AİHM'den flaş Öcalan kararı!
Strasbourg'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Abdullah Öcalan'ın davasında kararını açıkladı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Abdullah Öcalan'la ilgili
kararını açıkladı. Kararda, Öcalan'a şartlı tahliye olasılığı
olmaksızın ömür boyu hapis cezası verilmesiyle ilgili olarak Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3'üncü maddesinin ihlal edildiğine
karar verildi. Kararda, Abdullah Öcalan'ın 17 Kasım 2009 tarihine
kadar İmralı Adası'ndaki cezaevinde tek başına tutulmasına vurgu
yapılarak 17 Kasım öncesi ve sonrası ayrımına gidildi.
AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin insanlık dışı ve
aşağılayıcı muameleyi konu eden 3'üncü maddesiyle ilgili
Türkiye'nin bazı noktaları ihlal ettiğine bazılarını ise ihlal
etmediğine karar verdi.
Kararın birçok noktasında yargıçların görüşlerinin birbirinden
ayrışması dikkat çekti. Kararda İtalyan yazar Dante’nin “Siz ki,
buraya girenler, bütün umutlarınızı geride bıraktınız” sözlerine
gönderme yapılarak, “Cezaevleri, cehennem olmamalıdır” denildi.
Kararda şöyle denildi:
1. Mahkeme zehirleme girişimi iddialarını oybirliğiyle kabul
edilemez bulmuştur.
2. Dörde karşı üç oyla, 17 Kasım 2009'a kadar tutukluluk
koşullarıyla ilgili olarak Sözleşme'nin 3'üncü maddesinin ihlal
edildiğine karar verilmiştir.
3. Altıya karşı bir oyla, 17 Kasım 2009'dan sonra cezaevi
koşullarıyla ilgili olarak Sözleşme'nin 3'üncü maddesinin ihlal
edilmediğine karar verilmiştir.
(Abdullah Öcalan Şubat 1999'dan 17 Kasım 2009 tarihine kadar özel
güvenlikli İmralı Adası'ndaki cezaevinde tek başına tutuldu.)
4. Dörde karşı üç oyla, cezaevi ziyaretleriyle ilgili olarak
Sözleşme'nin özel hayat ve aile hayatına saygıyı düzenleyen 8'inci
maddesinin ihlal edilmediğine karar verilmiştir.
5. Oybirliğiyle Sözleşme'nin 7'nci maddesinin ihlal edilmediğine
karar verilmiştir.
6. Şartlı tahliye olasılığı olmaksızın ömür boyu hapis cezası
verilmesiyle ilgili olarak Sözleşme'nin 3'üncü maddesinin ihlal
edildiğine oybirliğiyle karar verilmiştir.
7. Sözleşme'nin 5, 6, 13 ve 14'üncü maddeleri uyarınca yapılan
şikayetler hakkında hüküm vermeye gerek olmadığına oybirliğiyle
karar verilmiştir.
8. Oybirliğiyle sorumlu devletin, Sözleşme'nin 44'üncü maddesi
uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde
mahkeme masrafları ve harcamalar için başvuru sahibine 25 bin euro
ödemesine karar verilmiştir.
TAZMİNAT YOK AMA...
Kararın 'Zarar' başlıklı kısmında, başvuru sahibinin maddi veya
manevi zararla ilgili herhangi bir talepte bulunmadığı belirtildi
ve şöyle denildi:
"Mahkeme, şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapis cezasına
çarptırılması nedeniyle Sözleşme'nin 3'üncü maddesinin ihlal
edildiği yönündeki tespitinin, başvuranın zararını yeterince telafi
ettiğine inanmaktadır."
'TÜRKİYE ÖMÜR BOYU HAPİS CEZASINI
KALDIRARAK...'
"Cezaevleri cehenneme açılan kapıya dönüşmemelidir" denilen kararın
sonuç kısmında AİHS'nin tutuklunun sosyal hayata katılım ve şartlı
tahliye haklarını gerektirdiğine vurgu yapıldı. "Başvuruyu yapan,
1999'dan bu yana şartlı tahliye imkanı olmaksızın hapis cezası
çekmektedir" denilen bu bölümde, şu ifadeler dikkat çekti:
"Bu kararın kapsadığı dönem içinde (Mayıs 2005-Mart2012) bu ceza
aşırı sert biçimde uygulanmış, başvuranın Sözleşme'nin 3'üncü ve
8'inci maddesindeki hakları ihlal edilmiştir. Dava edilen devletin,
bu ihlalleri gidermek için sadece başvuranın cezaevi koşullarını
iyileştirmesi, aile üyelerinin ve avukatlarının ziyaretlerini
kolaylaştırması veya tıbbi bakım imkanlarını sağlaması yeterli
olmaz. Aynı zamanda, başvuruyu yapanla aynı koşullar altındaki
tutuklular için şartlı tahliye imkanlarını sağlayacak yasal
mekanizmaları oluşturması gerekir. Ancak Türkiye, cezai ehliyeti
olan suçlular için ömür boyu hapis cezasını kaldıran ülkeler
arasına katılarak bir adım daha ileri gidebilir. Bu şekilde
insanlık adına da güçlü bir örnek oluşturacaktır."
ÖCALAN'IN BAŞVURUSU
Öcalan, aldığı ömür boyu cezanın (bir gün serbest bırakılma
ihtimalinin olmaması nedeniyle) İnsan Hakları Sözleşmesi'nin
"insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleyi" konu eden 3'üncü maddesine
aykırı olduğunu, hapishanedeki yaşam koşullarının sözleşmenin "özel
ve aile hayatına saygı" hakkını konu alan 8'inci maddesini ihlal
ettiğini ve hapishanede kendisine verilen kimyasal maddelerle yavaş
yavaş zehirlendiğini iddia ederek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne
başvurmuştu.