Ahmet Kekeç'ten Murat Belge'ye sert cevap: Pespayelik, rezillik! Hangi kafayla yazdı bu yazıyı?
Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, Murat Belge'nin "kandırıldık" diyenleri eleştirdiği yazısına çok sert bir cevap verdi.
Belge'nin yazısı için "Hangi kafayla yazdı bu yazıyı bilmiyorum ama (umarım ayık kafayla yazmıştır)" diyen Kekeç, Murat Belge'nin yazısında "kandırıldık" diyenleri haklı çıkardığını ifade etti.
Murat Belge için de“Helsinki yurttaşı” diyen Kekeç, Belge'nin tavrını önce "pespayelik" diye nitelendirdi, daha sonra bu ifadesini değiştirdi ve "Düpedüz rezillik" dedi.
İşte Ahmet Kekeç'in o yazısının ilgili bölümü:
BU PESPAYELİK HELSİNKİ'DE İŞ GÖRÜR MÜ?
FETÖ’nün ne tehlikeli bir örgütlenme olduğunu önceden bilenler ve ona göre pozisyon aldığını söyleyenler, örgüt açık operasyonlara ve “darbe”ye yöneldikten sonra hangi pozisyonu temellük ettiler?
Mesela, Hikmet Çetinkaya niçin eleştirilerine ara verdi?
Ki, 17/25 Aralık’tan sonra manidar bir “suskunluğa” bürünmüştü.
Kemal Kılıçdaroğlu niçin eleştirilerini sürdürmedi?
Üstelik “kandırıldıklarını”, 17/25 Aralık’tan sonra tehlikeye uyandıklarını söyleyenlere göre daha “bilgili”, daha avantajlı bir konumdaydılar.
Niçin sustular?
Dahası, niçin örgütün operasyonlarına destek verdiler?
Bu sorular, “Helsinki yurttaşı” Murat Belge için de geçerlidir.
Murat Belge, “kandırıldık” dilenlerin gerekçelerini ellerinden almak için şöyle bir değerlendirme yapıyor: “Devlet yapılanması içinde farklı bir hiyerarşinin disiplinine uyarak var olmak yasaya aykırıdır; adına da ‘sızmak’ denir. Ama bu kolay ele gelen bir ‘suç’değildir. Fetullah Gülen’in düşüncelerini benimsemek, kendisini ermiş saymak vb. başlı başına suç değildir.”
Hangi kafayla yazdı bu yazıyı bilmiyorum ama (umarım ayık kafayla yazmıştır), tam da “bilmiyorduk, kandırıldık” diyenleri haklı çıkaran bir yazı.
Çünkü onlar da aynı şeyleri söylüyorlardı, “Fetullah Gülen’in düşüncelerini benimsemek, kendisini ermiş saymak vb. başlı başına suç değildir” diyorlardı ve Hikmet Çetinkaya gibilerin salvolarına karşı “kanaat hürriyetini” savunuyorlardı.
Hangi kafayla yazıya kalkıştığını bilemediğimiz Murat Belge, iki satır sonra, “Niçin şimdiye kadar girişmediniz bu tasfiyeye?” diyenlerden bahisle, tehlikeye geç uyandığını söyleyenleri kendince köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.
Bir tasfiyeye girişmediler...
Girişemezlerdi...
Çünkü kanaat sahibi olmak, Fetullah Gülen’in düşüncelerini benimsemek suç değildir... Bu yüzden girişmediler...
Ne zaman giriştiler peki?
Fetullah Gülen’in düşüncelerini benimseyenler açık operasyonlara ve darbeye kalkıştıktan sonra (yani “farklı bir hiyerarşinin disiplinine uydukları”anlaşıldıktan sonra) giriştiler.
Hem “Niçin tasfiyeye girişmediniz?” diye soracaksın, hem de tasfiyeleri eleştireceksin...
Bilmem ki, “pespayelik” dışında hangi sıfatla tanımlamak lazım bu yaklaşımı?
Murat Belge pespayeliğe devam ediyor: “17 Aralık’tan önce Gülenci hareketin‘masum’olduğuna inanmamızı gerektiren bir şey yok; 17 Aralık’tan sonra Tayyip Erdoğan’ın iddia ettiği türden ‘kriminal’eylemler içinde olduğuna inanmamızı gerektiren bir neden olmadığı gibi.”
Öyle ya, onca usulsüz dinleme, onca tape, onca illegal kayıt, onca kumpas, onca cinayet uzaylıların eseriydi... 15 Temmuz diye bir şey de yaşanmadı, Cumhurbaşkanı’na suikast timleri gönderilmedi, Meclis bombalanmadı, 248 insanımız katledilmedi...
Başlıkta “pespayelik” nitelemesini kullanmıştım.
Değiştiriyorum: Rezillik...
Düpedüz rezillik...
Ne yazık ki, rezilliğin “entelektüel imalat” muamelesi gördüğü bir ülkede, imalat sahipleriyle aynı havayı soluyarak yaşıyoruz!