Ahmet Taşgetiren'den Türkiye gazetesine 'Kutlu Doğum' tepkisi: Her işimiz bitti de...
Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren Kutlu Doğum Haftası'nı "FETÖ icadı" ilan eden Türkiye gazetesini namaz ve Kur'an üzerinden fena vurdu.
Star yazarı Ahmet Taşgetiren, Hz. Muhammed'in doğum haftası
çerçevesinde, her yıl nisan ayının 14'- 20 Nisan tarihleri arasında
kutlanan Kutlu Doğum Haftası'nın "FETÖ projesi" olduğuna yönelik
iddiası nedeniyle Türkiye gazetesine tepki gösterdi. Taşgetiren,
"Yahu her işimiz bitti de, Kutlu Doğum'u tartışmaya mı sıra geldi?"
dedi.
Taşgetiren, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu günlerin kutlanmasına karşı, dün, Yaşar Büyükanıt e-muhtıra
vermeye kalkmış, o günlerdeki Anayasa Mahkemesi de, Kutlu Doğum
coşkusunu Ak Parti'nin kapatılma davasında gerekçeler arasında
saymıştı. Şimdi ne oluyor da, Türkiye gazetesi böyle bir dosya açma
noktasına geliyor? Meram ne meram? Ben asıl onu sorgularım"
Türkiye gazetesinde manşette yer alan haberde, "Hristiyanların Noel
yortusuna alternatif olan bu haftanın hedefi, dinin içini
bo-şaltıp, yozlaştırmaktı" ifadesine yer verilmişti.
Ahmet Taşgetiren'in "Namazı - Kur’an’ı ne yapsak?" başlığıyla
yayımlanan yazısı şöyle:
FETÖ aidiyeti suçlaması ile cezaevine konan kişiler orada Kur'an
okuyup namaz kılıyorlarmış.
Ne dersiniz bu bir FETÖ eylem tarzı olmasın!
Ne yapsak, bu namaz kılma, Kur'an okuma işinden vaz mı geçsek...
Allah muhafaza FETÖ eylemlerini yaygınlaştırmış olmayalım.
....
Acaba Kutlu Doğum FETÖ icadı mıymış?
Ne alaka?
Onlar icat etmişmiş işte.
Onlar icat edince de, boynuna ipi geçirmek gerekirmiş.
....
Hangi iş olursa olsun, FETÖ çuvalının içine doldurdun mu, “kötülük
sembolü” haline getiriyorsun.
....
Bu çuvallamanın cevabı sadedinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kutlu
Doğum programına katılmasını göstermek, işin hakikatini ortaya
koymak yerine, sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın otoritesinden
yararlanmak anlamına geliyor ve ben bunu “Kutlu Doğum hakikati”nin
incitilmesi olarak görüyorum.
Yahu her işimiz bitti de, Kutlu Doğum'u tartışmaya mı sıra
geldi? Bu günlerin kutlanmasına karşı, dün, Yaşar Büyükanıt
e-muhtıra vermeye kalkmış, o günlerdeki Anayasa Mahkemesi de, Kutlu
Doğum coşkusunu Ak Parti'nin kapatılma davasında gerekçeler
arasında saymıştı. Şimdi ne oluyor da, Türkiye gazetesi böyle bir
dosya açma noktasına geliyor? Meram ne meram? Ben asıl onu
sorgularım.
....
Cuma - Cumartesi günleri, Bodrum ve İzmir'de Kutlu Doğum
programlarına katıldım. Üniversite, lise öğrencileri ve halkla
buluştum. Rasulullah'ı, Rasulullah'ı, Rasulullah'ı konuştuk. Burcu
burcu bir iklim oldu.
Dedim ki öncelikle “Bu bir doğum günü kutlaması değil. 'İyi ki
doğdun Muhammed!' programında bir arada değiliz.”
Sonra O'nun evrensel önderliği üzerine sohbet ettik.
Diyanet bu sene “Muhammed'ül Emin”'den yola çıkarak, İslam'ın
oluşturacağı “Güven toplumu”na dikkat çekmeye çalışıyor. Geçen sene
“Samimiyet”in gündem olmasına çalışılmış, önceki sene “Merhamet”i,
daha önceki sene “Kardeşlik”i gündem yapmışlardı. Bunlar İslam'ın
“Rahmet toplumu”nun yapı taşları ya da ana sütunları. İslam'ı
terörle birlikte anarak insanlığın İslam'a yönelişinin önünü kesmek
isteyenlere karşı insanlarımızın zihin dünyasını koruma yönündeki
bu çaba kimi neden rahatsız eder ki?
Sonra Mevlid-i Nebi ile Kutlu Doğum'u yarıştırmak niye? O da
kutlansın o da. Kimsenin başına “Rasulullah'ın doğumunu illa bu
günde kutlayacaksın” diye silah dayanmıyor ki. Ben konuşmalarımda
“Rasulullah'ın sadece bir günde, bir haftada, doğum gününde
kutlanması ve bu işin bir merasime dönüşmesi problem olur,
Rasulullah içimizde bütün zamanlarda olmalı, O'nun elinden bütün
zamanlarda tutmalıyız” diyorum.
Bodrum'da, çok farklı liselerden oluşan öğrenci topluluğuna hitap
ettim. Önce kendime sordum. Bu çocukların dünyasında bir “Peygamber
gündemi” nasıl oluşabilir? Nasıl bir iletişim alanı sağlayabilirim
Peygamberleri ile kendileri arasında? İçimdeki duyguları onlara
nasıl taşıyabilirim? Kelebeğin kanatları yolunmamalı, dedim. Kedi
üzerinde atış talimi yapılmamalı, dedim. Tebessüm sadakadır,
gülümseyin, gülümseyin, gülümseyin, dedim. Yolda insanlara eziyet
veren şeyi kaldırmak sadakadır, dedim. Trafikte yol hırsızlığı
yapılmamalı, dedim. Rahmet Peygamberi”ni anlayıp, rahmet insanları
olmalıyız, dedim.
Ben gözlerdeki pırıltıyı gördüm.
İyiliği çoğaltmak varken, iyilik kervanına çelme takmak, niyedir,
anlamıyorum.
Niye?
Bir fazla gönülde Peygamber sevgisi parıldamaya başlayacaksa yol
kesmek niye?
1989'dan beri devam ediyor Kutlu Doğum programları?
Hangi mesaja takıldınız bu süre içinde, onu söylesenize?
Belli ki mesajlarla falan alakanız yok. Niye başlattınız bu kötülük
kampanyasını?
Diyanet'le bir hesaplaşmanız var da, FETÖ'yü malzeme olarak mı
kullanıyorsunuz? Her ne öfke ise o, sizi, insanların Peygamberimize
ulaşma yolunu kesmeye mi yöneltiyor? Yazık!