06 Tem 2016 12:18
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:22
Ahmet Kekeç, Kılıçdaroğlu'na yüklendi: ‘Yalancı’ desem yine avukatına mı koşacaksın?
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Karakarga dergsinde Murat Aksoy'un röportajında söylediklerine içerleyen Star yazarı Kekeç bakın neler yazdı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Karakarga dergsinde Murat Aksoy'un
röportajında söylediklerine içerleyen Star yazarı Kekeç, röportajda
anlatılanın aksine Kılıçdaroğlu'nun kendisini iki kere dava
ettiğini hatırlattı ve şöyle yazdı:
Sorduklarında da, “Hayır, bugüne kadar kimseyi mahkemeye vermedim. Hakaret kastı taşıyanlar dâhil...” diyor.
Şimdi “yalancı” desem, yine incinecek ve soluğu mahkemede alacak.
Bizim memlekette yalancıya “yalancı” diyorlar.
Kemal Bey kusura bakmasın ama başka bir sıfat bulamadım.
İşte Kekeç'in bugünkü yazısından dikkat çeken bir bölüm:
Zaten “hoşgörü” konusuna özel bir vurgu yapıyor; siyasetçilerin mutlaka hoşgörülü olmaları gerektiğini (hem de altını çize çize) söylüyor ve Özal’ı örnek gösteriyor... Özal, hakkındaki çirkin karikatürleri bile severmiş, hatta duvarına asarmış... Ama Erdoğan öyle miymiş? Herkese dava açıyormuş. Dava tehdidiyle gazetecileri susturuyormuş.
Peki, kendisi hiç dava açmış mı?
Bunu, röportajı yapan arkadaş da merak etmiş... “Siz hiç dava açtınız mı?” diye soruyor.
Hayır, açmamış...
Hakaret kastı taşıyanlar hariç, hatırlayabildiği kadarıyla, kimse hakkında dava açmamış. Hatta hakaret kastı taşıyanlara bile açmamış. Net hatırlayamıyormuş ama... Evet, açmamış!
Kemal Bey hatırlamıyor ama ben hatırlatayım sevabına:
Bu satırların yazarı hakkında iki adet dava açtı.
Kaç aydır bu işlerle uğraşıyorum.
Bir hanımefendi için sarf ettiği “altına yatıyor, altına” ifadesinde hakaret görmeyen, “Niye ağzını bozuyorsun? Ayıp değil mi? Yakışıyor mu koskoca CHP genel başkanına?” diyenleri de ilkinden daha ağır sözlerle aşağılayan Kemal Bey, benim “Niçin Türkiye’nin düşmanlarıyla iş tutuyorsunuz?” başlıklı yazımda hakaret vehmetmiş.
Kişilik haklarının zedelendiğini ve “incindiğini” söylüyor.
Sorduklarında da, “Hayır, bugüne kadar kimseyi mahkemeye vermedim. Hakaret kastı taşıyanlar dâhil...” diyor.
Şimdi “yalancı” desem, yine incinecek ve soluğu mahkemede alacak.
Bizim memlekette yalancıya “yalancı” diyorlar.
Kemal Bey kusura bakmasın ama başka bir sıfat bulamadım.
Sorduklarında da, “Hayır, bugüne kadar kimseyi mahkemeye vermedim. Hakaret kastı taşıyanlar dâhil...” diyor.
Şimdi “yalancı” desem, yine incinecek ve soluğu mahkemede alacak.
Bizim memlekette yalancıya “yalancı” diyorlar.
Kemal Bey kusura bakmasın ama başka bir sıfat bulamadım.
İşte Kekeç'in bugünkü yazısından dikkat çeken bir bölüm:
Zaten “hoşgörü” konusuna özel bir vurgu yapıyor; siyasetçilerin mutlaka hoşgörülü olmaları gerektiğini (hem de altını çize çize) söylüyor ve Özal’ı örnek gösteriyor... Özal, hakkındaki çirkin karikatürleri bile severmiş, hatta duvarına asarmış... Ama Erdoğan öyle miymiş? Herkese dava açıyormuş. Dava tehdidiyle gazetecileri susturuyormuş.
Peki, kendisi hiç dava açmış mı?
Bunu, röportajı yapan arkadaş da merak etmiş... “Siz hiç dava açtınız mı?” diye soruyor.
Hayır, açmamış...
Hakaret kastı taşıyanlar hariç, hatırlayabildiği kadarıyla, kimse hakkında dava açmamış. Hatta hakaret kastı taşıyanlara bile açmamış. Net hatırlayamıyormuş ama... Evet, açmamış!
Kemal Bey hatırlamıyor ama ben hatırlatayım sevabına:
Bu satırların yazarı hakkında iki adet dava açtı.
Kaç aydır bu işlerle uğraşıyorum.
Bir hanımefendi için sarf ettiği “altına yatıyor, altına” ifadesinde hakaret görmeyen, “Niye ağzını bozuyorsun? Ayıp değil mi? Yakışıyor mu koskoca CHP genel başkanına?” diyenleri de ilkinden daha ağır sözlerle aşağılayan Kemal Bey, benim “Niçin Türkiye’nin düşmanlarıyla iş tutuyorsunuz?” başlıklı yazımda hakaret vehmetmiş.
Kişilik haklarının zedelendiğini ve “incindiğini” söylüyor.
Sorduklarında da, “Hayır, bugüne kadar kimseyi mahkemeye vermedim. Hakaret kastı taşıyanlar dâhil...” diyor.
Şimdi “yalancı” desem, yine incinecek ve soluğu mahkemede alacak.
Bizim memlekette yalancıya “yalancı” diyorlar.
Kemal Bey kusura bakmasın ama başka bir sıfat bulamadım.