Ahmet Kekeç'ten Ahmet Hakan'a sert çıkış: İlkesiz, köşesiz, terbiyesiz...
Ahmet Kekeç, Ahmet Hakan'ın dünkü yazısını bugün çok sert bir dille eleştirdi.
Bir süre önce Aydın Doğan'ın hükümete yakınlaşmak istediğini bu
yüzden de Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'ın döndüğünü, daha önceki
gibi Ethem Sancak için "Şems" demekten vazgeçtiğini ileri süren
Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, Ahmet Hakan'ın dünkü yazısını
bugün çok sert bir dille eleştirdi.
Yazısına "Ne zaman dönüş yapacak diye bekliyordum... Kaç gündür
kıvranıyordu... “Şems” lafını bir yerlere sokuşturmak için fırsat
kolluyordu." diye başlayan ve Ahmet Hakan'ın ismini anmayan
ancak Hürriyet’te yazan “Coşkun” soy isimli şahıs diyen Kekeç
şöyle devam etti yazısına:
"Aradığı fırsatı, Türkiye Cumhuriyeti savcıları sundu: Patronu
Aydın Doğan’ı POAŞ yolsuzluğunun bir numaralı sanığı ilan etti.
Eh, konu haliyle basın-yayın organlarının da ilgisini çekti.
Birçok gazete gibi, Star gazetesi de, Aydın Bey’in marifetlerini
yazmaya başladı.
Bu haberleri görünce şöyle düşündüm:
Hürriyet’te yazan “Coşkun” soy isimli şahıs, yukarıdan bir
talimatla “Şems”ten “Ethem Bey”e rücu etmiş, içinde “Ethem Bey”
geçen fevkalade vıcık yazılar yazmıştı ama tetikçinin bir ilkesi
olması gerekmiyor. Tekrar “Şems”e dönecektir.
Nitekim öyle oldu...
Dün, içinde “Şems” geçen son derece çirkin, son derece terbiyesizce
bir yazı yazdı.
Belden aşağı vurmayı da ihmal etmedi tabii...
Bir diğer ifadeyle, “tıynetinin gereğini” yerine getirdi.
Bundan sonra sözüm, bu şahsı adam yerine koyup mikrofonların
karşısına geçiren “Alem FM” yetkililerine:
Her fırsatta grubunuza saldıran, her fırsatta patronunuzu
aşağılayan, sıkıştıkça bel altına inen bu ilkesiz, bu terbiyesiz,
bu köşesiz adamı radyonuzda ağırlarken kime sordunuz?
Nasıl bir “değer” vehmettiniz anlattıklarında?
Diyelim ki görece “sulh ortamı”na güvenerek bu işi yaptınız ve
kendinizi mazur gösterecek birtakım referanslara sahipsiniz...
Bundan sonra da adam yerine koyacak mısınız bu ilkesiz, terbiyesiz
ve köşesiz şahsı? Mikrofonun karısına oturtup “İlahi Ahmet Bey”
diye nezaketten kırılacak mısınız?
Bunu yapmayın...
Şunu yapın:
Her tarafla kötü olmayı, her kesimden düşman biriktirmeyi mesleki
doğrularla açıklayan ve sık sık “gazeteci olduğum için böyle
oluyor, gazeteci her şeyi yazar, gazetecinin dostu yoktur” deme
gereği duyan bu köşesiz şahsa, “Gazeteci olduğun için mi, ilk dört
yılı ödemesiz, sıfır faizli ballı devlet kredilerini yazmıyorsun?
Gazeteci olduğun için mi iştirakçi kazıklayan basın patronlarını
kalemine dolamıyorsun? Gazeteci olduğun için mi POAŞ rezilliklerine
hiç değinmiyorsun? Gazeteci olduğun için mi, aile şirketine iş
yaptıran TRT müdürlerine bol keseden yıldız dağıtıyorsun?” diye
sorun.
Bu soruların cevabını alın, ikna olun, ondan sonra mikrofonu uzatıp
“İlahi Ahmet Bey” diye yaltaklanın...
Hazır söz açılmışken, “köşesiz”in darbe konusunda söylediklerini de
bir hatırlayalım.
Bir darbeyi ihtimal dâhilinde görmüyormuş.
Hele cemaatin bir darbe yapacağına hiç inanmıyormuş. Cemaatin gücü
mü varmış ki!
Star gazetesi boşu boşuna konuyu köpürtüp duruyormuş.
Böyle bir şey olursa, Star gazetesi hiç endişe etmesinmiş,
herkesten (ve tabii Star gazetesi çalışanlarından önce) kendisi
tankın üzerine çıkarmış.
Bunu diyen adam, “e-muhtıra” yayınlandığında, “Ne yani, muhtıraya
karşı olduğumuzu söyleyeceğiz de, ötesini söylemeyecek miyiz?” diye
yazmış, “ötesi” konusundaki (yani darbe konusundaki) tüm
sorumluluğu meşru hükümete yıkmış ve darbeyi hasretle beklemiş bir
tabansızdır. AK Parti’nin kapatılması için de, grubunun
yazarlarıyla birlikte, elinden gelen her melaneti
sergilemiştir...
Efendim biz Kanal 7’deyken 28 Şubat’a karşı aslanlar gibi
direndik...
Sen 28 Şubat’ta yanlışlıkla “doğru” yerdeydin koçum...
Başka yerde bulunma “imkânın ve seçeneğin” olmadığı için Kanal
7’deydin...
28 Şubat’ı Hürriyet yazarı olarak idrak etseydin, yerin Çevik
Bir’in ve “Paşa Başkan’ı hizaya soktu” diyen müptezellerin yanı
olacaktı. Sen busun çünkü!