25 Kas 2013 08:49
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:46
Ahmet Şık'tan flaş iddia! AKP'nin elinde Cemaat'i bitirebilecek bir arşiv var!
Ahmet Şık, dershaneler üzerinden yürüyen AKP-Cemaat kavgasının arka planını anlattı!
Cemaat'in hedefi olmuş bir gazeteci Ahmet Şık. Polis teşkilatı
içerisindeki cemaatçi örgütlenmeye dair yazdığı kitap yüzünden
aylarca hapis yattı. Şimdi de AKP - Cemaat kavgasına dair bir kitap
hazırlıyor. Ahmet Şık, dershaneler üzerinden yürüyen AKP-Cemaat
kavgasının arka planını BirGün’e anlattı.
Dershanelerle birlikte AKP cemaat gerilimi arttı. Bir
rant kavgası varmış gibi gözükmekle beraber daha derinlerde ne
var?
Dershanelerin kapatılması üzerinden bugün yeniden kamusal
alanda görünür olan AKP-Cemaat savaşını finansal bir rant kavgası
olarak görmek doğru değil. Elbette içinde finansal rantın da olduğu
ancak son kertede tamamıyla siyasi bir kavga bu. Adını doğru koymak
gerekirse, bu yaşananlar devlete kimin sahip olacağı savaşı.
Devletin sadece görünen kısmına değil derinde yer alan yapısına
yani kontrgerillaya da kimin sahip olacağı kavgası. Ancak
AKP-Cemaat savaşını sadece bugüne bakarak yorumlamak da yanlış
olur. Başlangıcı 1970’lerin sonuna dek uzanıyor. Ama Milli Görüş
ile Gülen Cemaati arasındaki en büyük ilk kırılma bunlardan
bağımsız olarak, bugünlerde de tartışma konusu olan 28 Şubat
darbesinde yaşandı.
Peki nasıl bir araya geldiler?
Günümüzün en önemli siyasal ve toplumsal iki güç odağının, 28
Şubat darbesi travmasından sonraki ilk yakınlaşması da AKP’yi
iktidara taşıyan 2002 seçimleri öncesinde yaşandı. İçinden çıktığı
Milli Görüş Hareketi’nin siyasal anlayışından kopmuş görüntüsü
vermekle birlikte AKP aslında aynı siyasi geleneğin devamı olan
ancak küreselleşme politikaları ekseninde neo-liberalizme uyum
sağlayarak ehlileştirilen, bu sayede geleneksel sağ seçmeni de
taraftarı haline getiren bir siyasal İslam modeliydi. Meşruiyetini
sağlayacağı seçimlerde her bir oya ihtiyacı olan AKP ve siyaseti
okuma becerisi ile iktidar koltuğuna oturacak her güç odağıyla kim
olursa olsun yakın ilişki kurma “becerisine” sahip Gülen’in
çıkarlarının kesişmesi dolayısıyla ikili sorunlu geçmişlerine
“sünger” çekti. Bir cemaatler ve tarikatlar “konsorsiyumu” olarak
iktidar olan AKP’nin ilk iktidar döneminde devlet rantının
bölüşümünden Gülenciler de, tıpkı diğerleri gibi seçimlerde verdiği
destek kadar faydalandı. Ancak bu hakkını, bürokrasideki
örgütlenmede, özellikle stratejik önemi birkaç yıl içinde kendini
gösterecek olan güvenlik ve yargı alanında kullandı. Cemaatin bu
stratejik örgütlenmesi AKP’nin ikinci iktidar dönemi olan 2007
seçimlerinden sonra başlatılan ve Ergenekon süreci diye
adlandırılan kimi siyasal davaların en önemli gücü oldu. Aynı
sosyal ve siyasal tabandan beslenen AKP ve Gülen Cemaati, sorunlu
geçmişlerinin üzerine kalın bir çizgi çekip Türkiye’nin yeniden
biçimlendirildiği bu soruşturma ve davalar sürecinde güçlü bir
ittifak kurdular. İttifakı sağlayansa, geçmişte bu iki yapıyı karşı
karşıya getirmeyi de başarmış olan ordunun kendisiydi. 27 Nisan
muhtırasından sonra AKP-Cemaat ortaklığı hayata geçti.