27 Eyl 2016 10:47
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:33
Ahmet Kekeç lafı hiç dolandırmadı: Evet sen bir vatan hainisin!
Ahmet Kekeç başlıktaki soruyu sordu, isim vermeden "Ülkenin göz göre göre 'batırılmasını' mutlulukla karşıladığına göre, evet, sen bir vatan hainisin!" dedi.
Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, isim vermeden Hasan Cemal'i 'vatan haini' ilan etti.
Hasan Cemal'in T24'teki “Moody’s Türkiye’nin kredi notunu düşürmede geç bile kaldı...” başlıklı yazısına tepki gösteren Ahmet Kekeç, isim vermeden yazısını şöyle bitirdi: "Ben de lafı hiç dolandırmayacağım: Ülkenin göz göre göre 'batırılmasını' mutlulukla karşıladığına göre, evet, sen bir vatan hainsin!
İşte Ahmet Kekeç'in bugünkü yazısından çarpıcı bölümler:
Moody’s’in kararını bazı çevrelerin sevinçle karşıladığını belirtmeye gerek yok.
Bunlar daha çok, “Türkiye batsın... Yeter ki Erdoğan gitsin” diyen ve biricik “kurtarıcı siyaset” olarak FETÖ kumpaslarını gören loser azınlık...
Bir dönem, FETÖ tarafından istihdam edildiler.
FETÖ’nün gazetelerinde yazdılar.
FETÖ toplantılarında yüklü miktarlarda “hakkı huzur” aldılar.
FETÖ’nün kanallarında astronomik ücretlerle televizyon programı yaptılar.
İÇLERİNDEN BİRİ VAR Kİ İBRETLİK...
İçlerinde biri var ki, ibretlik...
Mesleğe “cunta mümessili” olarak başlamış, bir dönem kendisini “solcu” diye pazarlamış, yöneticiliğini yaptığı sol gazete rotatif teknolojisine direnince istifa edip liberal saflara katılmış; sırasıyla Evren’ci, Özal’cı, Ecevit’çi, Demirel’ci olmuş; Öcalan Türkiye’ye getirildiğinde “yaşasın kahraman ordumuz” diye yazılar yazmış, Öcalan mahkûm edildiğinde “Derhal Öcalan’a özgürlük... Derhal barış...” edebiyatına sardırmış, yeri gelmiş demokrat olmuş, yeri gelmiş 28 Şubat’çı olmuş, yeri gelmiş Erdoğan’cı olmuş, yeri gelmiş FETÖ’cü olmuş bir gazeteci büyüğümüz...
İPUCU ARAYAN ÇÖZÜM SÜRECİNDE YAPTIKLARINA BAKSIN...
Biraz daha ipucu isterseniz, “çözüm süreci”ndeki hal ve hareketlerine bakmanızı öneririm.
Bir dönem, devletin ensesinde boza pişiriyordu: “Niye PKK’yla müzakere etmiyorsunuz? Niye masa kurmuyorsunuz? Niye örgütü silah bırakmaya icbar edecek politikalar geliştirmiyorsunuz? Niye bazı yasakları kaldırmıyorsunuz?”
Bazı yasaklar kaldırıldı.
Hatta, Kürt kimliğiyle ilgili yasaklar külliyen ortadan kaldırıldı.
İstihbarat odakları örgütle temasa geçti.
Bir masa kuruldu.
Müzakerelere başlandı.
İş, PKK’nın “silah bırakma” kararını açıklayacağı kongreye kalmıştı.
Meslek büyüğümüz ne yaptı, biliyor musunuz?
Biliyorsunuz tabii... Belki bin kere yazdım... Çantasını kapıp dağ-bayır dolaştı, örgütün aklını çelmeye çalıştı: “Silah bırakmak ağırınıza gitmiyor mu? Niye silah bırakıyorsunuz ki? Ne karşılığında silah bırakacaksınız ki?”
Sonra dümeni, Suriye’nin kuzeyine kırdı.
Bahoz Erdal’la geceledi.
Binlerce Kürde ölüm ve sürgün getiren “Rojava devrimi güzellemeleri” yazdı.
İçeri döndü, darbenin lojistiğine koşuldu, muhtemel FETÖ darbesine “gerekçeler” üretti.
MOODY'S GEÇ BİLE KALMIŞ!..
İşbu meslek büyüğümüz, dünkü yazısında, Moody’s’in kararına övgüler düzüyordu: “Moody’s Türkiye’nin kredi notunu düşürmede geç bile kaldı...”
Sebep?
İstikrarsızlık varmış.
Bir de, yargıda, orduda, poliste, idari birimlerde yapılan FETÖ operasyonlarıyla devlet el değiştiriyormuş. Yani, devlet FETÖ’cülerden temizleniyormuş.
Böyle bir ülkenin notu elbette düşürülürmüş, düşürülmeliymiş.
VATAN HAİNİ SUÇLAMASINA PEŞİNEN RAZI OLDUĞUNU İLAN ETTİ
Moodys’in kararını alkışlarken, ayrıca, “lafı hiç dolandırmıyorum, geç bile kalındı” notunu düşüyor ve zıt tutumların “vatanseverlikle” taltif edildiğini söylüyor.
Dolayısıyla, “vatan haini” suçlamasına peşinen razı olduğunu belirtiyor.
Ben de lafı hiç dolandırmayacağım:
Ülkenin göz göre göre “batırılmasını” mutlulukla karşıladığına göre, evet, sen bir vatan hainisin!
Hasan Cemal'in T24'teki “Moody’s Türkiye’nin kredi notunu düşürmede geç bile kaldı...” başlıklı yazısına tepki gösteren Ahmet Kekeç, isim vermeden yazısını şöyle bitirdi: "Ben de lafı hiç dolandırmayacağım: Ülkenin göz göre göre 'batırılmasını' mutlulukla karşıladığına göre, evet, sen bir vatan hainsin!
İşte Ahmet Kekeç'in bugünkü yazısından çarpıcı bölümler:
Moody’s’in kararını bazı çevrelerin sevinçle karşıladığını belirtmeye gerek yok.
Bunlar daha çok, “Türkiye batsın... Yeter ki Erdoğan gitsin” diyen ve biricik “kurtarıcı siyaset” olarak FETÖ kumpaslarını gören loser azınlık...
Bir dönem, FETÖ tarafından istihdam edildiler.
FETÖ’nün gazetelerinde yazdılar.
FETÖ toplantılarında yüklü miktarlarda “hakkı huzur” aldılar.
FETÖ’nün kanallarında astronomik ücretlerle televizyon programı yaptılar.
İÇLERİNDEN BİRİ VAR Kİ İBRETLİK...
İçlerinde biri var ki, ibretlik...
Mesleğe “cunta mümessili” olarak başlamış, bir dönem kendisini “solcu” diye pazarlamış, yöneticiliğini yaptığı sol gazete rotatif teknolojisine direnince istifa edip liberal saflara katılmış; sırasıyla Evren’ci, Özal’cı, Ecevit’çi, Demirel’ci olmuş; Öcalan Türkiye’ye getirildiğinde “yaşasın kahraman ordumuz” diye yazılar yazmış, Öcalan mahkûm edildiğinde “Derhal Öcalan’a özgürlük... Derhal barış...” edebiyatına sardırmış, yeri gelmiş demokrat olmuş, yeri gelmiş 28 Şubat’çı olmuş, yeri gelmiş Erdoğan’cı olmuş, yeri gelmiş FETÖ’cü olmuş bir gazeteci büyüğümüz...
İPUCU ARAYAN ÇÖZÜM SÜRECİNDE YAPTIKLARINA BAKSIN...
Biraz daha ipucu isterseniz, “çözüm süreci”ndeki hal ve hareketlerine bakmanızı öneririm.
Bir dönem, devletin ensesinde boza pişiriyordu: “Niye PKK’yla müzakere etmiyorsunuz? Niye masa kurmuyorsunuz? Niye örgütü silah bırakmaya icbar edecek politikalar geliştirmiyorsunuz? Niye bazı yasakları kaldırmıyorsunuz?”
Bazı yasaklar kaldırıldı.
Hatta, Kürt kimliğiyle ilgili yasaklar külliyen ortadan kaldırıldı.
İstihbarat odakları örgütle temasa geçti.
Bir masa kuruldu.
Müzakerelere başlandı.
İş, PKK’nın “silah bırakma” kararını açıklayacağı kongreye kalmıştı.
Meslek büyüğümüz ne yaptı, biliyor musunuz?
Biliyorsunuz tabii... Belki bin kere yazdım... Çantasını kapıp dağ-bayır dolaştı, örgütün aklını çelmeye çalıştı: “Silah bırakmak ağırınıza gitmiyor mu? Niye silah bırakıyorsunuz ki? Ne karşılığında silah bırakacaksınız ki?”
Sonra dümeni, Suriye’nin kuzeyine kırdı.
Bahoz Erdal’la geceledi.
Binlerce Kürde ölüm ve sürgün getiren “Rojava devrimi güzellemeleri” yazdı.
İçeri döndü, darbenin lojistiğine koşuldu, muhtemel FETÖ darbesine “gerekçeler” üretti.
MOODY'S GEÇ BİLE KALMIŞ!..
İşbu meslek büyüğümüz, dünkü yazısında, Moody’s’in kararına övgüler düzüyordu: “Moody’s Türkiye’nin kredi notunu düşürmede geç bile kaldı...”
Sebep?
İstikrarsızlık varmış.
Bir de, yargıda, orduda, poliste, idari birimlerde yapılan FETÖ operasyonlarıyla devlet el değiştiriyormuş. Yani, devlet FETÖ’cülerden temizleniyormuş.
Böyle bir ülkenin notu elbette düşürülürmüş, düşürülmeliymiş.
VATAN HAİNİ SUÇLAMASINA PEŞİNEN RAZI OLDUĞUNU İLAN ETTİ
Moodys’in kararını alkışlarken, ayrıca, “lafı hiç dolandırmıyorum, geç bile kalındı” notunu düşüyor ve zıt tutumların “vatanseverlikle” taltif edildiğini söylüyor.
Dolayısıyla, “vatan haini” suçlamasına peşinen razı olduğunu belirtiyor.
Ben de lafı hiç dolandırmayacağım:
Ülkenin göz göre göre “batırılmasını” mutlulukla karşıladığına göre, evet, sen bir vatan hainisin!