05 Kas 2013 12:41
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:44
AHMET KEKEÇ'TEN ŞAFAK PAVEY'E: SEVİŞMEMİZİ ATATÜRK'E BORÇLUYUZ!
CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey'in Meclis'te başörtüsü hakkında yaptığı konuşmayı Star Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç de köşesine taşıdı.
Kekeç "Sevişmemizi Atatürk’e borçluyuz" başlıklı yazısında Pavey’in
başörtülü kadınlar hakkında sarf ettiği cümleleri eleştirdi.
İşte o yazı:
"Şafak Pavey’in konuşmasında beni rahatsız eden şey şuydu:
Pavey, sürekli borçlandırıldığımız Atatürk’e karşı "borçluluk" halimizin devam etmesini istiyor. Biz bugün bu haldeysek, bunu büyük ölçüde, modernleşmemizin tanrısı olan Atatürk’e borçluyduk.
Hadi bunu bir "retorik" olarak kabul edelim ve "modernleşmemizi borçlu-alacaklı ilişkisi içinde anlamaya çalışan tuhaf ve naif bir görüş, üzerinde durmaya bile değmez" deyip geçelim.
Pavey, her şeyimizi borçlu olduğumuz Atatürk’ün, öpüşen başörtülüler için de alan açtığını söylüyor/söylemeye çalışıyor... "Öpüşebilme özgürlüklerini" elde etmiş talihlilerin, niçin talihli sayılmalarını gerekçelendirirken de, hemen "sınıfçı" bir pozisyon alıyor.
Evet, tahmin ettiğiniz gibi, "çiçekli başörtüsü" benzetmesinden söz ediyorum. Pavey’e göre, çiçekli başörtüsü takan, dolayısıyla "zevk" ve "stil" sahibi olmadıklarını düşünebileceğimiz (esasında böyle düşünmeliyiz; örtünme bize çiçekli başörtüsünü ve zevksizliği hatırlatmalı ) insanlar, aynı zamanda hak etmedikleri bir özgürlüğü kullanıyorlar: "Öpüşebiliyorlar..."
Bunu da Atatürk’e borçluyuz işte...
Hasan Cemal’in pek bir beğendiği bu konuşma, aynı zamanda, "Gezi ruhu nedir?" sorusunun cevabıydı.
Ki, son derece "açıklayıcı" bir konuşmaydı.
Gezi ruhu budur işte:
Sana benzemeyeni aşağıla ve hemen aidiyetini hatırlat..."
İşte o yazı:
"Şafak Pavey’in konuşmasında beni rahatsız eden şey şuydu:
Pavey, sürekli borçlandırıldığımız Atatürk’e karşı "borçluluk" halimizin devam etmesini istiyor. Biz bugün bu haldeysek, bunu büyük ölçüde, modernleşmemizin tanrısı olan Atatürk’e borçluyduk.
Hadi bunu bir "retorik" olarak kabul edelim ve "modernleşmemizi borçlu-alacaklı ilişkisi içinde anlamaya çalışan tuhaf ve naif bir görüş, üzerinde durmaya bile değmez" deyip geçelim.
Pavey, her şeyimizi borçlu olduğumuz Atatürk’ün, öpüşen başörtülüler için de alan açtığını söylüyor/söylemeye çalışıyor... "Öpüşebilme özgürlüklerini" elde etmiş talihlilerin, niçin talihli sayılmalarını gerekçelendirirken de, hemen "sınıfçı" bir pozisyon alıyor.
Evet, tahmin ettiğiniz gibi, "çiçekli başörtüsü" benzetmesinden söz ediyorum. Pavey’e göre, çiçekli başörtüsü takan, dolayısıyla "zevk" ve "stil" sahibi olmadıklarını düşünebileceğimiz (esasında böyle düşünmeliyiz; örtünme bize çiçekli başörtüsünü ve zevksizliği hatırlatmalı ) insanlar, aynı zamanda hak etmedikleri bir özgürlüğü kullanıyorlar: "Öpüşebiliyorlar..."
Bunu da Atatürk’e borçluyuz işte...
Hasan Cemal’in pek bir beğendiği bu konuşma, aynı zamanda, "Gezi ruhu nedir?" sorusunun cevabıydı.
Ki, son derece "açıklayıcı" bir konuşmaydı.
Gezi ruhu budur işte:
Sana benzemeyeni aşağıla ve hemen aidiyetini hatırlat..."