02 Mayıs 2016 12:21
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:29
Ahmet Kekeç'ten Ahmet Hakan'a tepki: Anchorman kılıklı ibiş!
Star yazarı Ahmet Kekeç, Deniz Baykal'ı programında ağırlayan CNN Türk sunucusu Ahmet Hakan'ı köşesinde çok sert dille eleştirdi.
Ya yalancı, ya komplocu, ya da şantajcı! başlıklı yazısında ismin
anmadan, ama "Anchorman kılıklı ibiş" gibi sert bir tanımlama ile
Ahmet Hakan'a yüklenen Kekeç, "CNN Türk’ün habercisi, ayağına kadar
gelmiş haber fırsatını tepti" yorumunu yaptı.
İşte Kekeç'in yazısından dikkat çeken bir bölüm:
CNN Türk’ün habercisi, ayağına kadar gelmiş haber fırsatını tepti, Baykal’ın “Kılıçdaroğlu o görüntüleri izlediğini söylüyor” ifadesinin üzerinde bile durmadı, “İyi akşamlar” deyip programı kapattı.
Bu mudur?
Baykal’ın sözleri, ikinci, üçüncü, hatta dördüncü soruyu icbar etmiyor mu?
Hayır, yangından mal kaçırır gibi kapattı konuyu anchorman kılıklı ibiş.
Önce Baykal’ın söylediklerini hatırlayalım... (“Size göre komploda cemaat parmağı var mı?” sorusu üzerine Baykal şunları söylüyor): “Bir şey söylemek için elde kanıta ihtiyaç var. O günkü yüksek siyasi iradenin talimatı, onayı, kararı olmadan böyle bir iş yapılamaz. Ben bu kanaatimi ilk gün söyledim, bugüne kadar o kanaatimi değiştirecek hiçbir somut gelişme sağlanamadı. Gizli tanık ifadeleri gibi iddiaların doğru olmadığını ben biliyorum. Bununla ikna olmuyorum. İkna olmaya hazırım. Hükümet somut bir şey getirsin. Cemaat demekle olmuyor. Ya bir itirafçı ya da bir delil bulsun. Bu konuyu aydınlatacak iki isim vardır. Biri zamanın başbakanıdır. Bir de Sayın Kılıçdaroğlu’na sorulsun. Çünkü o, Başbakanın o kaseti seyrederken görüntüsünü izlediğini söyledi. ‘Gözlüğünü takıp’ diye anlattığı, gördüğünü iddia eden ana muhalefet partisi başkanı var...”
İki ismi işaret ediyor Baykal: Biri dönemin Başbakanı Erdoğan, diğeri Erdoğan’ın o görüntüleri izlediğine dair görüntüleri izlediğini söyleyen Kılıçdaroğlu.
Baykal’ın işaret etmeyi unuttuğu bir odak daha var:
Pensilvanya...
Çünkü kaset ortaya çıkar çıkmaz, Pensilvanya’daki zat, “Bu durumun cemaatimizle bir ilgisi yok” demeye getiren bir açıklama yapmış, Baykal’ı temin yoluna gitmişti.
Neden diğer cemaatler ses vermemişti de, Fethullahçılar açıklama yapma gereği duymuştu? Kimse onlara bir suçlama yöneltmemişti ki. Neden durup dururken kendilerini hatırlatma gereği duymuşlardı?
Bu işgüzarlık kimsenin dikkatini çekmedi.
İşte Kekeç'in yazısından dikkat çeken bir bölüm:
CNN Türk’ün habercisi, ayağına kadar gelmiş haber fırsatını tepti, Baykal’ın “Kılıçdaroğlu o görüntüleri izlediğini söylüyor” ifadesinin üzerinde bile durmadı, “İyi akşamlar” deyip programı kapattı.
Bu mudur?
Baykal’ın sözleri, ikinci, üçüncü, hatta dördüncü soruyu icbar etmiyor mu?
Hayır, yangından mal kaçırır gibi kapattı konuyu anchorman kılıklı ibiş.
Önce Baykal’ın söylediklerini hatırlayalım... (“Size göre komploda cemaat parmağı var mı?” sorusu üzerine Baykal şunları söylüyor): “Bir şey söylemek için elde kanıta ihtiyaç var. O günkü yüksek siyasi iradenin talimatı, onayı, kararı olmadan böyle bir iş yapılamaz. Ben bu kanaatimi ilk gün söyledim, bugüne kadar o kanaatimi değiştirecek hiçbir somut gelişme sağlanamadı. Gizli tanık ifadeleri gibi iddiaların doğru olmadığını ben biliyorum. Bununla ikna olmuyorum. İkna olmaya hazırım. Hükümet somut bir şey getirsin. Cemaat demekle olmuyor. Ya bir itirafçı ya da bir delil bulsun. Bu konuyu aydınlatacak iki isim vardır. Biri zamanın başbakanıdır. Bir de Sayın Kılıçdaroğlu’na sorulsun. Çünkü o, Başbakanın o kaseti seyrederken görüntüsünü izlediğini söyledi. ‘Gözlüğünü takıp’ diye anlattığı, gördüğünü iddia eden ana muhalefet partisi başkanı var...”
İki ismi işaret ediyor Baykal: Biri dönemin Başbakanı Erdoğan, diğeri Erdoğan’ın o görüntüleri izlediğine dair görüntüleri izlediğini söyleyen Kılıçdaroğlu.
Baykal’ın işaret etmeyi unuttuğu bir odak daha var:
Pensilvanya...
Çünkü kaset ortaya çıkar çıkmaz, Pensilvanya’daki zat, “Bu durumun cemaatimizle bir ilgisi yok” demeye getiren bir açıklama yapmış, Baykal’ı temin yoluna gitmişti.
Neden diğer cemaatler ses vermemişti de, Fethullahçılar açıklama yapma gereği duymuştu? Kimse onlara bir suçlama yöneltmemişti ki. Neden durup dururken kendilerini hatırlatma gereği duymuşlardı?
Bu işgüzarlık kimsenin dikkatini çekmedi.