Ahmet Ümit: “Yazarlığımı diktatörlüğe borçluyum”
Cine5 ekranlarının sevilen programı “İpek Tuzcuoğlu ile Yüzleşme”nin konuğu edebiyat dünyasının önemli isimlerinden yazar Ahmet Ümit’ti.
Ahmet Ümit edebiyattan, hayata bilinmeyenlerini programda
paylaştı.
İpek Tuzcuoğlu’nun yazarlığa başlama hikayesini sorması üzerine
cevap veren Ahmet Ümit “1982 Anayasası benim yazarlığıma başlamamın
nedenlerinden biridir diyebiliriz. Gerici bir anayasa diktatörlük
anayasasıydı. Karşı çıkanlara gözdağı veriliyordu. Karşı çıkmak
yasaktı. Ben 22 yaşındayım benim mensubu olduğum illegal ama
demokrasi isteyen bir örgüt vardı. O zamanki yönetim demokrasiye
karşı olan bir yönetimdi. Biz de gençler demokrasiye evet
diyorduk. Bunun da simgesi 82 Anayasasına hayır demekti.
Duvarlara afişler yapıştırırken bir arkadaşımız gözaltına alındı ve
tutuklandı. Benden onunla ilgili bir rapor istediler. Bende raporu
yazarken bir hikaye yazdım. Yazarlık serüveni orada başladı. Beni
yazar yapan olay ya da olgu diktatörlük diyebiliriz.” dedi.
İpek Tuzcuoğlu’nun “O dönem nelerle yüzleştin? Ahmet Ümit’i ne çok
sarstı o dönem.” sorusu üzerine cevap veren Ahmet Ümit “Kırılma
noktalarımdan biridir. 12 Eylül öncesi Türkiye korkunçtu. Çok genç
yaşta ölümle, ölüm duygusuyla yüzleştim. Genç bir insan olarak ölüm
duygusuyla yüzleşmek korkunç bir şey. 18 yaşında üniversite için
Gaziantep’ten İstanbul’a geldim. Genç bir insanım kız
arkadaşlarımız oluyor filan ama en sık gittiğimiz yer sinema,
tiyatro değildi mezarlıklardı çünkü her hafta maalesef genç bir
arkadaşımız ölüyordu. Ölüm duygusu yok oluş. Cesaretle korkaklıkla
yüzleşiyoruz. Kendi içimizde korkuyorsun, korkuyorum. O korkaklıkla
yüzleşmek zorunda kaldım. Cesur tavırlarımı gördüm zaman zaman onu
sevdim güzel bir şeymiş. Ama şu akla gelmesin, diktatörlüğe karşı
gelen mücadele devam ediyor ama hiç korkmayan kahraman insan
değilim korkuyorum ama korka korka bunu yapmam gerektiğimi
biliyorum. Kendi zayıflıklarını görmek o kadar önemli bir şey
ki. Ülkem için insanlık için bir şeyler yapmam lazım diyorsun.
Geçmişteki o kahramanlar da korkuyor. Ölümüne korkuyor. “diyerek
duygularını paylaştı.
Ahmet Ümit ülkedeki şartlar ve yaşadıkları nedeniyle Moskova’ya
sahte pasaportla kaçmış. Yaşadıklarını İpek Tuzcuoğlu ile
Yüzleşme’de paylaşan Ümit “Moskova gerçek bir kırılma noktası. 1985
yılında 25 yaşında genç bir adam. Sahte pasaportla gidiyorum. Sahte
pasaportla Sirkeci’de trene bindim James Bond hikayesi gibi
olağanüstü bir hikaye . Bir yandan korku var müthiş bir heyecan.
Sahte pasaportla yakalansan öldürürler. Moskova ideallerimin
ülkesi, başkenti gibi . Ama artık ideallerimdeki gibi öyle bir
başkent, devlet yok o bir ütopya. Savaşın sömürünün olmadığı
herkesin mutlu olduğu bir şehir, herkesin mutlu olduğu bir
sistem düşünüyorsun. Gidiyorsun ilk gördüğün şey öyle değil.
Sonra neden bir partinin görüşlerini savunayım ki diyorum, yazmaya
başlıyorum. Nazım Hikmet’i görüyorum. Nazım Hikmet’in eşi ile
görüşüyoruz Nazım’ı anlatıyor bize. Sovyet döneminin en önemli
özelliği o toplumun kültürünü oluşturan insanların,
dansçıların, oyuncuların, yazarların, bilim insanlarının isimlerini
caddelere veriyorlardı. Orada bir sanatçının toplum için ne kadar
önemli olduğunu fark ettim. Başkalarının sözünü söyleyeceğime kendi
sözümü söylerim dedim. Yazar olmaya karar verdiğim yer orası.
Herhangi bir politik anlayışa angaje olmak yerine tabii ki kendi
adıma konuşuyorum ben dedim ki yazar olacağım.“ İpek Tuzcuoğlu’nun
“ Yine bir yerlere gitmek gerekse aynı cesaret ve heyecanla gider
misin?” sorusu üzerine Ahmet Ümit “ Anlamlı bir şeyler yapmak
gerekirse bence yaparım diye düşünüyorum. Güveniyorum içimdeki
gence bence yapar, gider. Boyun eğmez gibi geliyor bana.” diyerek
cevap verdi.
Kitapları dizi ve film sektörü tarafından da yakından takip edilen,
polisiye romanların beğenilen yazarı Ahmet Ümit, eserlerinin sinema
ve televizyon ekranlarında yer almasından rahatsızlık duymuyor.
İpek Tuzcuoğlu’nun “Romanlarınız çocuklarınız gibi, film olduğunda
perdede aynı hissi verebilir mi diye düşünüyor musunuz?” sorusu
üzerine cevap veren Ümit “ Böyle düşünmüyorum ben bir roman
yazıyorum. Bunu bir filme uyarladıklarında benim romanımdaki
sözcükler artmıyor, kötü olursa azalmıyor. Benim romanımdan bir
başka sanat alanı bir başka ürün ortaya çıkarıyor. Bu benim için
çok önemli. Asla eyvah eserimi batırdılar diye bir düşüncem yoktur.
Benim eserime hiç bir şey olmuyor.” dedi.
“İpek Tuzcuoğlu İle Yüzleşme” programında Behzat Ç. dizisiyle ile
ilgili düşüncelerini de anlatan Ahmet Ümit ekranların fenomen
polisiye dizisi Behzat Ç.’yi de beğenerek izlemiş. “Behzat Ç.’yi
seyrettim. Emrah’ı, yazarını çok severim. Dizi kaliteli bir
diziydi, ama benim anlayışımda bir dizi değil. Kendi janrında
başarılı bir dizi. Ben yapsam daha başka bir şey yapardım. Türk
polisiye dizi sektörü için önemli kilometre taşlarından biri,
başarılı bir diziydi. Bence gayet güzel bir işti. Yenilerini ve
daha güzellerini yapmalıyız.” dedi.
İpek Tuzcuoğlu’nun “Sen romanlarında katilin izini sürüyorsun. Müge
Anlı bunu ekranda yapıyor. Cinayet çözüyorlar gerçek hayatta. Sen
neyi doğru neyi yanlış buluyorsun?” sorusu üzerine, ekranlarda
cinayet ve kayıp olaylarını çözmeye çalışan Müge Anlı’nın programı
ile ilgili düşüncelerini paylaşan Ahmet Ümit “Bu benim işim değil
bunu değerlendirmesi gereken Emniyet Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı ya
da sosyolojik çözümler yapan insanlar. Burada gerçek katiller,
gerçek sanıklar ve gerçek yakınları var. Benim şudur budur demem
doğru değil. Emniyet ve hukuk açısından bakar isek gerçekten burada
gerçek katiller gerçek delillere dayanarak bulunuyorsa bir sıkıntı
yok. Yanlış zanlılar töhmet altında kalıyorsa problem olabilir.
Onun dışında bir şey yok. Orada yaşanan gerçek bir şey. Benim
romanlarımda ben katilleri bulmuyorum, cinayetten yola çıkarak
insanların yüzleşmesini sağlıyorum. Benim katili bulma hikayem
insanların kendi ruhlarındaki iyilerle kötülerin yüzleşmesini
sağlamak.” diyerek cevaplandırdı.
Ahmet Ümit İzmir’de bir simitçi tezgahında kendi afişini görünce
hissettiklerini de “İpek Tuzcuoğlu Yüzleşme” programında paylaştı.
“Bu müthiş bir şey. Bu tamamen rastlantı. Simitçiyi daha
doğrusu gevrekçiyi bulamadım teşekkür için. Karşıyaka’da bir
kitapçıya gittim imza için. Karşıyaka’da iskelenin önünde bir
simitçi arabasının üzerinde bir de baktım ki bizim afiş. Hemen bir
fotoğrafını çektim. Müthiş bir şey bu. Çok hoşuma gitti.”
sözleriyle anlattı. “İpek Tuzcuoğlu İle Yüzleşme” programında
eserleri beğeniyle takip edilen yazar Ahmet Ümit’e tatlı bir de
sürpriz yapıldı. Yazdığı romanların kapaklarıyla renklenen pasta
Ahmet Ümit’i çok mutlu etti.