayatınızdaki bir diğer dönüm noktasına. Kemal Ilıcak’la
evliliğiniz...
Kemal çok sevimli bir insandı ama
yetişme tarzlarımız ve dünya görüşümüz farklıydı.
Ayrı dünyaların insanları...
Aynen öyle. "Ben
Kırsekili Ali Çavuşun oğlu Kemal" derdi. Hep şükreden, zarif bir
adamdı ama köklerini hiç unutmazdı.
Elit bir aileden gelen kızla halk çocuğunun evlenmesi Türk
filmlerindeki gibi sorunlar yarattı mı?
Hayır. Kemal
hep benim gibi biraz görgüsü olan, şehirli bir kadınla evlenmeyi
arzu ediyormuş. Daha önce bir kızla tanıştırmışlar; "O köylü, ben
köylü, sosyal hayatta başarılı olamayız" diye reddetmiş.
Derken birbirinize aşık oldunuz...
Mantık
evliliği demek daha doğru. Hiçbir zaman "Kemal bana aşıktı, ben de
Kemal’e aşıktım" diyemem. Lütfen bunu cımbızla çekip manşete
taşımayın...
Tamam taşımayız da hiç aşık oldunuz mu?
Oldum
diyelim. Ama "Kime" diye sorarsan söylemem.
’BU KADAR ASKERİN HAPİSHANEDE OLMASINA
ÜZÜLÜYORUM’
Oğlunuz Mehmet Ali bugünlerde size neden
kızıyor?
Biraz muhalif bir tavır takındığım için
olabilir. Sivri dilim ve kalemim yüzünden başıma çok şey geldi.
AK Parti’ye muhalif misiniz ki?
AK Parti’yi
destekliyorum ama yaptığı bazı yanlış icraatları eleştirme hakkına
sahibim.
Sıkı bir başörtüsü savunucususunuz... Nedeni insan hakları
mı yoksa inancınız mı?
İnsan hakları bağlamında
savunuyorum. Görevlerini hakkıyla yerine getiren bir dindarım
diyemem. Bizim Mehmet Ali dindar. Ama Allah’a inanırım.
"Türkiye’ye askeri vesayeti yenmeden demokrasi gelmez"
diyenlerdensiniz...
Dedim, Tayyip Bey de bunu başardı.
Ama Ergenekon konusunda tavrım biraz farklı. Bu kadar askerin
hapishanede olmasına üzülüyorum. Silivri’dekileri düşünüyorum da;
biz Boğaz’da püfür püfür otururken onlar hangi şartlarda
yaşıyorlar...
Ergenekon sanıklarının bugünkü durumu hak ettiklerini
düşünüyor musunuz?
Bazılarının hak ettiğini
düşünüyorum.
Yani bütün planların gerçek olduğuna
inanıyorsunuz.
Evet ama bunu düşünen askerlerin
kendilerine göre bir suçu yok. Türkiye’nin geleneğinde 1960’dan
beri zaten bu askeri vesayet var. Kendilerini Cumhuriyet’i
korumakla görevlendirmişler. Türkiye askeri vesayetin kurbanı oldu
ama bu askerler de o vesayetin kurbanı oldular.
Yine de cezalandırılmalarını doğru
buluyorsunuz...
Yeni Evren olmayı hedefleyenlerin
cezalandırılması doğru.
Kim mesela?
Çetin Doğan’ın Balyoz meselesinin
başını çektiğinden hiç şüphem yok.
Mahkeme süreci çok uzamadı mı size göre?
Hem de
çok... Cezaevlerindekilerin büyük kısmının en azından tutuksuz
yargılanması gerekir. Tutukluluk adeta cezaya dönüşmüş halde. Hepsi
yaşını başını almış insanlar. Tuncay Özkan bile belli bir yaşa
geldi zavallı.
’SABAH’A GEÇMEK İÇİN TMSF BAŞKANI İLE KONUŞMUŞ
OLABİLİRİM’
Bir dönem pek çok gazete dolaştınız. Sabah’a geçmek için
baskı yaptığınız doğru mu?
Zaten Takvim’de yazıyordum.
Sabah’a geçmeyi ben istedim.
Başbakanı araya koyduğunuz doğru mu?
Koyduğumu
hatırlamıyorum. Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı beni arzu
etmedi; hükümet yanlısıyım ya da çok fazla asker karşıtıyım diye
düşündü herhalde.
Bugünkü Sabah’a geçerken baskı yaptırdınız
mı?
Yok, zaten TMSF el koyduğu zaman geçtim.
Torpil var mıydı torpil?
Var mıydı yok muydu
bilemiyorum. Gittim yönetime söyledim.
Kime ama?
TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’e söylemiş
olabilirim. Bunu hakkım olarak görüyorum. Kimler yazmıyor ki...
Bugüne kadar 3 gazeteden atıldım, kimse sahip çıkmadı bana.
‘Yandaş basın mensubu’ musunuz?
AK Parti’yi
desteklediğimi baştan söylüyorum. Çizgim zaten belli. Hep iktidar
yanlısı oldun diyenlere de "Bu ne cehalet! Hayatım boyunca
muhalefet ettim" diyorum.
Ecevit’e karşı hiç pişmanlık hissettiniz
mi?
Tabii... 80 öncesinde çok zıt kutuplardaydık. Sonra
dost olduk. Namuslu, ahlaklı adamdı ama başarısızdı.
80 öncesinden kalan başka pişmanlıklarınız var
mı?
Sadece 80 öncesi değil, çoğu zaman yazılarımdan
pişmanlık duydum. Keşke bu kadar aşırıya gitmesem demişimdir. Ama
gençtim o yıllarda.
Bugünkü, aşırıya gitmeyen haliniz mi?
Daha
dikkatli davranıyorum. Mesela milliyetçi bir çizgideysem Kürt
meselesinde çok daha hassas olmam lazım ama değilim. Karşımdakini
anlamaya çalışıyorum. Görüyorum ki ülke bölünüp parçalanıyor.
Buna sizin de katkınız oldu mu?
Hepimizin
hatası. Müthiş inkârcı bir çizgiden gelmişiz. Kürtler eşit vatandaş
yapılmamış. Bütün bunlar dayatıldı, Kürt diye bir şey yok
dendi...
’Gençliğimde bir ara sosyalist oldum’
Havayı biraz yumuşatalım... Aşkın yaşı var mı size
göre?
Bilemem. O defteri kapattım artık. Zaten beni bir
aşk kadını olarak tarif edemezsin. Hayatım boyunca bir eş, bir
arkadaş, bir ortak oldum. Karşımda da böyle bir erkek isterim.
Gençliğinizde bir komüniste aşık olabilir
miydiniz?
Gençken komünist, faşist diye bir ayrımım
yoktu.
Hiç solcu olduğunuz bir dönem var mıydı?
20’li
yaşlarda Lozan’dayız. Şirin Tekeli ev arkadaşımdı; koyu solcudur.
Beni de bir ara solcu yaptı... "Sosyalizm fakire fukaraya acımaksa
çok güzel bir şeymiş" diye düşündüm. Eve dönünce de anneme "Sana
çok önemli bir şey söylemem lazım" dedim. Kadın çok korktu, kim
bilir aklına ne geldiyse! Sonra "Sosyalist oldum" deyince ifadesini
görmeniz lazımdı.
Baba ne dedi "kötü yola düşen" kızı
için?
Ertesi gün ayakkabı almak istedim. Babam
"Türkiye’de herkesin iki pabucu olana kadar almayacağım" dedi.
Sosyalizm maceram kısa sürdü anlayacağın. (Gülüyor..)