Ahmet Ümit: Sadece biz değil, AKP’liler de mutsuz uyanıyor
Gazeteci-yazar Ahmet Ümit, Türkiye’nin durumunu Sovyetler Birliği’nin çöküşüne benzetirken AKP’ye oy veren vatandaşların da mutsuz uyandığını söyledi.
Elveda Güzel Vatanım adlı son kitabının 250 bin basılmasıyla
gündemden düşmeyen polisiye yazarı Ahmet Ümit, Diyarbakır'da
öldürülen Tahir Elçi'nin hala nasıl öldürüldüğünün bilinmez
olduğunu söylerken "Her gün üç, beş vatandaşımız yahut askerimiz
ölüyor. Bildiğin savaş bu ama o da doğru, burada da bir dünya devam
ediyor, burada bir hayat sürüyor ve kimsenin umurunda değil. Bu
duyarsızlık korkunç" ifadelerini kullandı.
Radikal gazetesinden Armağan Çağlayan'a konuşan Ahmet Ümit'in
söyleşisinden bazı kısımlar şöyle:
90'LARA DÖNDÜK
90'larda bu kadar kitlesel değildi terör. Ne yapıyordu? Çok yanlış
şeyler; gidiyordu Kürt iş adamı PKK'ya destek vermiş diye onu
vuruyordu. Şimdi sokaktaki kadın ve çocuk evinin önüne çıkıyor,
kurşunu yiyip düşüyor. Adamcağız basın açıklaması yapıyor, caminin
korunması için, ölüyor. Nasıl öldüğünü biz de bilmiyoruz hâlâ. Ya
bir kaza kurşunu mu, bir suikast mı belli değil. Her gün üç, beş
vatandaşımız yahut askerimiz ölüyor. Bildiğin savaş bu ama o da
doğru, burada da bir dünya devam ediyor, burada bir hayat sürüyor
ve kimsenin umurunda değil. Bu duyarsızlık korkunç. Nereye
gidiyoruz belli değil. Hakikaten felakete gidiyoruz. Bak şimdi
deniyordu ki "Hepimiz sabah mutsuz uyanıyoruz." Sadece biz değil,
AKP'liler de mutsuz uyanıyor. Çok mutsuzlar, her an bir şey
olabilir diye bekliyorlar. Evham yani. Ben başbakanın ve
cumhurbaşkanının yüzlerine bakıyorum, mutluluk okunmuyor. Gergin.
İnanılmaz bir gerginlik var. Burası Ortadoğu!
Eskiden de Ortadoğu olarak mı bakıyordunuz yoksa giderek mi
Ortadoğululaşıyoruz?
Son iki yılda Ortadoğululaştık. Ben Gaziantepli'yim. Gaziantep bir
Ortadoğu. Yani Halep ile Antep'in arası 80 km. Oraya gidip
geliyorduk biz. Bir tarafımız Ortadoğu, bir tarafımız Batı bizim.
Bu da güzel bir şey, hiç kötü bir şey değil. Kızkulesi Asya'da mı,
Avrupa'da mı? Hem Asya'da, hem Avrupa'da. Güzel olan bu. Bizi güzel
yapan da bu. Hani hep uğraşıyoruz ya, "Biz doğuya mı aidiz batıya
mı aidiz?" diye. Ya kardeşim biz hem doğuyuz, hem batıyız. Trakya
denen bölgede, Avrupa'da öyle ülkeler var ki beş ülke Trakya etmez.
Biz buyuz. Bunu kabul etmek lazım. Ama bugün Ortadoğu'ya daha
yaklaşmış durumdayız. O anlamda tırnak içinde çatışmalar, nefret,
öfke, bombaların patlaması, evet doğuya yaklaşmış durumdayız. Bunun
bir sorumlusu olması lazım. Siyasi iktidar hiçbir şekilde
sorumluluğu üstlenmiyor. "Evet, yanlış yaptık" demiyor,
eleştirenler hapse atılıyor. Ama nasıl olacak bu? Bu Sovyetler
Birliği'nin çöküşüne benziyor. Ben Sovyetler Birliği'ne gittim ve
okudum. Tek parti her şeye karar veriyordu. Sovyetler Birliği'nden
bahsediyorum, Türkiye'den değil. Sayısız maden kaynakları olan,
petrolleri, zümrütleri, doğalgazları olan, insan kaynakları nüfusu
ve bizden kilometrelerce büyük bir ülkeden bahsediyorum. Bu ülke
çöktü. Niye çöktü? Tek parti yüzünden çöktü. Biri sizi
eleştirmezse, "Ben mükemmelim" derseniz bunun sonu yıkımdır.
Türkiye'de bu olanaklar yok, bizim sanayimiz yok, biz hâlâ dışa
bağımlıyız. Rusya doğalgazımızı kessin, nasıl ısınacağız diye bir
sorunumuz var bizim şu anda. Kesmiyor, kesse ısınamayacağız, ne
yapacağız bilmiyorum. Böyle bir ülkeyiz biz. Burada tek parti
olmaz. Burada hep birlikte olunması gerekiyor.
Sovyetler Birliği tek parti yüzünden çöktü diyorsunuz ama
Putin'in de şu andaki destek oranı yüzde 90'a yükselmiş. Yine tek
parti.
Tabii ama gene yıkılır, Putin de gider. Gidecek. Doğru sistem şu:
Putin'in karşısına güçlü bir muhalefet, onu eleştiren; AKP'nin
karşısına güçlü bir muhalefet, onu eleştiren ve zaman zaman yer
değiştiren... Güçlü bir basın, eleştiren. Güçlü basın olursa ne
olur? Çekidüzen verir yöneticiler kendilerine. Yürütme, yasama ve
yargının bağımsızlığı şart. Şimdi bizde yürütme çok güçlü, yasamada
onlar var, yargının verdiği kararları tartışıyoruz artık. Dördüncü
kuvvet basın maalesef eleştiri yapamıyor. Ama bu en fazla AKP ve
hükümete zarar verir. Tarihsel olarak zarar verir. Bugünü
kazanırsınız, bugün dediğim 5 yıl 10 yıl, tarih uzun sürer ama 20
yıl sonra sizi ne diye tanımlayacaklar? "Otoriter, diktatör" diye
tanımlayacaklar. Bu şaşmaz, hakikat bu.
Yani ne bileyim; 13 yıldır yapılan her şey de kötü olamaz,
mutlaka iyi yapılan şeyler de vardır.
Bu kadar oy alınıyorsa bir nedeni var. Bunu özellikle CHP'nin
düşünmesi lazım, oturup "Niye bunlar oy alıyor?" diye... "Halk
cahil, bunlara oy veriyor" açıklaması değil, başka bir şey var.
CHP'nin oturup bakması lazım doğrudan. Ben CHP'nin başında olsam
AKP'yi incelerim, önyargısız bir şekilde. Bu adamlar nasıl başardı,
doğrudan bunu incelerim. Doğrudan bir komisyon kurarım, Tayyip
Erdoğan kimdir, nedir? Ama yani böyle bir karakter nasıl oluyor
yani 13 yıldır böyle ve düşmüyor. Neden? Ben bir muhalefet parti
olsam ilk yapacağım iş bu çalışma yöntemini incelemek olurdu.
Bunun sebebi 'elitizm' olabilir mi?
CHP açısından mı? Hem elitizm hem de anlayamamak diyelim. Çok da
eleştirmek istemiyorum. Muhalefet o kadar kötü durumda ki,
eleştirmek istemiyorum. Bir yerden eleştirmek lazım tabii, başka
türlü de olmayacak. CHP kendisini sosyal demokrat bir parti olarak
tanımlıyor ve Sosyalist Enternasyonel'in üyesi. Bunun anlamı ne?
Anlamı şu: Sosyal demokrat partileri ya da sosyalist partiler halk
kesimlerine yaslanırlar. Halka giderler. Bugün CHP'nin oy
depolarının varoşlar olması lazım. İstanbul'daki varoşlar,
Ankara'daki varoşlar, İzmir'deki, Adana'daki, Mersin'deki... Hayır,
değil. Kim bunlar? Bunlar AKP'nin oyları. Burada bir yanlışlık var.
Bunun oturup düşünülmesi lazım. Tartışılması lazım. Yani bu
partinin kurmaylarının samimiyetle bu işin üzerine gitmesi lazım.
HDP, çok önemli bir şey yakaladı. Eğer PKK teröre, silaha
başvurmasaydı HDP'nin oyları yüzde 20'ye gelmişti. Bu inanılmaz
önemli. HDP'nin de çok ders çıkarması lazım. Bu iki parti yani öyle
bir fırsat vardı ki, Türkiye'de sol oylar yükseliyordu, CHP ve
HDP'yi birleştirdiğimizde yüzde 40'lar geçilmiş; 45'lere doğru
50'lere doğru bir trend başlıyordu son seçimlerde. MHP'nin,
Bahçeli'nin arkaik politikası, öyle diyorum ben, tarih öncesi
politikasıyla, PKK'nın silaha başvurmasıyla her şey değişti.
Siz HDP üyesi misiniz?
Değilim. Ben hiçbir partiye üye değilim. Ben aydının, yazarın
bağımsız olması gerektiği inancındayım. Biz bağımsız olmalıyız ki
her partiyi eleştirebilmeliyiz, ama HDP'ye oy verdim. Yani geçen
seçimlerde HDP'ye oy verdim çünkü bir umut yarattı HDP. Fakat bugün
silahlı mücadeleye tekrar dönmenin herkes için yıkım olduğunu
düşünüyorum. Derhal, hemen silahların susması lazım. Hemen.