"AHMET ŞIK'A İNANMAYANLAR TARİH KİTAPLARINA BAKSIN!"
Bir memlekette suçlular güçlü ise ve güçsüzler peşinen suçlu ilan edilmişse, orada adaletten söz edilemez.
Suçlular ve güçlüler
Bir memlekette suçlular güçlü ise ve güçsüzler peşinen suçlu
ilan edilmişse, orada adaletten söz edilemez.
Lakin orada adalet, bambaşka bir şekilde tecelli eder:
İktidar, sık sık sallanır ve sarsıntıda suçlu ile güçlü hızla yer
değiştirir.
Bir gün içinde eski güçlüler suçlu, eski suçlular güçlü
oluverir.
Adaletsiz ülkelerde güçlüler bunu bildiği için hep tedirgindir;
“suçlular” ise “Gün gelir, devran döner” güveni içinde hep
ümitvar...
* * *
Kazım Karabekir’i düşünün:
Şark Cephesi komutanlığından 3 sene sonra idamlık sanık
olmuştur.
12 Eylül’de sürgüne gönderilen Demirel, 13 yıl sonra Cumhurbaşkanı
koltuğuna oturmuştur.
Onu sürgüne gönderen Evren, bugünün “suçlu”sudur.
* * *
Mahkemelerinde adalet terazisinin değil, güçler dengesinin rol
oynadığı sistemlerde, 11 polis bir genci öldüresiye döverse, dayak
yiyen genç suçlanır, kendisine döven polislerin elini incitti
diye...
Dere yatağına yapılan konutların bodrum katından çıkarılan çocuk
cesetlerinden, binaları oraya yapanlar değil, orada oturanlar
mesuldür.
Kayak pistinde düşüp ölürseniz, milli kayakçı dahi olsanız, kusur
pistte değil, sizdedir.
Başınızı duvara çarparak ölürsünüz “güçlüler ülkesi”nin
karakolunda; hızla inen copa doğru uzanıp kafanızı kırarsınız.
Davada aleyhinize olacağını bildiğiniz bir CD’yi aylarca
çekmecenizde saklarsınız.
Çünkü “güçlüler”, “suçlu”luğunuza hükmetmiştir.
Hüküm, suçsuzluğun ispat edilmesiyle değil, gücün el
değiştirmesiyle değişir ancak...
* * *
Daha birkaç ay önce, tutukluluğun cezaya dönüşmesi bahsinde burnunu
havaya dikip “Mahkemelerin işine karışamayız” diyen iktidar, şimdi
ne değişti de, “Tutuklama tedbirdir. Mahkumiyete dönüşmemelidir”
demeye başladı?
Ne oldu da aylardır istenen tahliyeler kapıya dayandı?
Bunu toplumun adalet talebine yoran kimse var mıdır; yoksa
derindeki sarsıntılarda yer değiştiren taşlar yüzünden bu tashihin
zaruri hale geldiğinden herkes haberdar mıdır; bilmiyorum.
Bildiğim; buna fazla güvenemeyeceğimiz.
Çünkü yine tarihten biliyoruz ki, yargıya haklılar değil, güçlüler
hükmediyorsa bugün gevşeyen ipler yarın yeniden sıkılabilir.
Evrensel hukuk kurulup gerçek adalet tesis olana dek bu
böyledir.
* * *
Gazeteci arkadaşımız Ahmet Şık’ın, 7 yıl hapsinin istenmesine neden
olan, “Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcılar, hakimler
cezaevine girecek” sözlerini bu çerçevede değerlendirmek
gerekir.
Ahmet’e inanmayanlar, sözlerin doğruluğunu herhangi bir tarih
kitabında test edebilir.
Güçlü, gücünü adaletten değil, şiddetten alıyorsa, güç, içinde
merhamet barındırmıyorsa, iktidar, gücüne dayanarak haklıyı suçlu
ilan edebiliyorsa, adalet gecikiyor ve gelmiyorsa, mecburen
nihayetinde işe siyaset el koyacak, gün olacak, devran dönecek,
suçlularla güçlüler yer değiştirecektir.
O gün geldiğinde de suçlular güçlü, güçlüler suçlu olacaktır.
Bu tarihsel gerçek iyi bilindiği için güçlüler hep tedirgindir;
“suçlular”sa hep ümitvar...
Can DÜNDAR / MİLLİYET