AİHM'den internet yasağına 3 kriter
İnternet sitesini kapatma davasında Türkiye'yi mahkum eden AİHM, kısıtlama için 3 şart arıyor: Net yasa, meşru amaç, yargı denetimi...
Türkiye , yeni düzenlemeyle ‘internete sansür’ü tartışırken Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2012’de Türkiye’yi mahkûm ettiği
kararda internet yasasında 3 kritere uygunluk istiyor: Yasa net
olmalı, kısıtlamada amaç meşru olmalı, mutlak yargı denetimi
sağlanmalı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, internet
düzenlemesini onaylayıp onaylamayacağı merakla beklenen
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdiği mektupta Ahmet Yıldırım’ın
internet sitesinin, Telekominikasyon İletişim Başkanlığı (TİB)
talimatıyla kapatılması üzerine AİHM’ye yaptığı başvuruyu ve
mahkemenin aldığı kararı hatırlattı. 18 Aralık 2012’de AİHM,
Yıldırım davasında Türkiye’de internet erişiminin engellenmesine
dair hukuksal altyapı ile uygulamasının İnsan Hakları Avrupa
Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. maddesindeki ‘ifade özgürlüğü’nü ihlal
ettiğine hükmetmişti. Karar özetle şöyle:
“İstanbul’da yaşayan başvurucu Ahmet Yıldırım, akademik
çalışmalarını ve görüşlerini yayınladığı Google Sites adlı şirketin
yer sağlama (host) hizmeti aracılığıyla işlettiği bir web sitesinin
sahibidir. Denizli Asliye Ceza Mahkemesi, Atatürk ’e hakaretle
suçlanan başka bir internet sitesine erişimin engellenmesine 23
Haziran 2009 tarihinde karar vermiştir. Engelleme kararının infazı
için, TİB’e karar gönderilmiştir. Bundan kısa bir süre sonra da
TİB, sadece mevcut siteye değil, başvurucunun da sitesine erişimin
engellenecek şekilde kararın kapsamının genişletilmesini talep
etmiştir. TİB, sitenin sahibinin yurtdışında yaşaması nedeniyle
suça konu sitenin engellenebilmesi için ellerindeki tek teknik
aracın bu olduğunu ifade etmiştir.
İfade özgürlüğünü ihlal
Mevcut tedbir, kamu makamları tarafından başvurucunun ifade
özgürlüğü hakkına müdahale oluşturmuştur. Yasa ile öngörülmedikçe,
bir ya da daha fazla meşru amaç izlenmedikçe ve bu amacı başarmak
demokratik bir toplumda gerekli olmadıkça böylesi bir müdahale 10.
maddenin ihlalini oluşturur.
5651 sayılı yasa uyarınca, eğer içeriği bir suç işlendiğinden
şüphelenmek için yeterli sebep bulunmaktaysa, bir mahkeme internet
üzerinde yayınlanan bir içeriğe erişimin engellenmesine karar
verebilmektedir. Bununla birlikte ne Google Sites ne de Yıldırım’ın
sitesi mevcut davaya ilişkin mahkeme yargılamasının konusunu
oluşturmuştur. Google Sites’ı bu siteye yer sağlamaktan sorumlu
olduğunu tespit eden 24 Haziran 2009 tarihli karara rağmen, 5651
sayılı yasada mahkeme tarafından emredildiği için erişimi toptan
engelleyen bir hüküm bulunmamaktadır.
TİB’e geniş yetki
Mahkeme, yasanın idari bir organa, TİB’e belirli bir site ile
ilgili olarak verilmiş engelleme kararlarının uygulanmasında geniş
yetkiler tanımış olduğunu gözlemlemiştir. Mahkeme, bir bilgi
kaynağına erişimin kısıtlanmasına ilişkin kısıtlamanın, katı bir
yasal çerçeve bir yasağın kapsamını uygun bir şekilde düzenliyor ve
olası kötüye kullanmaları önlemek için yargısal denetim güvencesi
sağlıyorsa, ancak o zaman AİHS’ye uygun olduğunu yinelemektedir.
Bununla birlikte Denizli Asliye Ceza Mahkemesi Google Sites’a bütün
erişimin engellenmesine karar verdiğinde, özellikle mevcut siteye
erişimi engellemek için alınabilecek daha az kapsamlı bir tedbirin
olup olamayacağını araştırmaksızın sadece TİB’in görüşüne
göndermede bulunmuştur. Mahkeme, ayrıca ceza mahkemesinin,
özellikle Google Sites’a bütün erişimin engellenmesinin gerekli
olup olmadığını değerlendirirken, çatışma halindeki değişik
menfaatlere herhangi bir ağırlık verme girişiminde bulunduğuna dair
bir belirti olmadığını gözlemlemektedir. Mahkemeye göre, bu
eksiklik Google Sites’ın toptan engellenmesinin haklı olup
olmadığını incelemek konusunda mahkemelere yükümlülük yüklemeyen
ulusal yasanın bir sonucudur. Mahkemeler, böylesi bir tedbirin çok
büyük miktarda bilgiyi erişilemez kılacağını, bu nedenle internet
kullanıcılarının haklarını doğrudan etkileyeceğini dikkate almış
olmalıydılar.
Bu nedenle 5651 sayılı yasanın 8. maddesinin uygulanmasından
kaynaklanan müdahale AİHS’nin öngörülebilirlik şartını karşılamada
başarısız olunmuştur ve demokratik bir toplumda hukuk devleti
sayesinde sahip olduğu koruma başvurucuya sağlanmamıştır. Mahkeme,
ayrıca ifade özgürlüğü hakkını öngören Sözleşme’nin 10. maddesinin
1. fıkrasının ‘sınırlara bakılmaksızın’ uygulanacağına işaret
etmektedir.
Mevcut tedbirin etkileri, bu nedenle keyfidir ve kötüye
kullanmaları (istismarları) önlemek için erişimin engellenmesi
(kararlarının) yargısal denetimi yetersiz olmuştur. Bu yüzden
AİHS’nin 10. maddesi ihlal edilmiştir.”