AHMET KEKEÇ "POSTAL YALAYANLARA" ÇOK FENA ÇATTI!
Utanmak, nedamet getirmek, yanıldığını itiraf etmek şanlı genlerinizde mevcut değil. Darbecileri görmezsiniz, postal yalamakla övünürsünüz, Siz busunuz!
Gülünç bile değilsiniz
Hayır, kendinizi denize atmanıza gerek yok. Siz böyle iyisiniz. Bir ‘ibret vesikası’ olarak durun...
Nasılsa utanmak, nedamet getirmek, yanıldığını itiraf etmek şanlı genlerinizde mevcut değil.
Böyle kalın... Şahanesiniz.
İşte efendim, seçime bilmem kaç gün kala savcıların darbecilerin ayağına gidip göstermelik sorular yöneltmesi bir “göz boyama” ve “seçim yatırımı” değil miymiş?
Darbe yargılaması böyle mi yapılırmış...
Balyoz’da böyle mi olmuş...
Ergenekon’da bu “nezaket çizgisi” mi gözetilmiş...
Kimi kandırıyorlarmış!
Herhalde Zatürree ve Parkinson hastasını karga tulumba yatağından alıp polis şefinin karşısına dikeceklerdi ya da Kenan Evren’i “siyasi şubede” falakaya yatırıp itiraf alacaklardı. Bu mu?
İsterseniz tane tane, anlayacakları dilden gidelim.
İddiaları şuydu:
Referandum, 12 Eylül’e yargı yolunu açmayacak.
Bu iddia etrafında çirkin, tutarsız ve belden aşağı bir kampanya yürüttüler... “Evet” cephesini itibarsızlaştırmak için de, ortaya “sivil dikta” diye bir şey attılar.
Parlamentonun inisiyatif alması, sivil diktaydı onlara göre... Darbelerden hesap sorulabilmesi sivil diktaydı. Yargıdaki “arka bahçe düzeni”nin sona ermesi sivil diktaydı.
Bu kampanyaya, “yumurtacıların” organize saldırıları eşlik etti.
Her ağzını açışta sivil dikta diye ünleyenler, diktanın askeri olanına hiç itiraz etmediler... Diktanın askerisini getirecek olan Ergenekon ve Balyoza hiç bakmadılar. Bombaları, suikastleri, cinayetleri, darbe planlarını, yer altına gizlenmiş mühimmatı görmediler... “Bu ıslak imzalı belge de nerden çıktı? Bu boru da neyin nesi? Askerin görevi, seçilmiş hükümete karşı savaşmak mı?” demediler?
Ne mi oldu?
Referandum, 12 Eylül’e yargı yolunu açtı.
Evren’in anayasaya çaktığı geçici 15. madde, 12 Eylül’den hesap sormayı engelliyordu çünkü...
Hem bu madde kaldırıldı, hem de “darbecilerin” güç devşirdiği HSYK’nın yapısı değiştirildi.
Murat edilen sonuç da buydu zaten...
Bundan sonrası, yargının işi...
Kenan Evren’i asarlar mı, beslerler mi?
Tahsin Şahinkaya’yı merkeze alırlar mı, almazlar mı?
Zaman aşımını devreye sokarlar mı sokmazlar mı?
Soruşturmayı davaya dönüştürürler mi, dönüştürmezler mi?
Bütün bu soruların cevabını yargı verecek.
Henüz “Hukuk Fakültesi”ne kayıt yaptırmış öğrenci de bilir ki, konunun hükümetle, Başbakan’la, “yandaş medya”yla alakası yok... Yargılamayı siyasi iktidar yapmayacak. Kenan Evren’in asılıp asılmayacağına siyasi iktidar karar vermeyecek... Geçici 15. maddenin zaman aşımını etkileyip etkilemeyeceğini siyasi iktidar belirlemeyecek.
Hükümet sözünü tuttu, 12 Eylül’e yargı yolunu açtı.
Pislik yapacağınıza, “göstermelik soruşturma” diye sağa sola çamur atacağınıza, “savcılar darbecilerin ayağına gidiyor hihaha” diye aklınız sıra dalga geçeceğinize, biraz da bu yoldan gidin, baskı unsuru olun, kamuoyu oluşturun.
Ki, soruşturma davaya dönüşebilsin...
Efendim?
Siz sadece sivil iradeye karşı mı kamuoyu oluşturursunuz?
Ben de bunu söylüyordum işte...
Siz sadece sivil iradeye karşı savaşırsınız... Darbecileri görmezsiniz, postal yalamakla övünürsünüz, “Paşa Başkanı hizaya soktu” diye manşetler atarsınız, “Kenan Evren’in ne tonton, ne şirin bir paşa olduğunu” yazarsınız...
Siz busunuz
Ahmet Kekeç/Star