Iturbe, "Annem Instagram'da fotoğaflarımı paylaşıyorken benim telefonum dahi yoktu" diyor ve bunları ilk fark ettiğinde annesinden fotoğraflarını silmesini istediğini söylüyor.
19 yaşındaki genç, yaşadığı durumu "özel hayatının ihlali" olarak değerlendirdiğini de belirtiyor.
"Çocukluğumun paylaşılmasını ben kabul etmedim. Bunlar son derece özel anlar" diyen Iturbe, aynı zamanda "yüz tanıma algoritmalarından" duyduğu endişelyi de dile getiriyor.
'Çocukluğumun tüm utanç verici anları ortadaydı.'
14 yaşındaki Sonia Bokhari de Twitter ve Facebook'a ilk kayıt olduğunda benzer bir deneyim yaşamış.
Fast Company dergisine bir makale yazan Bokhari, "utanç" duyduğunu ve kendini ihanete uğramış hissettiğini söylüyor:
"Çocukluğumun tüm utanç verici anları, Facebook'ta herkese açık bir hesapta, ortadaydı. Beş yaşında diş perisine yazdığım not, ağlarken çekilen fotoğraflarım"
Ancak herkes ebeveynlerinin yaptığı paylaşımları rahatsız edici bulmuyor.
Londra'da yaşayan 23 yaşındaki Charlotte Christy, bu durumu oldukça normal bulduğunu söylüyor.
(Charlotte Christy, bu durumu oldukça normal bulduğunu söylüyor)
Annesi Facebook'a fotoğraflarını yüklemeye başladığında Charlotte 13 yaşındaydı:
"Fotoğraflarımı Facebook'a yükler ve bunlar benim zaman tünelimde, herkesin görebileceği şekilde yer alırdı. Utanırdım ama bu durum beni fotoğraflarımı kaldırmasını isteyecek kadar rahatsız etmezdi"
Tartu Üniversitesi'nden akademisyen Andra Siibak, benzer durumdaki Eston çocuklar ve ebeveynleri üzerine özel bir araştırma yürüttü.
Siibak, ailelerin "hoş fotoğraf" anlayışı ile çocuklarınınki arasında fark olduğunu bunun da sorun yaratabildiğini söylüyor.
Böyle fotoğrafların, "siber zorbalık" için kullanabileceğinin de altını çiziyor.
(BBC Türkçe)