Ahmet Şık, AİHM'e başvurdu: 2014'teki karar emsal gösterildi
Cumhuriyet gazetesinin tutuklu muhabiri Ahmet Şık, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurarak ‘derhal serbest bırakılmasına karar verilmesi’ni istedi.
Cumhuriyet gazetesinin yönetici ve yazarlarına yönelik "FETÖ ve PKK
adına suç işledikleri" iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında
tutuklanan gazetenin muhabiri Ahmet Şık, "haksız tutuklama"
kararına karşı AİHM'e başvurarak "derhal serbest bırakılmasına
karar verilmesini" istedi. Şık adına Cumhuriyet gazetesinin
avukatlarının yaptığı başvuruda, 2014 yılında AİHM'in kendisiyle
ilgili verdiği kararı emsal gösterildi.
Cumhuriyet gazetesinden Kemal Göktaş'ın haberine göre, Şık adına
avukatların yaptığı başvuruda, Şık’ın, 2011 yılında "Fethullah
Gülen'in liderliğini yaptığı cemaate üyelerinin polis içindeki
örgütlenmesini" anlattığı kitap yazdığı için tutuklanarak 1 yıl 1
hafta cezaevinde kaldığı ve basılmamış kitabının toplatıldığı
hatırlatıldı. Şık’ın polis ve adliyede örgütlü Gülenciler
tarafından açılan bu davadan geçen ay beraat ettiği belirtilen
başvuruda, bu davadaki tutukluluğu ile ilgili AİHM’nin 2014’te
verdiği ihlal kararı emsal gösterildi.
AİHM’nin bu kararda Şık’ın “özgürlük ve güvenlik hakkı” ile “ifade
özgürlüğü”nün ihlal edildiğine hükmettiği anımsatılan başvuruda
"Gazetecilerin haksız biçimde tutuklanması artık kronikleşmiştir ve
başvurucunun tutuklanması bunun simgesel bir örneğidir" dendi.
AİHM’nin 2014 yılındaki Ahmet Şık kararında gazetecinin tutuklanmış
olmasını ve tutukluluk halinin sürdürülmesini baskı ve otosansür
olarak gördüğü ifade edilen başvuruda şunlar ifade edildi:
"2017 yılı tutuklamasına ilişkin bu başvuru ile Şık-Türkiye
kararında incelenen konu ve yapılan tespitler arasındaki ilişki,
hem başvurucu yönünden, hem de tüm gazeteciler yönünden yargı
kaynaklı büyük bir tehdide işaret etmektedir. Başvurucunun
tutuklanması ile Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin tutuklanması
arasında paralellik mevcuttur. Cumhuriyet yazar, yönetici ve
avukatlarına ilişkin tutuklamalar, başvurucuya yönelik tutuklamanın
tekil değil sistematik bir ‘yargısal taciz’ uygulaması olduğunu
göstermektedir.”
"FETÖ’den vazgeçtiler"
Şık’ın Anayasa Mahkemesi’ne 3.5 ay önce yaptığı başvurunun hâlâ
görüşülmediği vurgulanarak AİHM’nin bu başvuru ile Şık’tan 2 ay
önce tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin yazar, yönetici veya
avukatlarının AİHM’ye yaptığı başvuruyu birleştirmesi istendi.
Başvuruda “Ahmet Şık 28 yıllık gazetecidir ve yaptığı haberler,
yazdığı kitaplar nedeniyle siyasal iktidarın hedefindedir.
Başvurucu gazetecilik faaliyeti nedeniyle sistematik olarak haksız
soruşturma ve kovuşturmalara uğramaktadır” dendi.
Tutuklama kararında Şık’a “FETÖ ve PKK propagandası yapmak”
suçlaması yöneltildiği, ancak iddianamede “PKK ve DHKP-C’ye yardım
ettiği” iddiasında bulunulduğu hatırlatılarak “FETÖ suçlamasının
yerini DHKP-C suçlaması almıştır. Oysaki başvurucunun suça dayanak
olarak gösterilen 5 haberinden 3’ü doğrudan sulh ceza
hâkimliklerinin FETÖ suçlamasıyla tutuklama kararı vermesine neden
olan haberlerdir. Savcılık, başvurucunun bu örgüte karşı yazdığı
kitaplar yüzünden 5 yıl önce bu örgütün faaliyetiyle tutuklanması
nedeniyle, inandırıcı olamamaktan ya da kamuoyundan çekinmiş ve
FETÖ suçlamasından vazgeçmiştir. Bu durum tutuklamaların hukuki
olmadığını göstermektedir” dendi.
Şık hakkında 8 Twitter paylaşımı, 4 haber ve bir de basın özgürlüğü
ile ilgili bir panelde söylediği iddia edilen bir cümlenin
tutuklama gerekçesi yapıldığı belirtilen başvuruda “Başvurucuya bu
düşünce açıklamaları ve haberler dışında bir eylem yüklenmemiştir”
dendi. Şık’a suçlama olarak yöneltilen haberlerden biri hakkında
daha önce soruşturma açılarak takipsizlik kararı verildiği,
diğerleri ile ilgili olarak da Basın Kanunu’ndaki 4 aylık dava açma
süresi geçmesine rağmen dava konusu yapıldığı vurgulandı.
Başvuruda Şık’ın Avrupa insan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen
“özgürlük ve güvenlik, ifade özgürlüğü” haklarının ihlal edildiği,
ayrıca Sözleşmenin 18. maddesindeki “hak ve özgürlüklere bu
Sözleşme hükümleri ile izin verilen kısıtlamalar öngörüldükleri
amaç dışında uygulanamaz” hükmüne aykırı davranıldığı belirtilerek
Şık’ın derhal salıverilmesine ve 20 bin Avro tazminata karar
verilmesi istendi.