Ahmet Kekeç'ten Ahmet Altan'a sert çıkış! Bu işi Baransu'nun sırtına yıkıp sıyıramazsın, suçlusun!
Yargıtay'ın Ergenekon Davasını usulden ve esastan bozmasının ardından Ahmet Altan'ın tepkisine Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç sert tepki gösterdi.
Ahmet Altan'a "zavallı" diye seslenen Kekeç, "Suçlusun. Üstelik, bu
suça onlarca insanı (onlarca gazeteciyi) ortak ettin. Senden daha
zekice, daha akıllıca “sıyırma” hamleleri beklerdik." yazdı.
İşte Kekeç'in Ahmet Altan'a yüklendiği o satırlar:
Yargıtay’ın “Ergenekon ve Balyoz diye bir şey yoktur” kararına çok
sinirlenmiş.
İşin içinde “tuhaflık” arıyor.
Arıyor ve buluyor.
Efendim, Balyoz davasındaki CD’nin tuhaflıkları Balyoz’un darbe
olmadığının kanıtı sayılıyormuş da, 28 Şubat davasının CD’lerindeki
tuhaflıklar neden 28 Şubat’ın darbe olmadığının kanıtı
sayılmıyormuş?
Bunu diyen kim?
Kim olacak? Fethullah Gülen hoca efendisini kurtarabilmek için,
“darbe” ve “iç savaş” dahil, her melanete yatan “usta gazeteci”
Ahmet Altan...
Utanma duygusunu tamamen yitirmiş bu adam, “olmuş bitmiş” bir darbe
olan 28 Şubat’la, henüz oluş aşamasına bile gelmemiş Balyoz
girişimin aynı şey olduğunu söylüyor.
28 Şubat’a darbe diyorsak, Balyoz’a neden darbe demiyormuşuz?
Balyoz’u darbe saymıyorsak, 28 Şubat’ı neden darbe
sayıyormuşuz?
Bu uyanık ve aynı zamanda “zeki” gazeteciye şunları söylemek
lazım:
Fethullahçı polislerin elinize tutuşturduğu CD’ler sahte çıktı
muhterem.
Bu, tek başına, “Balyoz’un bir darbe girişimi olmadığı” tezini
doğrulamayabilir. Balyoz’da kirli niyetler ve planlar olabilir.
Mutlaka vardır. Bilemem... Fakat bu durum, kullandığınız belgelerin
(ve CD’lerin) sahte çıktığı gerçeğini değiştirmiyor.
Balyoz, CD’den çıkmıştı.
Bilebildiğim kadarıyla, Çevik Bir, CD’den çıkmadı.
Vardı böyle bir adam.
Erol Özkasnak da CD’den çıkmadı.
Batı Çalışma Grubu, brifingler, Sincan’da yürütülen tanklar,
istifaya zorlanan milletvekilleri, andıçlar, Zafer Mutlu’lar,
Ertuğrul Özkök’ler, Demirel’ler, Karadayı’lar, “Paşa beni aradı,
dedi ki...” şeklinde yazılar yazarak aba altından sopa gösteren
Hasan Cemal’ler, katsayı rezillikleri, BTK’lar, beşli çeteler,
Rıdvan Budak’lar, tutuklanan gazeteciler, okul önlerinde coplanan
çocuklar...
Hiçbiri CD’den çıkmadı.
Gerçekti.
Çünkü 28 Şubat’ta yaşananlar, adlı adınca darbeydi... İmitasyon,
plan semineri yahut senaryo değil...
Dolayısıyla, paçanı ve hoca efendini kurtarmak için aradığın
“tuhaflıklar”ın hiçbir mesnedi yok.
Suçlusun.
Üstelik, bu suça onlarca insanı (onlarca gazeteciyi) ortak
ettin.
Senden daha zekice, daha akıllıca “sıyırma” hamleleri beklerdik.
Kelimelere dans ettirme becerisine sahip bir yazar, “Balyoz CD’si
sahte çıktıysa, 28 Şubat da yoktur” şeklinde, zavallıca bir defans
çabası içine girmemeli, kendisini bu durumlara düşürmemeli.
Korkun, belki de Ergenekon ve Balyoz’la ilgili bir “kumpas
soruşturması” başlatılacak olması.
Olabilir mi?
Bilmiyorum.
Buna şimdilik ihtimal vermiyorum ama insanları nasıl
kandırdığınızı, nasıl manipüle ettiğinizi; meslektaşlarınızın
samimiyetini nasıl “sömürdüğünüzü” kamuoyunun bilmesini
isterim.
Kendi adıma, sorumluluğum nispetinde, hesap vermeye hazırım.
Sen de hazır olmalısın.
Bu işi Mehmet Baransu’nun sırtına yıkıp sıyırmak yok.