"AİLEM UZUN SÜRE BANA AYNA VERMEDİ" MTV'Yİ TÜRKİYE'YE GETİREN KADIN KONUŞTU!..
MTV'yi Türkiye'ye getiren Esra Oflaz Güvenkaya 18 yaşında geçirdiği kazada ölümden dönmüş.
Çocukken mahallenin en güzel kızı hiç unutulmaz ya. Esra Oflaz Güvenkaya da benim için öyleydi. Dillere destan bir güzelliği vardı. Sonra çok büyük bir kaza geçirdi, ölümden döndü. Yıllar sonra MTV'yi Türkiye'ye getiren kadın olarak çıktı karşımıza. Çok ses getiren sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiriyor. Geçen haftalarda kızı Almila Su'nun 1. doğum günü için Nickelodeon stüdyosunda verdiği doğum günü partisi çok konuşuldu. Çok yakında Sci-Tech adlı bir bilim-teknoloji kanalı açmaya hazırlanıyor. Esra Oflaz Güvenkaya'yla MTV'deki ofisinde buluştuk.
Çok büyük bir kaza geçirdiniz, ölümden döndünüz. Nasıl oldu?
18-19 yaşındaydım. Bağdat Caddesi'nde kaldırımda arabanın biri beni paramparça etti. Bağdat Caddesi'nin çift yön olduğu dönem. Tamirhanede çalışan bir çocuk bir arabayı alıyor. Hız yaparken, taksi şoförüyle yarışırken direksiyonu kaldırıma kırıyor ve 100 km hızla bana çarpıyor. Paramparça oluyorum, öldü diye bırakıyorlar. O zaman cep telefonu falan yok. Beni hastaneye götürüyorlar, acilde ameliyata alıyorlar. Yanımda kimse yok, kimsenin haberi de yok. Annem eve gelirken kaldırımdaki kanları görüyor. Kimbilir kimin canı yandı falan derken kanların içinde bana kendi aldığı ayakkabıları görüyor. O da orada bayılmış. Onu da benim arkamdan hastaneye götürmüşler.
Bana ailem uzun süre ayna vermedi. Kaza sonrası ziyarete gelenler, bana baktıkları anda ağlamaya başlarlardı. O hızla çarpmanın, fırlatmanın ve tekrar kaldırıma patlamamın etkisiyle yüzümde deri kalmamıştı, korkunç görünüyordu. Sonra annem plastik cerrah Fethi Orak'ı çağırmış, kimse hayat boyu kızının yüzüne bakmayacak zannetmiş. Orak "Aradan 6 ay-1 sene geçsin bunlar kapanacak, estetiğe hiç gerek yok" demişti. Biz de onu dinledik, gerçekten de estetiğe gerek kalmadı. Yüzümde ve vücudumdaki kazadan kalan izleri severim. Beni ben yapıyorlar.
Sizi yaralayan kişi ceza aldı mı?
Bir insanı trafik cezasında kasıtsız öldürmenin cezası 3 aymış, öğrenmiş olduk. Ben ölmediğim için o kadar bile ceza almadı. Hemen bıraktılar.
Bu kazadan sonra nasıl hissettiniz kendinizi?
Ben bu kazayı hep şans olarak gördüm, kurtulmuş olduğum için. Ölüme yakın bir tecrübe yaşadım. Her şey karardığında, Tanrı'ya yaklaşıldığında insan sınırsız bir mutluluk, huzur ve çok sevildiği hissini tüm varlığıyla hissediyor. Her şey kader. Ben iyi bir amaç için Allah tarafından geri gönderildiğime inandım.
Hayata bakışınızı nasıl değiştirdi?
Çok değiştirdi. Ben olumlu bakarım. İnsan kendini hep başrol oyuncu olarak görüyor hayatta. Tanıdığın herkese kötü bir şey olabilir, ama sen o filmin başrol oyuncususun, sana bir şey olmaz gibi geliyor. Ben böyle büyük bir kazada o duyguyu kaybettim. O zaman da hayatı daha zevk alarak yaşamaya başlıyorsun. O kazadan sonra uzun dönem plan yapmamaya başladım. Her an her şey değişebiliyor. Bu anlarımız çok kıymetli.
Kazadan çok kısa süre sonra da, çok genç yaşta iş hayatına atılmışsınız.
Ben 22 yaşında iş hayatına başladım. Şimdi 38 yaşındayım. İlk zamanlarda saçlarımı toplardım, gözlükleri takardım daha büyük gözükmek için. Şimdi de nasıl daha genç görünürüm diye uğraşıyorum. (Gülüyor).
MTV'yi Türkiye'ye getiren kadın olarak sizi tanıdık. Oysa başka kanallarınız da var.
Nickelodeon Türkiye'yi aslında MTV Türkiye'den önce 2005'te açtık. 2006'da MTV Türkiye'yi kurduk. İki tane Eurosport kanalımız var, Kendi çatımızın altında sinema kanallarımız var. Yeni açmakta olduğumuz bilim teknoloji kanalımız var. Daha kimse bilmiyor. Adı Sci-Tech. Sinema TV'lerin başında abim, Fatih Oflaz var. Diğer kanallarımızın yönetiminde ben varım.
Bu dönemde yeni kanal açıyorsunuz. Krizde herkes ne yazık ki yatırım yapmama, para harcamama psikolojisinde.
O, krizi maalesef besleyen bir şey. Üretmeli ve tüketmeliyiz ki kısır döngüden kurtulalım. Tabii ki maliyetlere ve harcamalara ekstra dikkat etmeliyiz.
Bu kadar kanalın içinde neden MTV öne çıkıyor?
MTV'nin daha magazin değeri var. (Gülüyor). MTV dünyanın en kıymetli medya markası. Benim de çok emek verdiğim, bebeğim gibi olan bir kanal.
MTV Türkiye, Türk sanatçılar için de çok büyük bir önem taşıyor. Sanatçılarımız bu şansı iyi değerlendirebildi mi?
Emre Aydın çok güzel değerlendirdi. Avrupa'nın en iyi sanatçısı ödülünü aldı. Bütün dünya üzerinde 1 milyara yakın insan bir Türk müzisyenin ödül aldığını gördü ve performansını dinledi. Emre Aydın'ın İngilizce parçası bitmek üzere. Tüm dünya MTV'lerinde video klibi görücüye çıkacak çok yakında, gurur duyuyorum.
Tarkan'ı da aday göstermek istemişsiniz, ama kendisi kabul etmemiş.
Tarkan'ı istedik, çünkü gençler Tarkan'ın da Avrupa Müzik Ödülleri'nde Türkiye'yi temsil etmesini istediler. Ancak kendisinin kararına saygı duyuyorum. Yarışmalara girmeyi doğru bulmadıklarını ifade ettiler. Yarışmalarda tabii kazanan da olacak, kaybeden de. Yarışmaların hepsi cesaret isteyen şeyler. Ben kişisel olarak katılmanın doğru olduğuna inanıyorum, katılmayanlara da saygım var tabii.
Sosyal sorumluluk projeleriniz de var.
Sosyal kampanyaları sadece MTV'de yapmıyorum. Her sene hem MTV'de hem Nickelodeon'da bir sosyal sorumluluk kampanyası yapıyorum. MTV'de geçen sene BM'in bir koluyla yaptık, AIDS'e karşı gençleri bilinçlendirdik. Bu sene onu HIV, AIDS, cinsel yolla bulaşan bütün hastalıklar ve istenmeyen gebelik olarak geliştirdik. Aynı kapsamda Nickelodeon çocuk kanalımızda da geçen sene Demet Şener, Ebru Şallı ve Zeynep Tokuş'un destek verdiği 'Haydi çocuklar oyun oynayalım' kampanyamız vardı. Onda ekranımızı kararttık Nickelodeon'da.
Bir televizyon kanalı için çok riskli bir şey. Delirdiniz mi demediler mi size?
Gelir , reklam kaybediyorsunuz dediler. Çünkü biz her gün bir saatte ekranı karartıp oyun oynamanın önemine dikkat çekmeye çalıştık. Dışarıda kurduğumuz oyun alanlarına çocukları davet ettik ebeveyn-leriyle. Psikologların eşliğinde bilinçlendirdik.
Nasıl bir ilgi gördü?
Çok aileden tebrik telefonları aldık. Benim Esra Oflaz olarak "Bakın çocuklar fazla televizyon izlemeyin!" demem absürt oluyor, çünkü zaten kanal bizim. Evet 5 diziyi çocuğun arka arkaya izlememesi gerekiyor. Çocuklara televizyonu çok bilinçli izletmek gerek. Biz çocukları Nickelodeon'la alıyoruz, sonra büyürken MTV'ye geçiyorlar, sonra film kanalları, spor, şimdi de bilim teknoloji... Hayatlarının her döneminde varız.
Karşılıksız sevgiyi anne olunca anladım
Anne olmanızın bunlara bakışınızda nasıl bir etkisi oldu?
Ben anne olduktan sonra çok değiştim. Tüm hayata dair bakışım değişti. Ben çocuk sahibi olmak istemeyen bir insandım. Hayatım boyunca bir evlilik ya da çocuk hayalim olmadı. Ben evlendikten sonra da eşim benden çocuk istediğinde gene düşünmüyorum dedim. 3 sene sonra gerçekten eşimle bir çocuğumuz olsun diye hissettim. Fakat yaptıktan sonra da aman Allahım, ben böyle bir sevgi görmedim. Hep anlatırlardı o karşılıksız sevgi ne demek, insanlar bilmiyor diye. Evet bilmiyormuşuz. Ama insanın kendi çocuğu olduğu zaman o tanrısal sevgi ve karşılıksız sevgi nedir onu öğrendim. Benim bütün bakış açımı değiştirdi. Kalbimdeki bütün sevgi kapıları sonuna kadar açıldı. Daha önce de yapabilirmişim dedim.
İkinci çocuk istiyor musunuz?
Evet istiyorum ama 3-4 sene sonra. Biraz bebeğimizin keyfini sürelim. İş hayatında çalışan bir anne olarak hayatınız o kadar kolay değil. Benim iş hayatım gerçekten çok yoğun. Çok kısıtlı bir zamanım var. O kısıtlı zamanı en iyi şekilde kullanmaya çalışıyorum. O yüzden ikinci bebek biraz bekleyecek. Niyetimiz var, akibet ne olur, göreceğiz.
Kızınız çok şanslı. Çok güzel bir doğum günü partisi yapmışsınız.
Evet ona burada kendi stüdyolarımızda bir parti yaptık. Çok eğlenceliydi. Nickelodeon karakterlerimiz, Chuckieler Gingerlar geldi, arkadaşları geldi. Tabii o daha çok ufak olduğu için onunla ilgili bir şey kutlanıyor diye mutluydu ama tam olarak anlamadı. Herhalde önümüzdeki senelerde daha da idrak edecek.
Çok düzenli spor yapıyorsunuz.
Sporda da transform oldum son zamanlarda. Spor benim hayatımda hep var, hamileliğim dışında. Çünkü hamileliğim zor ve sorunlu geçti. O yüzden hiç yapamadım. Hayatım boyunca hep spor kulüplerinde spor yaptım. Kinesis çok yaptım, aletli çok çalıştım. Şimdi zamansızlıktan, tabii her şey kızımla olan vaktimi çalıyor gibi geldiği için, artık pilatesi evde yapıyorum. Haftada 3 gün, hocayla, minderde. Ben evde spor yaparken kızım da topla yanımızda oynuyor. Hep beraber spor yapıyoruz. O da sporu herhalde sevecek ileride.
Biraz iştahı fazla. Ben çok sağlıklı beslenen bir insanım. Çok dikkat ederim ne neyle yenilecek, vücuda faydalı mı diye. Onu da şimdiden 12. ayında bütün o kombinasyonlara başlattım. Patatesle et yemez, sebzeyle balık yer, tahıllı ekmekle süt yer. Eşim diyor, "Birazcık abartılı bir durumdayız" diye. Şimdiden diyet bir hayatı var bebeğimin. Sağlıklı beslenme diyeti.
Bir de ben müziği çok sevdiğim için kızım da müziğe çok düşkün oldu. Beni gördüğü anda hemen eller kollar havada dans etmeye başlıyor.
Hangi müzikleri seviyor?
Mecburen benim sevdiğim müzikleri seviyor. Hareketli müzikleri, pop, latin, acid jazz, reggea çok seviyor. Kendine göre bir stili var. Uyurken klasiklerini dinliyor. Bütün hayatında müzik var.
ABD'de şifacılık eğitimi aldım
Bir de şifacılık özelliğiniz var...
O bende doğuştan itibaren hep vardı. Benim karmama dönük bir şey olduğuna inanıyorum. Çok karma felsefesine inanırım ben. Eski bir şifacı olduğuma inanıyorum. Hep ilgi alanımdaydı. Benim varlığımla, ruhumla ilintili bir konu olduğunu düşünüyorum. Tabii bunun üstüne gitmek gerekiyor. Ben 18-19 yaşında bu enerji merkezlerinin peşine düşerdim, Arizona Sedonalara giderdim, kendim gibi şifacılıkla ilgilenenleri bulmaya. ABD'de şifacılık eğitimi de aldım. Enerji verme, enerjiyle iyileştirme ve çakralar konusunda. Aldığım eğitim bu özelliğimi geliştirmeme, enerji noktalarımın açılmasına neden oldu. Ne kadar üstüne giderseniz o kadar gelişiyor. Ne kadar gitmezseniz o kadar kapanıyor. Özellikle enerji çakralarının açık olması çok önemli bir şey. Tabii ki çok yoğun bir iş hayatım olduğu için tam istediğim kadar bu konuya eğilemiyorum bu aralar. Pozitif enerjiyle bunların hepsi bir bütün. Bir paket olarak oluşuyorsunuz. İş hayatımda da bu hislerimi kullanırım. İnsanların enerjilerini genelde görebilirim. Her şey hayatta birbirini destekliyor.
Evde böyle birinin olması çok güzel. Evdekilerin ağrısını geçirebiliyor musunuz?
Evet geçirebiliyorum, sadece kendimin değil, başkalarınınkini de geçirebiliyorum. Yardımcımın ağrıları olduğunda ona enerji veririm, ağrısını geçiririm. Çıkıkçılık da yapabilirim ben. Kemikleri yerine oturtabilirim. "Ah Esra Hanım çok iyi geldi, elleriniz dert görmesin" derler.
Çağdaş Ertuna/Milliyet