18 Mar 2014 12:09 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:00

AİHM'den flaş Öcalan kararı!

Strasbourg'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Abdullah Öcalan'ın davasında kararını açıkladı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Abdullah Öcalan'la ilgili kararını açıkladı. Kararda, Öcalan'a şartlı tahliye olasılığı olmaksızın ömür boyu hapis cezası verilmesiyle ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3'üncü maddesinin ihlal edildiğine karar verildi. Kararda, Abdullah Öcalan'ın 17 Kasım 2009 tarihine kadar İmralı Adası'ndaki cezaevinde tek başına tutulmasına vurgu yapılarak 17 Kasım öncesi ve sonrası ayrımına gidildi.

AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleyi konu eden 3'üncü maddesiyle ilgili Türkiye'nin bazı noktaları ihlal ettiğine bazılarını ise ihlal etmediğine karar verdi.

Kararın birçok noktasında yargıçların görüşlerinin birbirinden ayrışması dikkat çekti. Kararda İtalyan yazar Dante’nin “Siz ki, buraya girenler, bütün umutlarınızı geride bıraktınız” sözlerine gönderme yapılarak, “Cezaevleri, cehennem olmamalıdır” denildi.

Kararda şöyle denildi:

1. Mahkeme zehirleme girişimi iddialarını oybirliğiyle kabul edilemez bulmuştur.

2. Dörde karşı üç oyla, 17 Kasım 2009'a kadar tutukluluk koşullarıyla ilgili olarak Sözleşme'nin 3'üncü maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir.

3. Altıya karşı bir oyla, 17 Kasım 2009'dan sonra cezaevi koşullarıyla ilgili olarak Sözleşme'nin 3'üncü maddesinin ihlal edilmediğine karar verilmiştir.

(Abdullah Öcalan Şubat 1999'dan 17 Kasım 2009 tarihine kadar özel güvenlikli İmralı Adası'ndaki cezaevinde tek başına tutuldu.)

4. Dörde karşı üç oyla, cezaevi ziyaretleriyle ilgili olarak Sözleşme'nin özel hayat ve aile hayatına saygıyı düzenleyen 8'inci maddesinin ihlal edilmediğine karar verilmiştir.

5. Oybirliğiyle Sözleşme'nin 7'nci maddesinin ihlal edilmediğine karar verilmiştir.

6. Şartlı tahliye olasılığı olmaksızın ömür boyu hapis cezası verilmesiyle ilgili olarak Sözleşme'nin 3'üncü maddesinin ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verilmiştir.

7. Sözleşme'nin 5, 6, 13 ve 14'üncü maddeleri uyarınca yapılan şikayetler hakkında hüküm vermeye gerek olmadığına oybirliğiyle karar verilmiştir.

8. Oybirliğiyle sorumlu devletin, Sözleşme'nin 44'üncü maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde mahkeme masrafları ve harcamalar için başvuru sahibine 25 bin euro ödemesine karar verilmiştir.

TAZMİNAT YOK AMA...
Kararın 'Zarar' başlıklı kısmında, başvuru sahibinin maddi veya manevi zararla ilgili herhangi bir talepte bulunmadığı belirtildi ve şöyle denildi:
"Mahkeme, şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapis cezasına çarptırılması nedeniyle Sözleşme'nin 3'üncü maddesinin ihlal edildiği yönündeki tespitinin, başvuranın zararını yeterince telafi ettiğine inanmaktadır."

'TÜRKİYE ÖMÜR BOYU HAPİS CEZASINI KALDIRARAK...'
"Cezaevleri cehenneme açılan kapıya dönüşmemelidir" denilen kararın sonuç kısmında AİHS'nin tutuklunun sosyal hayata katılım ve şartlı tahliye haklarını gerektirdiğine vurgu yapıldı. "Başvuruyu yapan, 1999'dan bu yana şartlı tahliye imkanı olmaksızın hapis cezası çekmektedir" denilen bu bölümde, şu ifadeler dikkat çekti:
"Bu kararın kapsadığı dönem içinde (Mayıs 2005-Mart2012) bu ceza aşırı sert biçimde uygulanmış, başvuranın Sözleşme'nin 3'üncü ve 8'inci maddesindeki hakları ihlal edilmiştir. Dava edilen devletin, bu ihlalleri gidermek için sadece başvuranın cezaevi koşullarını iyileştirmesi, aile üyelerinin ve avukatlarının ziyaretlerini kolaylaştırması veya tıbbi bakım imkanlarını sağlaması yeterli olmaz. Aynı zamanda, başvuruyu yapanla aynı koşullar altındaki tutuklular için şartlı tahliye imkanlarını sağlayacak yasal mekanizmaları oluşturması gerekir. Ancak Türkiye, cezai ehliyeti olan suçlular için ömür boyu hapis cezasını kaldıran ülkeler arasına katılarak bir adım daha ileri gidebilir. Bu şekilde insanlık adına da güçlü bir örnek oluşturacaktır."

ÖCALAN'IN BAŞVURUSU
Öcalan, aldığı ömür boyu cezanın (bir gün serbest bırakılma ihtimalinin olmaması nedeniyle) İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleyi" konu eden 3'üncü maddesine aykırı olduğunu, hapishanedeki yaşam koşullarının sözleşmenin "özel ve aile hayatına saygı" hakkını konu alan 8'inci maddesini ihlal ettiğini ve hapishanede kendisine verilen kimyasal maddelerle yavaş yavaş zehirlendiğini iddia ederek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmuştu.