Ahmet Kekeç fena saydırdı: Yıllardır Emre Kongar'a çakıyorum ama...
Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, "kuyruk acısını biliyorum" dediği Cumhuriyet gazetesi yazarı Emre Kongar'a fena saydırdı.
Kongar için "Kaç yıldır çakıp duruyorum, dönüp bakamıyor" diyen
Ahmet Kekeç, "Daha doğrusu bakacak mecali (ve ahlaki zemini)
bulamıyor" dedi.
Evrensel gazetesinin bir sataşmasını fırsat bilerek, kendisini
kültür, bilgi ve “seviye” konularında hesaba çekmesi üzerine Kekeç,
"Emre Kongar’ı tanıyanlar bilir" dedi ve Kongar'ın portresini şöyle
çizdi:
" 'Gibi yapma'larda üstüne yoktur; sosyologmuş gibi, ilericiymiş
gibi, aydınmış gibi yapar ama hiçbiri değildir. Hep dalaşmak
isteyip de dalaşamayan bir tavrı vardır.
Dalaşamıyor, çünkü kavgadan ağzı burnu dağılmış olarak çıkmaktan
korkuyor. Biraz sinik, biraz da “hazırcı” bir ağabeyimizdir."
İşte Ahmet Kekeç'in bugünkü yazısı...
BU DA SİZİN BİLGİNİZ, KÜLTÜRÜNÜZ, SEVİYENİZ,
SANATÇINIZ!
Emre Kongar’ın kuyruk acısını biliyorum... Kaç yıldır çakıp
duruyorum, dönüp bakamıyor. Daha doğrusu bakacak mecali (ve ahlaki
zemini) bulamıyor.
Bu yüzden “Okumuyorum, izlemiyorum” ayaklarına yatıyor.
Oysa hem okuyor, hem izliyor.
Bunu ikimiz de biliyoruz
Okuyor, ismini bu köşede görünce canı sıkılıyor, huysuzlaşıyor,
cevap vermek ve “Ben senin bildiğin sosyologlardan değilim” demek
istiyor ama bunu yapamıyor.
Niye yapamıyor?
BİR: Titr sahibi olduğu için yapamıyor. Öyle ya “Profesör” etiketi
taşıyan bir sosyal bilimler uzmanıyla, hangi diplomalara sahip
olduğu belirsiz bir gazeteciyi bir mi tutacağız? Bunların oylarını
bile eşit saymamak lazım!
İKİ: Korktuğu için yapamıyor.
Emre Kongar’ı tanıyanlar bilir. “Celilmiş gibi” yapan bir
ağabeyimizdir... “Gibi yapma”larda üstüne yoktur; sosyologmuş gibi,
ilericiymiş gibi, aydınmış gibi yapar ama hiçbiri değildir. Hep
dalaşmak isteyip de dalaşamayan bir tavrı vardır.
Dalaşamıyor, çünkü kavgadan ağzı burnu dağılmış olarak çıkmaktan
korkuyor.
Biraz sinik, biraz da “hazırcı” bir ağabeyimizdir.
İstiyor ki, kestaneyi ateşten başkaları alsın.
Hedef bellediği kişiye başkaları saldırsın, başkaları kendini
arenaya atsın, kavgayı başkaları versin, Emre Kongar hocamız da
hazıra konup, başkalarının ettiği laflar üzerinden muhatabıyla
hesabını görsün.
Böyle de kurnaz bir adam...
Kaç yıldır beklediği fırsat nihayet dün eline geçti, “Evrensel”
adlı faşist gazetenin bir sataşmasını fırsat bilerek, bu satırların
yazarını kültür, bilgi ve “seviye” konularında hesaba çekti.
Bilgili ve kültürlü Emre Kongar’ın kimi “kültürlü hallerine” bu
köşede çok değinmiştim.
Bir “sosyal bilimler uzmanı”dır ama ısrarla “sosyologmuş gibi”
yapar.
Sosyolojinin kavramlarıyla konuşur ama sosyolojiye savaş açılmaması
gerektiğini bilmez.
Tarih kitapları yazar ama tarihten anlamaz.
Üstelik bir de okurlarından bilgi kaçırır.
Örnek: “Tarihimizle Yüzleşmek” adlı kitabı...
Kitabında, Türklerin nasıl Müslüman “yapıldığına” (dikkatinizi
çekerim “yapıldığına”) ilişkin kendince mikro ayrıntılar sunuyor,
Cumhuriyetin kuruluşu ve “Türk devrimleri” bahsinde en ince detaya
kadar iniyor ama onsuz Cumhuriyeti ve Türk devrimlerini
anlayamayacağımız mevzulara, mesela Mustafa Suphi olayına, Birinci
Meclis-İkinci Meclis zıtlaşmasına ve dolayısıyla Ali Şükrü Bey
cinayetine hiç değinmiyor...
Halit Paşa olayı da yok. İstiklal Mahkemeleri bahsi de yok. “61
Devrimi”nin hazırlık çalışmaları hiç yok. Dolayısıyla, “61
Konvansiyonu”nun rezillikleri de yok.
Hep sempati rüzgârları estirir, “anlayışlıymış gibi” yapar ama
kendisine benzemeyeni insan bile saymaz.
Bazen, gaza gelip, “başörtüsü giydirilen ve kandırılan sevgili
mağdur yavrularımız” gibilerden laflar eder ama bu sadece görüntüyü
kurtarmaya dönük “yumuşak bilek hareketi”dir.
Çünkü başörtüsünden nefret eder, başörtülüleri “kandırılmış,
iradesiz zavallı yaratıklar” olarak görür.
Demokrattır ama demokrasiden hazzetmez.
Sivildir ama “sivillik” kavramından hoşlanmaz.
Darbe karşıtıdır ama bazı darbeleri sever, bazı darbeleri
sevmez.
Hazıra konup bu satırların yazarını “bilgi, kültür ve seviye”
konularında hesaba çeken seviyeli Emre Kongar, önceki gün,
seviyesizliğin dip noktası Müjdat Gezen’e sahip çıkan bir yazı
yazdı.
Müjdat Gezen’i kundaklamak zormuş, kundaklama hadisesi bir bireyin
alçakça münferit eylemi değilmiş, bu “Cumhuriyete ve laikliğe bir
saldırı"ymış, saldırının arkasında siyasal bir güç ve onun medyası
varmış, o siyasal gücün ne olduğu malummuş...
Kimse kimseyi kundaklamasın, tamam da...
Kültürünü ve bilgisini bildiğimiz Emre Kongar’ın seviyesi de, ağzı
bozuk bir oyuncuyu sahiplenecek kadar düşmesin.
Konumuz Ahmet Kekeç’in cehaleti ve seviyesi değil.
Konumuz, “bilimin ışığıyla” aydınlanmış Emre Kongar ve Müjdat Gezen
gibilerin cehaleti ve seviyesi!